Hakan Albayrak
Kahpe düzenin tetikçisi: PKK
Dışarıda İsrail, içeride "Ergenekon" atağa geçer de PKK durur mu? Kabuklarını kırmaya başlayan Türkiye'nin yeniden kabuk bağlaması için PKK da üzerine düşeni yapacak elbet.
Diyarbakır Askeri Cezaevi'nde Kürt'ün ve Kürtlüğün ciğerine tüküren faşistleri ihya etmek için...
Cunta Anayasası'nın demokratikleştirilmesini engellemek için...
"Demokratik Açılım"ın tehdit ettiği oligarşiyi korumak için...
Kürt meselesinin çözümü yolunda atılan adımları boşa çıkarmak için...
Dünyaya açılan Türkiye'yi Kandil'e çekerek oyalamak için...
Uluslararası sistem lordlarının değirmenine su taşımak için...
Kısacası fitne ve fesat için...
* * *
"Eskisinden daha şiddetli saldırılar olacak"mış, "Daha fazla kan akacak"mış...
Niye ki?
Ufukta çözüm umudu belirdiği için değilse ne?
PKK'nın sahneye çıktığı 1984'te Kürt'ün adını anmak bile yasaktı, bugün ise taş gibi Kemalistlerin bile Kürt'e Kürt demesini icbar eden bir atmosfer var...
1984'te sokaklarda bile Kürtçe konuşulamıyordu, bugün ise televizyonlarda bile Kürtçe serbest...
1984'te "Kürt siyaseti" hayal bile edilemezdi, bugün ise adıyla sanıyla "Kürt siyaseti" yapan bir siyasi parti Meclis'te temsil ediliyor...
1984'te "Güroymak" yerine "Norşin" diyecek bir adamın alnı karışlanırdı, bugün ise ülkenin cumhurbaşkanı bile "Norşin" diyor...
1984'te Kürt meselesini çözmek şöyle dursun legal zeminde tartışmak bile mümkün değildi, bugün ise ülkenin başbakanı bile Kürtlere reva görülen zulümleri -mesela Dersim katliamını- açıkça kınayarak devletin özeleştiri yapması gerektiğini söylüyor...
PKK'yı doğuran şartlarla bugünkü şartlar çok farklı.
1984'te var olan sorunların tamamının çözüldüğünü söyleyemeyiz; fakat bütün sorunların serbestçe tartışılabilmesi ve legal zeminde çözülebilmesi için gerekli olan vasatın büyük ölçüde oluştuğu açıktır.
Eksikliklerin, büyük ölçüde, PKK'nın "Ergenekon"la paslaşmasından kaynaklandığı da açıktır.
2004'teki demokratikleşme hamlesine ateşkesi bozarak cevap veren, 2007'deki sivil anayasa rüzgârını karakol katliamlarıyla kesen, en çok "Kürt siyaseti"nin mustarip olduğu (?) parti kapatma furyasının önüne geçecek anayasa değişikliği oylamasında BDP'ye red oyu verdiren, şimdi de 'statükoyla hesaplaşma referandumu' sürecini ve müstakbel genel seçimleri "Ergenekon" lehine manipüle etmek için katliam üstüne katliam yapan PKK, Kürtlerin esenliği için gerekli olan şartların olgunlaşmasını asla arzu etmediğini daha açık nasıl ifade edebilir?
* * *
Eskiden Kürt meselesinin çözümü için silahlı mücadeleden başka yol olmadığını düşünen pek çok BDP'li ve hatta PKK'lı bile diyor ki: "Şartlar değişmiş ve silahlı mücadele Kürt sorununun çözümü yolunda bir engele dönüşmüştür. Bu yöntemin bir an evvel terk edilmesi gerekir."
PKK'nın bu değişen şartlarda şiddeti sona erdirmek yerine tırmandırmayı seçmesi ve sanki şartlar 12 Eylül döneminden bile daha kötüymüş gibi "Eskisinden daha şiddetli saldırılar olacak, daha fazla kan akacak" gibi mesajlar vermesi, hükümetin yanlışlarıyla filan izah edilemez.
Hükümetin elbette yanlışları olmuştur; ama PKK'yı çıldırtan, hükümetin yanlışları değil doğrularıdır.
Kahpe düzeni tehdit eden o doğruları büyütmek ve çoğaltmak için hiçbir şey yapmadı; tam tersine, o doğruların üstünü örtmek için elinden geleni yaptı ve yapıyor PKK.
yenişafak