Abdurrahman Dilipak
İstanbul Sözleşmesi ve Covid
Ne yani, koskoca milletvekilleri, hükümetin Adalet Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, o kadar STK, media, akademi mensubu, dünya bilmiyor da sen mi biliyorsun! Hem de iktidar ve muhalefetin işbirliği, sözbirliği yaptığı bir konuda..
Rüzgâra karşı yürümek zordur. Zirveye tırmanmak gibi. Birileri yokuş aşağı koşarken, siz dağlara tırmanmak zorundasınız. Birilerinin yolu döşenmiş, sizin yolunuza diken dökmüşlerdir.
İstanbul Sözleşmesi ve CoVID örneğinden söz ediyorum.. Siz istediğiniz kadar bağırın, çağırın, yolumuza diken dökün, ayağımıza taş atın, arkamızdan küfredin.. Siz ne yaparsanız yapın sonunda Allah’ın dediği olacak ve kurtuluşa erenler O’nun rızası yolunda ilerleyenler olacak, kafasını ve gönlünü AB, DSÖ, FDI’ya düşük bir dünya menfaati, makam ve şöhret karşılığı kiralayanlar olacak.
Biz size dünyanın dört bir yanında kanıtlar getiremeyiz. Bizim kiralık akademisyenlerimiz, kalemlerimiz yok, siyasi emellerini emperyalistlerin siyasi emelleri, şahsi çıkarlarını kapitalistlerin şahsi çıkarları ile tevhid eden siyaset ve bürokrasi oligarklarımız ve sermaye sahiplerimiz yok çok şükür. Onların soyları ve servetleri bereketsizdir. Gücümüz Hakk’ın rızası ile sınırlıdır ve zaten kadiri mutlak ve bir olan da O olunca başkasının yardımına da ihtiyacımız yoktur. Siz, Karun’larınızın, Belam’larınızın yanına koşarsanız, onlarla birlikte haşrolursunuz, unutmayın.
Kendinizi öldürüyor ve soyunuzu kurutuyorsunuz belki de.. Evet, bu dünyada tartışıp durduğumuz şeylerin hakikatinin bize gösterileceği, pişmanlıkların fayda vermediği bir gün var.
Siz Bill Gates’e, Elon Musk’a güvenin, sizin yolunuz size, bizim yolumuz bize. VOA’yı dinleyin, BBC’yi, WDR, Moskova’dan, Paris’ten, Pekin’den gelen haberleri dinleyin. Onların buradaki monitörlerine bakıp hizaya gelin. Uygun adım gösterilen hedeflere doğru ilerleyin. Dikkat edin sizi özgürlük şarkıları ile köleliğe göndermesinler. Kaçtığınızı sandığınız şeye doğru koşturmasınlar. Haz ve keyif vaad ederek saptırdıkları yolda sizi çileden kurtardıklarını söyleyenler aslında yalan söylüyorlar. Kaçtığınızı sandığınız şeye doğru koşuyorsunuz.
Hani fasıklar size bir haber getirdiklerinde hemen inanmayacaktınız..
Aslında İstanbul Sözleşmesi de CoVID de aynı senaryonun farklı bölümleri. Biri aileyi ortadan kaldırarak aynı hedefe doğru ilerlemek istiyor, ötekisi CoVID diye bir korku pandemisi üreterek, ölümü gösterip kısırlaştırmaya razı etmek istiyorlar. Hep yazıyorum, Starlink, Neuralink, Chip, 5G, Humanoid ve çok daha fazlası hepsi bu komplonun bir parçası. Yeni Malthusçu hareket kendinden olmayan yığınların soyunu kurutmaya yönelik kansız bir katliama hazırlanıyor. Önce beyninizi işgal edecekler, eğer başarılı olurlarsa insanları birer siborg’a dönüştürecekler. “Yeni Normal”den, “din ve ahlaktan, gelenekten izole” bir “Birey”den, “Great reset”den söz ediyorlar artık, ama birileri gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyor, kalpleri var hissetmiyor. Böyle giderlerse kalpleri nasırlaşacak ve sonra da mühürlenecek. İns’in Şeytanlarına dönüşecekler, tıpkı Kızılderilileri öldüren, kara derilileri köleleştiren ve sarı ırkı sömürgeleştiren ataları gibi!
Onların peşinden gidenlerin vay haline! Onlar bu Şeytani planı bugün kurgulamadılar. Bu kurgunun arkasında muharref bir teoloji, Şeytani bir kehanet, kozmik hesaplar ve derin bir strateji var. Sahi “soğuk savaş” neyin nesi idi. Benim dedem 1. Dünya savaşı yıllarında yaşadı, babam 2. Dünya savaşı yıllarında. Ben soğuk savaş yıllarını yaşadım. Aynı ülkenin çocuklarını birbirine kırdırdılar. Bu tuzu kuru, mütegallibe takım anlamadı. Bretton Woods’u da bilmezler. Dünyanın nasıl soyulduğunu da. BOP neyin nesi idi. Afganistan’ın işgali, Irak’ın işgali, Suriye, Arap Baharı, Yüzyılın projesi neyin nesiydi! Suudi Arabistan’ı nasıl kaybettik! Mısır’ı! Ah Rabia! El Kaide, DAEŞ derken, Vehhabi’ler bir anda nasıl Amerikancı oldu. Kushner nasıl kandırdı bir kısım Arapları getirip İsrail’in kucağına oturtuverdi. Sahi 100 Yılın Projesinin Siber Army’nin, 5G’nin, İstanbul Sözleşmesi ve CoVID ile bir bağlantısı olabilir mi? Biz hâlâ Azerbaycan’da, Ermenistan’da bugün ne olduğunu bile tam olarak anlamış değiliz. Övünmek ve dövünmek derdinde birileri, hakikati arayan mı var sanki. Siyasi rant, PR, algı operasyonları.. Sahi bu kadar insan nasıl inandı F.G.’ye! Ve şimdi de yenileri aramızdalar!
Sahi ayet ne diyordu. (Bakara Suresi, 11-18). Kendilerine: ‘Yeryüzünde fesat çıkarmayın’ denildiğinde: ‘Biz sadece ıslah edicileriz’ derler. Bilin ki; gerçekten, asıl fesatçılar bunlardır, ama şuurunda değildirler. Ve (yine) kendilerine: ‘İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin’ denildiğinde: ‘Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?’ derler. Bilin ki, gerçekten asıl düşük-akıllılar kendileridir; ama bilmezler. İman edenlerle karşılaştıkları zaman: ‘İman ettik’ derler. Şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise, derler ki: ‘Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz.’ (Asıl) Allah onlarla alay eder ve taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşmalarına (belli bir) süre tanır. İşte bunlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almışlardır; fakat bu alışverişleri bir yarar sağlamamış; hidayeti de bulmamışlardır. Bunların örneği, ateş yakan adamın örneğine benzer; (ki onun ateşi) çevresini aydınlattığı zaman, Allah onların aydınlığını giderir ve göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı dönmezler.”
Nahl Suresi, 119. Ayet de Rabbimiz şöyle buyurur: “Sonra gerçekten Rabbin, cehalet sonucu kötülük işleyen, sonra bunun ardından tevbe eden ve ıslah olanlar(la beraberdir). Şüphesiz Rabbin bundan sonra bağışlayandır, esirgeyendir.” “(Birileri) yahud bir tuzak mı kurmak istiyorlar. Asıl tuzağa düşecek olanlar inkarcılardır!” (Tur 42). Mekerallahu! (Bkz: Al-i İmran 54)
“Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım”. Sonuçta herkes kendi yoluna. İmtihan oluyoruz. Söyleyip söylemediklerimiz, yapıp yapmadıklarımız, kazandıklarımız ve harcadıklarımızın hesabının görüleceği bir gün var. Rabbim! Bize Hakkı Hak, batılı batıl göster, Hakta toplanmamızı nasib et. Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil. Selâm ve dua ile.