İsrail Hiçbir Amacına Ulaşamamış Ve Yenilmiştir
HAMAS Resmi Sözcüsü Dr. Sami Ebu ZUHRİ : Gazzenin Zaferi Tüm Ümmetin Zaferi Olacaktır.
Diplomatik temaslar için Türkiye'ye gelen Hamas resmi sözcüsü Dr. Sami Ebu Zuhri, İHH insani yardım vakfı tarafından düzenlenen basın toplantısında Gazze'de yaşananları tüm gerçekliği ile ortaya koyma fırsatı buldu. Bu vesileyle kendisiyle görüşebilme imkanı bulduğumuz Dr. Sami Ebu Zuhri, son saldırılardan dolayı yaşanan acı tabloyu anlattıktan sonra, HAMAS'ı zafere götüren sebepleri bizimle paylaştı.
Sohbetimizde özellikle ümmet bilincine sıkça vurgu yapan Ebu Zuhri, Filistin İslami direnişinin zaferinin ümmetin zaferi olduğuna işaret etti.
Ailenizin Gazze'de olduğunu biliyoruz. İsrail saldırıları başladıktan sonra onlarla hiç görüşebilme imkanı bulabildiniz mi?
Öncelikle şunu hatırlatmak isterim ki tüm Gazze halkı bizim ailemizdir. Hepsi için aynı endişeleri taşımaktayız. Evet benim ailem de şu anda Gazze'de. Saldırıların başladığı ilk gün yeğenimin ve yakın akrabalarımın şehit olduğu haberini aldım. Eşim ve çocuklarımla görüşebildim. Durumları şu an iyi, moralleri yerinde.
İşgalci İsrail güçlerinin Filistin halkına yönelik saldırıları kendisinden beklenen zalimlikle devam ediyor. Bizim asıl merak ettiğimiz, AB ve Filistin'e komşu olan çevre ülkelerin Hamas'a ve Gazze'ye yönelik saldırıların yoğunlaşmasından neden memnun olduklarıdır. Bu düşmanlığın gerekçeleri sizce nedir?
Gazze'de Müslüman halkın yaşadığı saldırıların birçok sebebi var. Bunun en önemli nedenlerinden biri, çok yaygın bir şekilde yaşanan yozlaşma sebebiyle insanların kötüye ilerlediği bu yüzyılda, Gazze halkının imanı bir kale olarak, bir duruş olarak seçmesidir. Gazze halkı bu tavrıyla tüm dünyaya örnek olmuştur.
Geçen yaz ayında Gazze'de beşbin hafız yetişmiştir. Gazze'nin başbakanı insanlara Cuma ve bayram günlerinde imamlık yapmaktadır. Hamas Gazze'de İslami idare şeklinin en uygun ve kavranması zor şeklini uygulamaktadır. Bu anlayış model olmaktadır.
Hamas'ın çizdiği siyasi çizgi bu ümmetin düşmanlarına karşı tamamen direnişe yaslanan bir çizgidir. İsrail'e karşı ve İsrail'i tanımamaya yönelik bir tavırdır.
Bir diğer sebepse Hamas'ın ve direnişin Amerika ve BM'ye hayır demesidir. Bu herkesin kolay kolay yapabildiği bir şey değildir.
Biraz düşünürsek Hamas'ın seçimleri kazanmasıyla bu baskıların arttığını hatırlarız. İsrail'in işgaline karşı taviz vermeyen, Filistin halkının direnişini temsil eden Hamas'dan, İsrail, Filistin'deki bazı gruplar ve bazı Arap ülkeleri rahatsız olmaktadır. Tüm bu sebepler Hamas'ı ve Hamas'ın yaşadığı yer olan Gazze'yi yok etme çabalarının gerekçeleridir.
İşgalin Ve Ambargonun Fiilen Devam Ettiği Toprağımızı Savunmak
En Doğal Hakkımızdır.
Saydığınız bu kesim yaşanan katliama gerekçe olarak Hamas'ın ateşkesi bozmasını gösteriyor. Bu konuya açıklık getirir misiniz?
İşgal güçleri ateşkesin Hamas'ın bozduğuna dair kamuoyu oluşturmaya çalışıyor. Oysa ki gerçek öyle değil. Yapılan ateşkes gereği Gazze üzerinde ki ambargo kalkacak ve sınır kapıları açılacaktı. Ancak bu gerçekleşmedi. Gazze'de imzalanan ateşkesten Gazzeliler hiçbir fayda sağlayamadı. Hatta bu ateşkes süreci içerisinde ambargo daha da fazla arttı. Elektrik ve en temel ihtiyaç malzemelerine kadar mahrum bırakıldık. Halkımız açlık ve ölüme mahkum edildi. İsrail hiçbir vaadinde durmadı. İki yılı aşkın ambargo süresinde yüzlerce insanımız ilaçsızlık ve tıbbi yetersizlik sonucu hayatını kaybetmiştir.
Ateşkes, Aralık ayında ki normal süresinde bitene kadar Hamas düşmana herhangi bir saldırıda bulunmamıştır. Ateşkesi Hamas değil işgal devleti bozmuştur. Ateşkesin hiçbir şartını yerine getirmeyen işgalci İsrail, Gazze'de Kassam mücahitlerine yönelik saldırı gerçekleştirerek beş kişiyi şehit etmiştir. Ve bu cinayetler ateşkes süresi dolmadan olmuştur.
Onlar sadece İsraillilerin güven içerisinde olacağı ama Filistin halkının hiçbir haktan yararlanmadığı bir anlaşma istiyorlar. Bunu kabul etmemiz asla beklenemez. Bizler ambargonun kalkması için füze hakkımızı kullandık. İşgalin ve ambargonun fiilen devam ettiği toprağımızı savunmak bizler için en doğal bir haktır.
Yaşanan hava ve kara harekatının Gazze halkına yönelik etkilerinden bahseder misiniz?
Gazze'de işlenen suçlar insanlık dışı suçlardır. Bazı örnekler vermek istiyorum. İnsanların hepsini bir eve topluyorlar. Ardından o evi içindeki insanlarla beraber bombalayarak yerle bir ediyorlar. Sizler buradan F16 savaş uçaklarının bombalama şiddetini anlayamazsınız. Bu savaş uçakları bir yeri bombalarsa her şey yerin altına girer. Ayrıca çevresindeki 10-15 evde onunla birlikte yıkılır. İşte Gazze halkının karşı karşıya kaldığı durum budur.
Bizler işgal güçlerinin yakaladıkları insanları ellerini bağlayarak kurşuna dizdiklerine de şahit olduk. Bu kişiler arasında çocuklarda var. Katiller, hastaneleri, doktorları, ambulansları, okulları, camileri bombalayacak kadar alçaldılar. BM okulunu bombalayarak çocukları öldürdüler. Bizim BM binasına tek bir kurşunumuz değseydi dünyayı ayağa kaldırırlardı.
İsrail fosfor silahları da dahil yasaklanmış tüm silahlarla, uçakları, tankları, helikopterleri ve savaş gemileri ile dört koldan 1.5 milyon insanın yaşadığı Gazze'yi hedef almıştır. Gazze'de yaşanan bir insanlık suçudur, soykırımdır. Onların zulmünden hayvanlar bile kurtulamamıştır. İşgalciler Gazze'de iki hayvanat bahçesini de bombaladılar.
Gazze halkı bu son saldırılar neticesinde bini aşkın şehit vermiştir. Gazze çok büyük bir korku yaşamıştır. Ama bu korku halkımıza teslim bayrağı çektirmemiştir. Normalde sivillerin savaş bölgesinden kaçması gerekirken istisnasız Gazze halkı kaçmamış ve direnmiştir. Ve sonuna kadar direnecektir.
İsrail Hiçbir Amacına Ulaşamamış Ve Yenilmiştir.
Gerçekleşen ateşkesi nasıl yorumlamamız gerekir?
İsrail, saldırılarına gerekçe olarak gösterdiği hiçbir amacına ulaşamamıştır. Bunlar, Hamas'ı bitirmek, Hamas'ın füze atışlarına engel olmak, silah ve malzeme geçişini sağlayan tünelleri imha etmekti. Ama gelinen noktada direnişin füzeleri, savaştan önce ulaşabildikleri yerlerin kat kat üzerine ulaşmıştır. Hamas tüm gücüyle varlığını korumakta, yüzlerce tünel halen kullanılabilir haldedir.
Direniş saflarından şehit olanların sayısı işgal güçlerindeki askerlerin ölülerinden çok daha azdır. Biz en az 50 israil askerinin öldüğünü çok net biliyoruz. Bu sadece emin olduğumuz bir sayı. Siyonistler için bu çok korkunç bir rakam. Onlar bu rakamı bile dile getirmekten kaçınıyorlar. Ama çok az bir zaman sonra gerçek, ölülerini gömmeye başladıkların da ortaya çıkacaktır.
Evet biz bine yakın şehit verdik, ama bunların bir çoğu direnişçi değillerdi. Kadınlar ve çocuklar başarısızlığın gizlenmesi için intikam siyaseti doğrultusunda öldürüldüler. İşte bu, halkımızın karşı koyuşunun ve direnişinin örnekliğidir.
İsrail birinci gün Gazze'nin düşeceğini hesaplıyordu. Ancak yaşananlar hedeflenenin tam tersinin gerçekleştiğini göstermiştir.
Bizim En Önemli Silahımız Şehadettir.
Ortadoğu'nun en güçlü ordularından biri olarak gösterilen israil'e karşı zaferinizin anahtarı nedir?
Gazze'de İslami direniş zafer kazanmıştır. Cephedeki kardeşleriniz işgal güçlerine unutamayacakları bir ders vermişlerdir. Eğer işgalci Gazze'yi ele geçirebileceğine inansaydı bunu yapardı. Ama düşman Gazze'nin tüm sokaklarında ölümü görmüştür. Gazze'yi anlatan insanlar, bu efsanevi karşı koyuş nedeniyle sanki dünyada ki süper güçlerden birinden bahseder gibi bahsediyorlar. Oysa ki dünya haritasına baktığınız zaman Gazze'yi göremeyeceğinizi size hatırlatmak isterim. Çünkü yüz ölçümü 360 km2'dir. Nüfusu ve coğrafi yapısı olarak İstanbul'un bazı ilçelerinden farksızdır. Gazze çepeçevre ambargo altında olmasına rağmen bu direnişi göstermiştir. İşgalle aramızda güç dengesi anlamında ciddi fark olmasına rağmen işgal tankları artık geri vites konumundadır.
Bu başarı, bizim onlarda bulunmayan bir inanca sahip olmamızdan gelmiştir. Bu inanç, cihad ve şehadet duygusudur. Biz zafere inanıyoruz. Onlar ise korkaklık ve ölüm korkusuyla dolular. İşgal güçleri öyle bir nesil ile savaşıyor ki, bu nesil, onların dünyaya olan sevgisinden daha çok ölümü arzulamaktadır. Bizim en önemli silahımız şehadettir.
Bu son saldırılarda Filistin'deki tüm grupların desteği sağlanabildi mi? İhtilafları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Saldırıların başından itibaren Gazze'de tüm gruplar örnek bir işbirliği sergilediler. Biz zaten, işgale karşı direnişin her Filistinli için ortak buluşma zemini olduğuna inanıyoruz.
Kamuoyuna yansıyan bazı ayrılık ve çatışma haberlerinin, gruplar arasında yaşandığı doğru değildir. Bu çatışma, Filistin'deki iki proje arasında yaşanmaktadır. Bu projelerden biri direnişi öngörmekte, diğeri ise işgalin devamına hizmet eden tavizler vermeyi içermektedir. ABD, işgalci İsrail ve bazı Arap ülkeleri Filistin'in varlığını kabul etmeyerek teslimiyetçi ikinci projeyi desteklemektedir.
Bazı Arap ülkeleri de bu doğrultuda El Fetih'le Hamas arasındaki sorunları körüklemekte, barış ortamından rahatsız olmaktadır. Ama direniş inşallah bu oyunu bozacaktır.
"Hepimiz HAMAS'ız" Sloganlarınız İsrail'in Yenildiğinin Gerçek Bir Kanıtıdır.
Dünya Müslümanlarından beklentileriniz nelerdir?
Gazze'de yaşanan savaş İslam'a ve direnişe karşı açılmıştır. İşte bu yüzden ümmetin boynunun borcu bu direnişi kollamak ve yaşatmaktır. Biz Gazze savaşını varlık savaşı olarak adlandırıyoruz. Gazze'nin düşmesi demek bütün umutların yok olması demektir. Gazze'nin zaferi de tüm ümmetin zaferi olacaktır.
Bu bilinçle düzenlenen eylemler ve gösteriler çok değerlidir. Bu eylemlerde sizler sadece Gazze'yi savunmuyorsunuz. Tüm ümmetin onurunu savunuyorsunuz. ABD ve diğerleri Siyonistlerle birlikte İslam'a karşı dünyanın her yerinde savaş ilan etmiştir. Ümmetin üzerine düşense buna karşı koyarak inançlarını korumasıdır.
Ancak bu tepkileriniz sadece savaşı açan Siyonistlere karşı olmamalıdır. Rafah sınır kapısının Mısır tarafından Filistinlilerin yüzüne kapatılması, Gazze'ye açılan savaşa ortak olma anlamına geldiğinden bu ambargonun kalkmasına yönelikte çaba harcanmasını beklemekteyiz.
Bize vakit ayırdığınız için okurlarımız adına çok teşekkür ediyorum. Her zaman Filistin mücadelesinin ve İslami direnişin yanında olduğumuzu bilmenizi istiyoruz. Dua ve desteğimiz inşallah her zaman sizlerle olacaktır.
Sizlere ve halkınıza, bizlere göstermiş olduğunuz destekten dolayı çok teşekkür ediyorum. Yanımızda olduğunuzu hem bizler, hem de Gazze halkı her zaman hissetmektedir. Göndermiş olduğunuz yardımların ulaşmasından dolayı çok sevinmekte ve moral bulmaktalar.
Bu savaştan önce Hamas'a terörist örgüt diyenlerden halkınızın etkilenmemesi, hepimiz Hamas'ız diye slogan atmaları, işgalin askeri anlamda yenildiğinin gerçek bir kanıtıdır. Bu dayanışmanın, bizlere ümmet bilincini yeniden inşa etmede yardım ettiğini söylemek istiyorum.
Son olarak bizim direnişimizin hedefinin sadece sınırları açmak olmadığı bilinmelidir. Bu zaruri olandır. Ama bizim hedefimiz Mescidi Aksa'yı tekrar kazanmaktır. Bütün Filistin toprakları kurtulup Filistin devleti kuruluncaya kadar inşallah bu direnişimiz devam edecektir.
Hamza ER - Vuslat Dergisi