Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

JİTEM

Hani böyle bir kuruluş yoktu?. Varmış işte.
Yıllar önce Teoman Koman "Yok böyle bir şey" deyince, ben "Ya bilmiyor, ya da yalan söylüyor" diye yazdım. O da beni mahkemeye verdi..
Koman"la da mahkemelik oldum.
Bugüne kadar hep "Yok" dediler. İnkar yolunu seçtiler. Ama varmış. Bugünkü Ergenekon ve Balyoz davası sanıkları da aynı yolu takip ediyorlar..
Kadrolu personelleri var, arazide silahlı adamları var. Sayıları on binle ifade ediliyor, ama "yok"lar..
Mahkemeye geliyor, adam "JİTEM elemanıyım" diye ifade veriyor, imza atıyor.
Ama Jandarma "Yok" diyor..
Peki şimdi ne olacak? Meğerse varmış.
Varolmasına var da, JİTEM adlı oluşumun, İçişleri Bakanlığı"nın onayı olmadan ve Genelkurmay Başkanlığı"nın görüşü alınmadan, Jandarma Genel Komutanlığı"nın kendi inisiyatifiyle kurulduğu tespit edilmiş.
Peki ne olacak şimdi? Bu kadar kişiye silah ve para dağıtacaksın, operasyon yapacaksın, ama hukuk önünde böyle bir örgüt "yok" hükmünde..
Peki bu işler olurken herkesi fişleyen TSK ne yapıyordu? Niye soruşturma açmadılar, "Dur" demediler?
MİT hükümete hiçbir bilgi vermedi mi? Silahlı 13.000 kişi ve MİT"in haberi yok. Bu mümkün mü? Görevini yapmayan bu kişiler hakkında hiçbir işlem yapılmayacak mı?
Peki Emniyet niçin sustu bugüne kadar?
MGK"da bu konu hiç mi gündeme gelmedi. YAŞ eşi namaz kılan askerleri ordudan ihraç ederken bu konuya zaman bulamadılar herhalde.
Terör ve organize suçlara bakmakla görevli Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel tarafından bir süre önce başlatılan soruşturma çerçevesinde, "JİTEM adlı bir oluşumun var olup olmadığı" konusunda, İçişleri Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, MİT Müsteşarlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü"ne yazılar yazıldı. Gelen cevaplarda, JİTEM"in varlığı kabul edilerek, "bu birimin terörle mücadele kapsamında faaliyet yürüten bir oluşum" olduğu kaydedildi.
Şimdi bunlardan bunun hesabı sorulmayacak mı? Hiçbir şey olmamış gibi mi yapılacak?.
Şimdi Koman"a tekrar sormak lazım "Niye yalan söyledin?" diye.. Yoksa onun da mı haberi yoktu!
Sahi, JİTEM ne zaman kuruldu, kim kurdu ve faaliyetlerini ne zamana kadar sürdürdü konusu tartışılıyor. Savcılığın talebine, Jandarma Genel Komutanlığı"ndan verilen cevapta ise JİTEM adlı oluşumun, 1990 yılında sonlandırıldığı ifade edildi. Öte yandan JİTEM"in kurulduğu kabul edilen 1988 yılından 2005 yılına kadarki süreçte yapılan çalışmaların ne olduğunu ise bilmiyoruz..
Bu kişiler kimlerdi, ne yaptılar ve şimdi hangi görevlerde bulunuyorlar?
Emekli Albay Arif Doğan"ın kamuoyuna yansıyan birtakım açıklamaları sonucu JİTEM ile ilgili başlatılan soruşturma, Abdulkadir Aygan"ın ifadelerini doğrular nitelikte..
O dönemde yapılan harcamalar ve alımlar, görevlendirmeler konusunda şimdi savcılığın yeni bir soruşturma başlatması ve sorumlulardan hesap sorması gerekmez mi?
Bu oluşumdan haberdar oldukları halde görevlerini yapmayan siyasilerden, bürokratlardan da hesap sorulmalı aslında.. Eğer haberleri yoksa o da ayrı bir suç..
Eminim ki, açılacak JİTEM davası Balyoz davasından daha çok ses getirecektir.. Faili meçhuller konusu da ancak bu şekilde çözüme kavuşturulabilir diye düşünüyorum..
Muhsin Yazıcıoğlu suikastı gibi, Ersever cinayeti gibi ya da Eşref Bitlis olayı gibi daha birçok cinayetin failleri de bu kanlı senaryonun sayfaları arasından çıkabilir..
Terör sorununun arka planı aydınlatılmak isteniyorsa bu JİTEM davasının vakit geçirilmeden açılması gerekir.. Ha bu arada Arif Doğan"a göre örgüt hâlâ tasfiye edilmiş değil, uykuda!
JİTEM soruşturması sonuçlanacak olursa, PKK gibi gösterilmeye çalışılan cinayetlerin bazılarının aslında kime ait olduğu da anlaşılır.
Mesela bakarsınız Sıvas"ta yaşanan kanlı olayların gerçek failleri de başka yerde çıkar.. Hangi terör örgütünün arkasında kimler olduğu, ellerindeki silahları kimlere verdikleri de ortaya çıkar..
JİTEM gerçeği de böylece geç de olsa ortaya çıkmış oldu.. Bundan sonrası daha kolay olacaktır.
Selam ve dua ile..

 
akit

Bu yazı toplam 1657 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar