İslam'dan Erdoğan'a Teşekkür (VİDEO)
Başbakan Erdoğana Davostaki tavrından dolayı en anlamlı teşekkür hapishanedeki babası için okuduğu şiirle dünyayı ağlatan Filistinli kızdan geldi.
Filistinli İslam Şiblih'i bütün dünya hapisteki babasına hitaben okuduğu şiirle tanımıştı. İslam; "Uriydu Ebiy, babamı istiyorum" diye haykırdı, milyonlarca insaflı insan da gözyaşlarına boğuldu. İslam okuduğu şiirle hem Filistin'de yaşanılan acıların en şiddetli şekilde yüreklerde hissedilmesini sağladı, hem de Filistin'in sembol kızı haline geldi. Filistinliler İslam'a Nidaül Esra, yani Esirlerin Ses'i diyorlar. Zihinlerimizde gözü yaşlı küçük kız olarak kalan İslam artık büyüdü ve şu an Gazze İslam Üniversitesi'nin 2. sınıfında eğitim görüyor. İslam'ın 10 sene İsrail Hapishaneleri'nde kalan babası Halil Bey de özgürlüğüne kavuştu ve ailesiyle birlikte Gazze'de yaşamını sürdürüyor. İslam'ı ve ailesini evlerinde ziyaret ettik. Ziyaret esnasında Başbakan Erdoğan'a Davos'ta Perez karşısında gösterdiği tavır nedeniyle teşekkür eden İslam; "Başbakan Erdoğan hepimizin dualarını aldı" dedi.
Adem Özköse / Gazze / Gerçek Hayat
İslam'ı ziyaret ettiğimiz gün Gazze Semalarında yine İsrail'in F16 uçakları dolaşıyordu. Her F16 Gazze'de birazdan meydana gelecek şiddetli bir patlamanın ve yeni ölümlerin habercisidir. Önce polis merkezleri ve devlet daireleri boşaltıldı. Kısa bir zaman sonra da şiddetli bir patlama sesi duyduk. İsrail jetleri bu sefer içinde 4 sivil olan bir arabayı vurmuşlar ve arabanın içindeki bir sivil hayatını kaybederken, 3 sivil de ağır şekilde yaralanmıştı. Bombalama bitti; F-16'lar bugünlük de gözden kayboldular ve hayat Gazze'de kaldığı yerden devam etmeye başladı. F-16'ların Gazze semalarını terk ettiği vakitler biz de İslam'ın Nasr Mahallesi'ndeki evine ulaşmıştık. Sıcak bir karşılama merasimin ardından İslam'ın babası Tahir Bey bizi misafir odalarına geçirdi. Birkaç dakika sonra Tahir Bey'in Eşi Geda Hanım, kızı İslam'la birlikte kapıda göründüler. İslam bizim zihnimizde şiir okuyan Filistinli küçük kız olarak kaldığı için İslam'ı görür görmez doğrusu biraz şaşırdık. Hatta ben "Şiir okuyan O küçük Filistinli kız artık büyümüş" deyince odadaki herkesin yüzünden tebessümler döküldü.
ZULÜM GÖRDÜK AMA TESLİM OLMADIK
İslam o meşhur şiiri okuduğunda İsrail Hapishaneleri'nde olan Tahir Bey artık özgür ve hapishanede geçen 10 yılın ardından çocuklarına kavuşmuş. İsrail Zindanlarının tam bir zulüm hane olduğunu söyleyen Tahir Bey, Filistinli Mahkumların her türlü zorluklara rağmen disiplinli bir şekilde uyguladıkları program nedeniyle en ufak bir teslimiyet belirtisi göstermediklerini söylüyor. İsrail Hapishanelerindeki hücrelerin daracık olduğunu ve hapishane yönetimlerinin mahkûmların en temel ihtiyaçlarını karşılamalarına bile izin vermediklerini ifade eden Tahir Bey, sözlerini şöyle sürdürüyor; "Çok zulüm gördük; fakat asla teslim olmadık. Günlük programımız vardı ve bu programın dışına çıkmamaya çalışıyorduk. Sabah namazlarımızı kılardık ve Kur-an okumaya başlardık. Daha sonra spora çıkardık, bir saat kadar sabah sporu yapıp tekrar hücrelerimize dönerdik. Spordan sonra da günlük derslerimize başlardık. Fıkıh, Siyer, İslam Tarihi, Hadis, Siyaset, alanında dersler yapardık. İkindi namazına kadar bu derslerimiz sürerdi ve ikindi namazını kılıp tekrar spora çıkardık. İki saat daha spor yaptıktan sonra günlük programımız sona ererdi ve herkes kendi günlük işleriyle uğraşmaya başlardı."
İSLAM'I GÖRÜNCE NELER HİSSETTİ?
Tahir Bey'e kızı İslam'ı televizyonda ilk gördüğünde neler hissettiğini sorduğumuzda ise şu cevabı alıyoruz: " İslam'ı televizyonda gördüğümde Bir-i Seba Cezaevi'nde kalıyordum. Yan hücrelerdeki arkadaşlar bana 'Çabuk televizyonu aç kızın İslam şiir okuyor' dediler. Bir anda şaşırdım. Televizyonu açtık. Uzun zamandır kızımı görememiştim ve kızım televizyon aracılığıyla hücreme kadar girmişti. 'Uriydu ebiy' diye bağırıyordu. Çok duygulandım ve o an kızımı televizyondan çıkarıp ona sarılmak istedim. Hücrede birlikte kaldığımız arkadaşların da çocukları vardı ve İslam'ın okuduğu şiiri dinlerken hepimiz duygulandık ve gözlerimiz doldu. O anı anlatmak, kelimelere dökmek bir baba için gerçekten çok zor. Yahudi gardiyanlar da İslam'ın okuduğu şiiri dinlemişler. Hatta bizim kaldığımız bölümden sorumlu olan başgardiyan İslam'ın şiirini dinlerken ağlamış."
FİLİSTİN'DE ANNE OLMAK
Odada bulunan herkes, ömrü 10 yıl çocuklarından ayrı geçen Tahir Bey'in anlattıklarını dinleyince bir hayli duygulanıyor. Tahir Bey'in gözleri de kızarmaya başlıyor. Ben de bu sefer ses kayıt cihazımı Geda Hanım'a uzatıyorum. Geda Hanım eşi cezaevine girdiğinde 3'ü kız, 2'si erkek 5 çocukla bir başına kalmış. En büyük çocuğu 7, en küçük çocuğu da daha 4 aylıkmış. 10 sene boyunca hem kocasının yolunu bekleyen, hem de çocuklarını büyüten Geda Hanım, mahkûm eşi olmanın çok zor bir durum olduğunu; fakat karşılığını Allah'tan bekleyerek bu zorluklara katlandıklarını söylüyor. "Bir kadının yanında eşi olmadan kendi başına çocuklarını büyütmesi gerçekten çok zor. Ben de bu zorlukları yaşadım ve karşılığını Allah'tan bekleyerek zorluklara karşı sabır gösterdim. İslam babası İsrail Hapishanelerinde olan Filistinli bütün çocuklar gibi babasını özleyerek, ona hasret duyarak büyüdü. Bu nedenle İslam çok duygusaldır. Bu şiiri de ilk defa ilkokul 5. sınıfta Gazze'de esir aileleri için düzenlenen bir programda okudu. İslam şiir okuyunca herkes ağladı ve Gazzeliler İslam'a "Nida-ül Esra" ismini verdiler. Kızım şiir okurken sanki kalbi de konuşmaya başlıyor ve kızımın kalbindeki duygular insanlara sesleniyor."
İSLAM'IN ÇOCUKLUK HAYALLERİ
Filistin çileli annelerin diyarı. Filistin yaşanan acılar ne kadar ağır olursa olsun bu acılara karşı sebat gösterenlerin ve geleceğe umutla bakanların ülkesi. Gazze'de sohbet ettiğimiz her annenin cümlelerinde dokunaklı, acı dolu ifadeler bulsak da bu sohbetlerde umut dolu, coşku dolu ifadeler daha baskın çıkıyor. Geda Hanım ısrarla çekilen bu sıkıntıların karşılığının mutlaka alınacağını ve Filistin'in bir gün özgürlüğüne kavuşacağını ifade ediyor. Sohbetimize bir süre ara veriyoruz ve Geda Hanım'ın bizim için hazırladığı harika yemeklerin tadına bakıyoruz.
Gazzeliler ambargo altında olsalar da misafirlerine ikramda bulunmak için birbirleriyle yarışıyorlar. Bu şehirde her türlü ambargo ve engellemeye rağmen bir bereket var. Allah bereket ordularını Gazze'nin üzerinden eksik etmiyor elhamdülillah. Çaylarımızı içerken bu sefer de İslam'la sohbet etmeye başlıyoruz. İslam önce babası cezaevinde olduğu yıllar neler hissettiğini anlatmaya başlıyor. "Babam Cezaevi'ne girdiğinde ben 3 yaşımdaydım. 5-6 yaşlarımdayken sanki babam hep cezaevinde kalacak ve biz babamızı sadece demir parmaklıklar ardından görecekmişiz gibi düşünürdüm. Ortaokul sıralarında kurduğum en güzel hayal babam bir gün evimize dönmesiydi. Bunu düşünmek, hayal etmek beni o kadar çok mutlu ediyordu ki" Allah'a şükürler olsun ki babama kavuştum ve bütün Filistinli çocukların babalarına kavuşmaları için namazlarımda Allah'a dua ediyorum."
"SAVAŞTA EN ÇOK ÇOCUKLAR KORKUYOR"
Şiir okumayı çok sevdiğini söyleyen İslam, ilkokul ve lisede Gazze'de girdiği şiir yarışmalarının hemen hemen hepsinde birinci seçilirmiş. Ayrıca İslam'ın şiir okuma görüntüleri televizyonlarda yayınlanınca birçok Arap televizyonu ve Çin'den bir televizyon İslam'la röportaj yapmış. İslam şu anda da Gazze'de düzenlenen programlarda şiir okumayı sürdürüyormuş. İslam'la İsrail'in Gazze'ye yönelik düzenlediği son saldırılar hakkında konuşmaya başlayınca İslam'ın anlattıkları hepimizi üzüyor. İslam savaşın ilk günü atılan bombalar sonucu başından yaralanmış. "Savaşın ilk günü Gazze'deki emniyet binasının vurulduğunu duyduk. Babam da orada görev yapıyordu ve başına bir şey gelmiş olabilir diye korktuk. Sürekli bomba atıyorlardı. Küçük kardeşim Ahmet Yasin'le birlikte evimizin önünde babamı beklemeye başladık. Bu sırada bizim kaldığımız mahalle olan Nasr'a da bir bomba attılar. Atılan bu bomba neniyle bizim evimizin camları kırıldı ve cam kırıklarının bazıları başıma isabet etti. Başımdan kanlar akmaya başlayınca Ahmet'le birlikte sokağa doğru koşmaya başladık. Daha sonra annem ve komşularımız başımdaki cam parçalarını çıkarıp başıma pansuman yaptılar."
İSLAM'DAN ERDOĞAN'A TEŞEKKÜR
Uçaklardan atılan bombalar nedeniyle özellikle çocukların çok korktuklarını ve annelerine sarılarak ağladıklarını ifade eden İslam; her şeye rağmen İsrail'e karşı mücadele etmeyi sürdüreceklerinin vurguluyor. İslam; "İsrail bizim düşmanımız ve Yahudiler Filistinlileri öldürürken aşırı derece mutlu oluyorlar. Bu savaşta şehit olanların yarısından fazlası kadın ve çocuklardan oluşuyor. Yahudiler bizim bir kısmımızı öldürebilirler. Fakat hayatta kalanlarımız onlarla mücadele etmeye mutlaka devam edecekler. Biz Filistin'in bir gün mutlaka özgür olacağını düşünüyoruz. İnşallah o günler çok uzak değil." diyor.
Sohbetimizin sonunda İslam bizden Türkiye Halkına Gazzelilerin selamlarını ulaştırmamızı istiyor ve Türklere ve Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'a övgüler yağdırıyor. Sultan Abdülhamit Han'ı çok sevdiklerini ifade eden İslam, Filistin'in manevi sahibinin Sultan Abdülhamid Han olduğunu da belirtiyor. Başbakan Erdoğan'a Davos'taki çıkışı nedeniyle Gazzeliler adına teşekkür eden İslam, sözlerini şöyle tamamlıyor. "Bu savaşta bize en çok desteği Türkiye Halkı ve Başbakan Erdoğan verdi. Bize sahip çıkan ve Şimon Perez'i herkesin önünde rezil eden Başbakan Erdoğan'a çok teşekkür ediyoruz. Keşke Arap ülkelerinin liderleri de sizin Başbakanınız Erdoğan gibi olsalar." Sohbetimiz sona eriyor ve İslam'ın babası Tahir Bey'e kendisiyle 5 dakika baş başa konuşmak istediğimizi belirtiyoruz. Tahir Bey'le baş başa kaldığımızda İslam'ın okulu bitene üniversite masraflarının tamamını İHH olarak üstlenmek istediğimizi söylüyoruz ve Türkiye Halkı tarafından gönderilen emanetleri bırakıp birbirimize sımsıkı sarılarak evden ayrılıyoruz.