Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

KGM

 

Hayır Karayolları Genel Müdürlüğü, Kanunlar Genel Müdürlüğü, Kadıköy Gençlik Merkezi ya da KGM Ağır Makine Sanayii’nden söz etmiyorum. Kaçak Geçiş Sorgulama da değil konum. Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’ndan söz ediyorum..
Hemen her gün MİT’ten söz ediyorum.. MİT aşağı, MİT yukarı.. Hakan Fidan geldi, Hakan Fidan gitti..

İngiliz İstihbarat örgütü MI5 başkanının adı, kimliği, fotoğrafı yıllarca gizli kaldı..
Today’s Zaman Genel Yayın Yönetmeni, daha çok yabancıların okuduğu Zaman’ın İngilizce versiyonunda, MİT ve hükümeti eleştirirken “Askeri vesayet gitti, yeni vesayet geldi” demiş. İyi aferin.. Dahasını da söylemişti muhafazakâr işadamı, Koç’a operasyon söylentileri ile ilgili 28 Şubat’taki baskıyı örnek göstermişti.. Fidan, Koman’la.. Erdoğan, Çetin Doğan’la mı kıyaslanacak bu durumda..

Birileri de bu iddia sahiplerine aynı mantıkla benzer şeyler söyleyebilir.. Emniyet İstihbarat konusunda mesela, emniyetin içinden Mustafa G.’nin yakın çevresine anlattıkları basında yer alacak olursa hiç hoş bir manzara çıkmaz ortaya..
Konum MİT değil.. Türkiye’deki gibi çok basit istihbarat yapılarının olduğu ülkelerde aslında KGM gibi yapıların hayati önemi var.. Hem denetim, hem koordinasyon, optimizasyon, oryantasyon ve senkronizasyon açısından stratejik bir rol üstlenebilir bu kurum..

Bir yandan MİT, öte yandan, Jandarması, Genel Kurmay’ı, Hava, Kara, Deniz istihbaratı, özel istihbarat birimleri, Emniyet istihbaratı ile devasa bir yapıdan söz ediyoruz..
Bunların bilimsel birtakım çalışmalara ihtiyaçları olabilir.. Bu konuda TUBA ile işbirliği yapılabilir mesela.. KGM bu anlamda işin sivil dünya ile ilişkisini sağlayabilir. Cumhurbaşkanlığı, parlamento, hükümetle ilgili birimlerin bilgi talepleri ve raporları, yargı ile ilişkiler konusunda bu kurum daha fazla rol üstlenebilir.. KGM operasyonel bir görev üstlenmeyeceği için daha rahat hareket edebilir ve dışarıya dönük ya da kamuoyuna yönelik yayınlar yapabilir, toplantılar düzenleyebilir.. Mesela yargının bilgi talebi konusunda da KGM iyi bir kapı olabilir..

Almanya’da Anayasayı Koruma Kurumu gibi bir rol de üstlenebilir burası.. TİKA gibi, Türk Dünyası ile ilgili başkanlık gibi konularda danışmanlık yapabilir.. Yerel yönetimler, hatta belli büyüklükteki firmalar ve odaların, kamu yararına derneklerin, ulusal çapta örgütlenmiş dernek ve federasyonların, uluslararası faaliyetlerinde talebe bağlı olarak danışmanlık yapabilir. Basın için de aynı şekilde..

KGM bir istihbarat örgütü değil. Ama onlarla teması olan, bilgi alıp veren bir kuruluş olarak, kamuoyuna aktarılması gereken bilgilerin servis edilmesi için bir rol üstlenebilir.. KGM adına ulusal ve uluslararası paneller, forumlar düzenleyebilir. Basına röportaj verebilir bu kuruluşlar..

Amerikan, İngiliz, Fransız, Almanya, İtalya ya da Vatikan’a bağlı kuruluşların kendi ülkelerindeki benzer kuruluşlardan bağımsız çalıştıklarını mı düşünüyorsunuz?
Yurtdışı ile ilişkilerde, o ülkelerdeki istikrar ve muhtemel riskler konusunda, o ülkelerde çalışacak olan kuruluşlara talep halinde bilgi servisi yapılabileceği gibi, bu kurum kendiliğinden ihtimaller, risklerle ilgili uyarı bültenleri, analizler yayınlayabilir..
Hatta komşu ülkeler, genişleme ve bölgemizdeki olaylar hakkında raporlar yayınlayabilir. Bu bölgelerde faaliyet gösteren kişi ve kuruluşların şahid oldukları olayları aktarmak istediklerinde uygun bir referans adresi olabilir KGM..

Mesela KGM internet üzerinden açık kaynak kodlu haber kaynaklarından istihbarat damıtabilir, analiz edebilir. Sosyal mediayı ve interaktif mediayı izleyen sosyal metrik sistemleri kurarak akredite olan özel-tüzel, resmi kurumlara düzenli bilgi akışı sağlayabilir..

Hani, ne MİT, ne de iktidar la’yüs’el değil.. Ama İsrail ya da Gezi ağzı ile, Ergenekoncuların ağzı ile MİT ve hükümete yüklenmek ne anlama geliyor!
Birtakım kurumlarda, bu iktidar döneminde bir kısım çevrelerin iktidarı nasıl vesayet altına alarak kamplaştıklarını da bilmeyen yok. Bunlar da gündeme gelecek olursa, eleştirenlerin eleştirilecek yönleri olduğu daha iyi anlaşılıyor. Onun için birileri başkalarının gözünde çöp ararken, kendi gözlerindeki çöpleri çıkarmaları gerekmez mi?
Bu tartışmanın tartışan taraflardan hiç birine yaramayacağı çok açıkken birilerinin bu öfkesinin sebebini anlamak kolay olmasa gerek..

Neyse, tekrar KGM’ye dönecek olursak, KGM dün İstanbul’da The Marmara Oteli’nde, Avrupa Konseyi ile birlikte; “Terörle Mücadelede Ulusal ve Uluslararası Koordinasyon” konulu uluslararası bir konferansa ev sahipliği yaptı.. 2 gün sürecek konferansa ABD, Rusya, Ukrayna, İspanya, Hollanda, Belçika, İsviçre’den, BM ve AB’den uzmanlar katılıyor..

Biliyorum, terör konusunda yine güzel analizler yapılacak ama, terör bitmeyecek.. Ve birtakım ülkeler, terörü bir siyaset yapma aracı olarak kullanmaya devam edecekler..
Hem zaten birilerinin lanetlediği terör, öbür taraf için kutsanan bir eylem. Öyle değil mi, sonuçta kaybedilen kurtuluş savaşlarının adını terör, kazanılan terör eylemlerinin adını kutsal kurtuluş savaşı diye tanımlayanlar oldukça, gerçekle yüzleşmek kolay olmayacak.. Dilerim bu adımlar devam eder. Her şey gibi istihbarat örgütlenmesi de yeniden ele alınır ve büyük Türkiye idealine uygun yeni bir yapılanmaya gidilir. KGM Müsteşarı Doç. Dr. Ulvi Saran devlet tecrübesi ve birikimi ile bu görev için iyi bir isim. Ama inşallah birileri Hakan Fidan’ı hedef seçtikleri gibi, onu da hedef tahtası haline getirmezler. Ama hani derler ya, meyveli ağaç taşlanır.. Bu ülke için bir şeyler yapacaksanız, başka ülkelerin istihbaratları, istemedikleri adamı karalamak için herhalde eli böğründe beklemeyecektir..
Selâm ve dua ile.

yeniakit

 

Bu yazı toplam 1219 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar