Mehmet GÖKTAŞ

Mehmet GÖKTAŞ

İslam'ı sevdirmek veya nefret ettirmek

Günlerimizin önemli bir bölümü yollarda geçiyor. Birtakım olumsuz yönleri olsa da, genel olarak yolculuk yapmayı seviyorum. Yol boyunca kafamı dinliyorum, gittiğim yerde yapacağım konuşmalara son şeklini veriyorum, uzun uzun düşünme ve muhakeme etme imkanı buluyorum, biraz okuma fırsatı buluyorum. Hayırlara vesile olacağına inanıyorsam, yanımda oturanla tanışıyorum ve sohbet ediyorum.

En son yolculuklarımın birinde aynen bu şekilde yanımdakiyle tanışıyorum. Türkiye"nin batısında yaşayan, daha önce çalıştığı için arada bir Avrupa"ya gidip gelen, kültür düzeyi yüksek dindar olmaya çalışan bir kardeş.

Enine boyuna tanışıyoruz, hakkımda bilmesi gereken, merak ettiği her şeyi  öğrendikten sonra, hafiften iğneleyici bir üslup ve mesafeli bir ses tonuyla konuşmayı başlatıyor:

- "Bazı Müslümanlar, insanlara İslam"ı sevdirmiyorlar, çok sert söylemlerle korkutup uzaklaştırıyorlar. İslam ve Müslüman denilince akla terör ve terörist gelmesine sebep oluyorlar. Ve özellikle Batı dünyasında nice insanın İslam"a girmesine engel oluyorlar. Halbuki İslam barış ve selamet demektir" diyor ve bu arada İslam"ın baştan sona bir hoşgörü dini olduğuna dair bildiği bütün ayetleri sıralıyor, Rasûlullah Aleyhisselam"dan örnekler getiriyor.

-Sert söylemden kastettiğiniz eğer; Allah"tan gayri ilahların reddedilmesi, zulme ve zalimlere karşı dik durulması, özellikle ABD ve Batı emperyalizmine karşı çıkılması ise, evet kabul ediyorum, böyle bir söylem bazı çevrelerde tepkiyle karşılanabilir, birilerinin İslam"a girişini engelleyebilir.

Fakat bu söylem, çok büyük bir çevrede yani bizim içerisinde yaşadığımız dünyamızda ise müthiş bir yankı bulmaktadır, mazlumlar akın akın Allah"ın dinine koşmaktadır. Tam aksine, sizin anlattığınız şekildeki bir İslam, insanların ona girişini engellemektedir, hatta bizim çevremizdeki insanlar böyle bir İslam"ın tam karşısında cephe almaktadırlar. Yani, asıl sizin söyleminiz insanımızı İslam"dan uzaklaştırmaktadır.

- Nasıl yani?

- Adamlar ne yapsın böyle etliye sütlüye karışmayan bir İslam"ı? Zalimlere, firavunlara, dünyanın tepesine ölüm yağdıranlara söyleyeceği hiçbir şeyi olmayan bir İslam"a niçin girsinler ki? Komünizm yeryüzünden yıkılıp gittiği halde, üstelik İslam her yerde yükselen bir değer olduğu halde, Türkiye"deki samimi solcuların, yani emperyalizme gerçekten karşı olanların ve bunun Marksizmle yıkılacağına inananların niçin hâlâ İslam"a koşmadıklarının sebebini düşündünüz mü hiç?

- Nedir sebebi?

- Zulme, sömürüye, emperyalizme, diktaya ses çıkarmayan İslami bir söylem değil de nedir? Evet, bizim söylemimiz sizin batıda karşılaştığınız birtakım tuzu kuruların, dünyanın bütün zevklerini bir bir tatmış fakat ruhu tatmin olmamış, kendisine bir hobi, bir meditasyon arayanların İslam"a girişlerine engel olabilir. Fakat sizin söyleminiz ise, İslam"dan habersiz koskoca bir mazlumlar dünyasının İslam"a girişine engel olabilir ve olmaktadır.

- Fakat siz yumuşak ve hoş görülü bir söylemi nasıl bu şekilde tamamen reddebilirsiniz ki, Rabbimiz bize, karşımızdakini İslam"a davet ederken Firavun bile olsa ona "kavl-i leyin" yani yumuşak söz söylememizi ve nazik davranmamızı, asla kırıcı olmamamızı emretmektedir?

- Ne demek, elbette bizler de böyle yapmalıyız, efendice, Müslümana yakışır bir şekilde nezaketle söylemeliyiz söyleyeceklerimizi. Fakat asıl ne söyleyeceğimizi asla unutmamalıyız: Nedir asıl söyleyeceğimiz?

"Bırak şu İsrail oğullarını bizimle, yeter artık onlara azap ettiğin, yeter artık onları kendine kul ve köle edindiğin " 

Evet, bunu söylerken efendice söylemeliyiz, yumuşak bir üslupla söylemeliyiz.

Yoksa siz "kavl-i leyyin -yumuşak söz"den başka bir şey mi anlıyorsunuz?

"Sayın Firavun, Allah sizi başımızdan eksik etmesin, iktidarınız yıkılmasın, ebedi olsun" dememiz mi emrediliyor sanıyorsunuz?

Doğru Haber

Bu yazı toplam 7131 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar