Hasan Karakaya
İşleri-güçleri sahtekârlık... Ya da, Aydın Doğan’ın Kâğıt Üçkâğıdı!
Gündem yoğun...
“Küresel Güç Odakları”nın borazanlığını yapan gazeteler ve onların yerli işbirlikçileri olan “Paralel İhanet Çetesi” ve “Aydın Doğan Medyası”nın seçimlerden önce başlattığı “Algı operasyonu” seçimlerden sonra da bütün hızıyla devam ediyor!..
Öyle bir “algı operasyonu” ki;
Her yazdıkları yalan,
Her söyledikleri palavra!..
Bile bile, göz göre göre “yalan” yazıyorlar, “iftira” ediyorlar, “hakaret”ediyorlar!.. Buna da elleri mecbur!.. Çünkü, “açık”larını ancak böyle örtbas ediyorlar!.. Yani, “cambaza bak” numarası!..
Biz, onların bu “yalan”larına cevap
vermekten, “gerçek”leri yazmaya, “doğ-ru”ları anlatmaya fırsat bulamıyoruz!..
Anlayacağınız;
“Şeytan” kovalamaktan,
“Salavat”getirmeye fırsat bulamıyoruz...
Hani, “deve”ye sormuşlar;
“Boynun neden eğri?”
Deve cevap vermiş;
“Nerem doğru ki?”
Bunlar da böyle!..
“Doğru” bir tarafları yok ki!..
Hangi “yalan”larını düzelteceksin?!?..
Ama, yine de;
“Düzeltmeye” çalışacağız!..
Ki, millet; “gerçek”leri görsün!..
ENES KANTER’İN SAHTEKÂRLIĞI!
“Son gelişme”den başlayalım...
Efendim, A Milli Erkek Basketbol Takımı’nın “2015 Avrupa Şampiyonası”na katılacak “aday kadrosu” açıklanmış!..
Zaman zaman olur ya; bazı oyuncular “kadro dışı” bırakılır ya; Enes Kanterde, kadroya alınmamış!..
Vayy, sen misin kadroya almayan?!?..
Enes Kanter, bir “twit” atmış;
“Siyasi görüşüm ve inandığım değerler yüzünden beni kadroya almadılar!”
Peki, neymiş Enes’in görüşü?..
Kendisini, “Hizmet’in hizmetkârı” olarak tanıtmak!.. Yani “Pensilvanya’ya bağlı” olmak!.. İşte bu yüzden kadroya alınmadığını iddia edip, aklı sıra bir “algı” oluşturmaya çalışıyor!..
Ne var ki;
“Gerçek” bu değil!..
Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Harun Erdenay diyor ki;
“Enes’i 3 yıl boyunca çağırdık, gelmedi... Ergin Ataman, geçen yıl, kendisini bizzat çağırdı ama gelmedi!.. Enes, 30 gün İstanbul’da kaldı ancak Ergin ile bir yemek yemeye bile gelmedi!”
Demek oluyor ki;
Hem kendisi “gelmiyor”,
Hem de “çağırmadılar” diyor!..
Herhalde anladınız;
Bir “algı operasyonu” yürütüp, “mağdur” pozlarına bürünüyor!..
Be aslanım;
Gelmezsen, gelme!..
Ama, kendini “bulunmaz Hint kumaşı” gibi pazarlamaya çalışıp da,“cazgırlık” yapma!..
Otur, oturduğun yerde!..
“Sahtekârlık” yapma!..
Sen değil miydin;
Geçen yıl Türkiye, Yunanistan’a yenilince “hahaha” diye twit atan?..
Senden “milli” olur mu?!?..
SAHUR YEMEĞİ SAHTEKÂRLIĞI!
Enes Kanter “sahtekârlık” yapar da, “Paralelci Abi’leri” hiç boş durur mu?!!..
Onlar da, bir başka olay vesilesiyle “yaygara” koparıp, “algı operasyonu”yürütüyorlar!..
Neymiş;
“Silivri Cezaevi’ndeki tutuklulara sahur yemeği verilmiyor”muş!..
Yalan!.. Külliyen yalan!.
Yaşadığım için bilirim;
Emniyet’te, “gözaltında kaç kişi olduğu” sorulur, o miktarda “sandviç”gönderilir!.. Ki, bazen; “polisler” bile o “sandviç”ten yiyemezler!..
Çünkü, “sayıya göre”dir!..
Silivri Cezaevi Yönetimi de aynısını yapmış... “Tutuklulara” sormuş;
“Sahur’da yemek ister misiniz?”
Cezaevinde bir yıllarını dolduran “Paralelci polis”ler, ne “isteriz” demişler, ne de “istemeyiz!”
Belli ki, kendi aralarında bir “plân” yapmışlar: “Sahur yemeği istemeyelim, vermedikleri zaman da yaygara koparalım!”
Yaptıkları bu!..
Hem “istememiş”ler,
Hem de “vermediler” diye yaygara koparmaya başlamışlar!..
“Hiç birini tanımayız” dedikleri halde; “Paralelci polisler”e sahip çıkıp, onların kopardıkları bu “yaygara”yı hemen sayfalarına taşıyan “Paralelci medya organları” ise, hemen manşetleri döşenmişler;
“Sahur yemeği bile vermiyorlar!”
Be Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz herifler!.. Bu haberleri vermeden önce, “Paralelci polislere” niye sormadınız; “Siz, Sahur yemeği istediniz mi?”
Hayır, istemediler!..
Ne istediler, ne de istemediler!..
Cezaevi yönetimi de, “sayılı yemek çıkarınca” bu beyzadelere elbette yemek kalmamış!..
Şimdi, “cayırtı” kopartıyorlar;
“Oruca izin yok!..
Sahur yemeği bile vermediler!”
Sizi gidi “sahtekâr”lar sizi!..
AYDIN DOĞAN’IN KÂĞIT ÜÇKÂĞIDI!
“Paralelci polisler” ve “Paralelci gazeteler” bu tür “sahtekârlık”lar yaparlar da, “Paralel’in paralelinde” yayınlar yapan Aydın Doğan Medyasıve onun “tetikçi Taraf’tarları” ile “Sözcü”leri hiç geri kalır mı?..
Önceki günkü Akit’te de okudunuz;
“Yargıtay Ceza Genel Kurulu; Kâğıt Üçkâğıdı davâsında, Aydın Doğan, kızı ve üst düzey 2 yöneticisine verilen beraat kararını 24’e 23 oyla bozdu!”
Malûm, Aydın Doğan ve yöneticileri; “kara para aklanan” bir ada olarak bilinen “sabıka”larıyla ünlü Virgin Adaları’nda; “Falcon” adlı bir “tabelâ şirketi” kurmak ve Rusya’dan aldığı gazete kâğıdını “Virgin Adaları üzerinden Türkiye’ye sokmak” ve bu sayede; “4 yılda 240 milyon dolar haksız kazanç elde etmek” dolayısıyla, “küçük yatırımcıyı zarara sokmak”la suçlanıyordu!..
ÜÇKÂĞIDI NİYE GÖRMEDİLER?
Uzun lâfın kısası;
Aydın Doğan ve yöneticileri hakkında; “Kâğıt Üçkâğıdı” dâvâsından, “8 yıl 9 ay hapis cezası” isteniyordu!..
Suçlama şuydu:
“Yurt dışında kurdukları tabelâ şirketler üzerinden yaptıkları kâğıt ticaretiyle, kâğıdı fahiş bir parayla satıp, küçük yatırımcıyı zarara uğratmak!”
Aydın Doğan ve yöneticileri, işte bu davâdan yargılanıyorlardı!..
Bir alt mahkemede; Hasan Günaydın gibi “Paralelci avukatlar”ın da müdahaleleri ile “beraat” etmişler ama Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bu“beraat” kararını bozmuştu!..
Aydın Doğan, yeniden yargılanacaktı!..
İşte bu karar; ne “Aydın Doğan gazeteleri”nde, ne de “Ananas İttifakı”yaptıkları “Paralelci gazeteler”de tek sütuna bile haber olmadı, iyi mi?..
Resmen “yok” saydılar, bu “trilyonluk dâvâ”yı görmediler!..
Sorarım size; “Haftanın 7 günü, günün 24 saati”nde “yolsuzluk”tan ve“rüşvet”ten dem vuran, “Hükümete darbe amaçlı kirli 17-25 Aralık Operasyonları” için; “Türkiye’nin en büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu” diyen bu gazeteler, “Aydın Doğan’ın Kâğıt Üçkâğıdı Dâvâsı”nda çıkan karar için, niye “tek sütun” olsun haber yapmadılar?..
“Yolsuzluk”sa yolsuzluk!..
“Rüşvet”se, rüşvet!..
“Sahtekârlık” ise, sahtekârlık!..
“Yetim hakkı” ise,yetim hakkı!..
“Dolandırıcılık” ise, dolandırıcılık!..
Eee, hani sizin hassasiyetiniz?..
Hani siz; “Yolsuzluk, rüşvet, dolandırıcılık, hırsızlık, sahtekârlık ve yetim hakkının yenilmesine karşı” idiniz!..
Demek oluyor ki; her zaman, “Benim teröristim iyidir” mantığıyla hareket ettiğiniz gibi, bu defa da; “Benim üçkâğıtçım iyidir” dediniz, öyle mi?..
Niye “dut yemiş bülbül”e döndünüz?..
Niye gıkınız çıkmadı?..
Niye “tek satır” yazmadınız?..
Ekrem Dumanlı’nın deyimiyle, küçük yatırımcının “ütülmesine” niye göz yumdunuz?..
Sizi gidi “sahtekâr”lar sizi!..
Artık, şunu öğrenmiş olmalısınız;
“Camdan ev”leriniz varsa, başkasının “pencere”sine taş atmayacaksınız!..
Yoksa, işte böyle “deşifre” olur, dilleriniz bir yerlerinize kaçar!..
Anladınız mı “sahtekâr”lar!..
O, DANDİK BİR MASA!
Şu hâle bakın;
“Kâğıt Üçkâğıdı” yaparak, “4 yılda 240 milyon dolar” kazanan Aydın Doğan’ın gazeteleri, şimdi kalkmış, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki“dandik bir masa” üzerinden “cayırtı” kopartıp, “algı operasyonu”yürütüyorlar!..
Efendim, neymiş;
“Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda, dini liderlerin iftar yemeği için etrafında oturdukları masanın fiyatı 240 bin lira, koltukların fiyatı da 435 bin lira”imiş!..
Ulan, Allah’tan korkun be!’..
“Görkemli” dediğiniz “masa”nın fiyatı sadece “4 bin 600 lira”dır!..
“4 bin 600 lira” nerede;
“240 bin lira” nerede?..
“Görkemli” dediğiniz o masa, “dandik bir masa”dır ve örtüsü kaldırıldığında, “sunta bir masa” olduğu görülür!..
Ama, Mimarlar Odası ve siz kalkmış;
“Masa ve koltukların toplamı en az
1 milyon lira” demişsiniz!..
Oha ve de çüşşş!..
240 MİLYON DOLARI YAZIN!
Sorarım size;
“4 bin 600 liralık dandik bir masa” için “vaveyla” koparacağınıza, Aydın Doğan’ın, “Kâğıt Üçkâğıdı” yoluyla, “4 yılda 240 milyon dolarlık vurgun”vurduğundan niye söz etmiyorsunuz?!?..
Sorarım size;
“4 bin 600 lira” mı büyüktür,
Yoksa “240 milyon dolar” mı?..
Ama, siz de haklısınız!..
CHP Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ‘25’i, 41’den büyük”göstermeye çalıştığı bir Türkiye’de, sizler de; “240 milyon dolar”dururken, “4 bin 600 lira”yı “daha büyük” göstermeye çalışırsınız!..
Sizi gidi;
“Hesap-kitap bilmez kitapsızlar” sizi!..
Sizi gidi “sahtekâr”lar sizi!..
Bu sahtekârlık, “gözlerinizi o kadar kör etmiş” ki; “4 bin 600 liralık sunta masa” hariç, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki bütün “tabak” ve “bardak”gibi eşyaların; “Süleyman Demirel ve Abdullah Gül’den kalan eşyalar”olduğunu bile bilmiyorsunuz!..
Gayet iyi biliyorsunuz da;
“Domuzluğuna” yapıyor, “kudurmuş gibi” saldırıyorsunuz!..
Nedir bu sizin;
“Erdoğan düşmanlığınız?”
Tamam;
“Erdoğan düşmanısınız” da, bari “yalan” yazmayın, bari “iftira” atmayın!..
Hepsi bir yana;
Erdoğan’ın üzerine “yolsuzluk, rüşvet ve israf” zifosu sıçratmadan önce,Aydın Doğan’ın; “kara para aklanmasıyla ünlü Virgin Adaları”ndaki“üçkâğıtçılık”larını ve “4 yılda 240 milyon doları nasıl kazandığını”yazsanız ya!..
Ama, yazamazsınız!..
Çünkü siz, “Saldır Co”larsınız!..
Çünkü siz, “sahtekâr”sınız!..
Tıpkı, “Paralelciler” gibi!..
Ne de olsa; “Ananas ortağı”sınız!..
Tamam, “sahtekârlık” yapıyorsunuz...
Hiç olmazsa, “kahpelik” yapmayın!..
Sizi gidi;
“Soros-Bush çocukları” sizi!..
**********************************************************************
Bu Batılılar “insan” değil ki, “demokrat” olsun!
Ağızlarını açtılar mı, mangalda kül bırakmazlar:
“Demokrasi!.. İlla da demokrasi!..
Yanında da insan hakları olmadan olmaz!”
Kim diyor bunu?..
Batı dünyası!..
Yani, “Soros-Bush’un çocukları!”
Diyorlar demesine de;
Mısır’da halkın yüzde 52 oyuyla Cumhurbaşkanı seçilen Muhammed Mursi’nin bir “askerî darbe” ile devrilmesine gıklarını çıkaramıyorlar!..
Tam tersine, Sisi’yi el üstünde tutuyorlar!..
“Demokrasi” diyorlar da, “demokrasiye darbe”ye, bir türlü “Darbe”diyemiyorlar!..
Yemişim böyle “demokrasi”yi!..
Sahtekâr herifler!..
Ya “İnsan hakları” demelerine, “rapor”lar yazmalarına ne demeli?..
Sadece Suriye’yi soralım kendilerine... Heeey “Batasıca Batı”lılar; Suriye’deZalim Esed, 4 yılda “250 bin insanı katletmiş” duydunuz mu?..
Huuu, sağır herifler;
Duydunuz mu?..
Bundan sonra, bana “demokrasi ve insan hakları” nutukları filan atmayın!..
Çünkü siz, “demokrat” filan değilsiniz!..
Dahası, “insan” da değilsiniz!..
Sizi gidi “sırtlan”lar sizi!..
yeniakit