İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

Kıbrıs'a İsrail füzeleri, Türkiye için olmasın!

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu Kıbrıs Rum Kesimi'ni ziyaret edecek? 16 Şubat'ta gerçekleşecek ziyarette Akdeniz'de petrol ve doğal gaz arama konuları görüşülecek.

Peki ne var bunda? Başbakanlar, Cumhurbaşkanları, dışişleri bakanları, temsilcileri yüzlerce kez bu tür ziyaretler yapabilir. Netanyahu'nun Rum Kesimi'ne gitmesi neden farklı değerlendirilsin?

Öyle değil. İddialara bakılırsa Netanyahu Rumlar'dan askeri üs isteyecek. İsrail ilk kez bir başka ülkede askeri üs inşa edecek. Oraya yerleşecek İsrail askeri gücü, füzeleri, uçakları sadece Suriye ve İran'ı mı hedef alacak? Öyle olsa bile, bütün bölgeyi sarsacak bir gelişme bu. Ama bu silahların Türkiye'yi hedef almayacağını kimse söyleyemez.

Çünkü, bizi rahatsız eden başka şeyler var. Onlarla birlikte değerlendirilince Netanyahu'nun ziyaretinin huzursuz edici boyutları ortaya çıkıyor. Çokça tartıştık bu köşede, konuyla ilgili hemen her gelişmeyi takip edip paylaştık. İsterseniz birlikte yeniden hatırlayalım ve bölgesel denklemin nasıl değiştiğini birlikte görelim:

Akdeniz ve Balkanlar'da İsrail'in Türkiye karşıtı etkin kampanyasını hatırlayalım. Onlarca yıl Ortadoğu'yu dizayn etmeye dönük Türk-İsrail ekseninin çökmesi, dar anlamda Türkiye-İsrail ilişkilerinin çok ötesinde sarsıntılara yol açtı. Bu gelişme, Akdeniz'den Karadeniz'e, Macaristan'dan Gürcistan'a uzanan geniş bir alanda Türkiye'yi çevreleme görüntüsü vermeye başladı. Türk-İsrail ilişkilerindeki gerilime karşıt olarak Tel Aviv kendi eksen arayışına girişti.

Gürcistan'la askeri ortaklığa, Azerbaycan'la yakınlığa, İsrail ile Balkan ülkeleri arasında son iki yılda imzalanan askeri anlaşmalara bakılırsa, Türkiye karşıtı bir tecrit stratejisinin adım adım uygulandığı apaçık ortaya çıkacaktır. İki ülkenin hesapları ve girişimleri de bölge ölçekli jeopolitik sarsıntılara yol açacak, güç dengelerini temelden değiştirecek boyutta ve öyle de oluyor.

İsrail ile Yunanistan arasındaki askeri anlaşmalara dikkat edelim. Yunan hava kuvvetlerinin ihtiyaçlarını İsrail savunma sanayisi karşılayacak. Söz konusu anlaşmaları teknoloji transferi ve askeri ihtiyaçlar değil, jeopolitik hesaplar belirliyor. F-16 silah sistemleri dahil, geniş bir alanda askeri tedarik söz konusu. Daha önce yapılan askeri anlaşmalar pekiştiriliyor. Yunanistan altmış yıldır devam eden Arap dünyasına yakın duruşunu terk ediyor. Netanyahu'nun 15 Ağustos 2010 tarihli Atina ziyareti, Yunanistan Başbakanı ve heyetlerinin İsrail ziyaretleri, Yunan hava sahasının irsali uçaklarına açılması...

Ekim 2010'da iki ülke ortak hava tatbikatı düzenledi. Girit açıklarında yapılan, yüzden fazla İsrail savaş uçağının katıldığı tatbikatta S-300 füzeleri de test edildi. İsrail uçakları bin dokuz yüz kilometre menzil denedi. Uzun menzilli saldırı tatbikatıydı bu. İran gibi hedeflere yönelik bir tatbikat... Rusya'nın İran'a sattığı ancak engellenen, Suriye'ye verdiği ancak İsrail'in bütün baskılara rağmen engelleyemediği S-300 hava savunma sistemine karşı hazırlıklar yapıldı. İsrail, aynı dönemde Kıbrıs Rum Kesimi'yle de askeri anlaşmalar yaptı. Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman ile Rum Kesimi Dışişleri Bakanı defalarca görüştü.

Benzer anlaşmalar; savunma, hava sahası, istihbarat, askeri teknoloji gibi daha bir çok ülkeyle yapıldı. Bu ülkelerin Akdeniz ve Balkan ülkeleri olması dikkat çekiciydi. İtalya ile tatbikatlar. Romanya ile on gün süren tatbikatlar dikkat çekiciydi. Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Sırbistan'la derinlikli askeri anlaşmalar yapıldı. Bütün bu ülkelerin hava sahaları İsrail savaş uçaklarına açıldı. Görünüşte Anadolu semaları kendisine kapatılan İsrail, askeri eğitim için geniş hava sahaları buldu.

Doğu Akdeniz'de; İsrail-Rum Kesimi-Yunanistan arasında askeri bir ittifak, Akdeniz ekseni oluşturuluyor. Balkanlar'da; İsrail, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Macaristan hatta Sırbistan ve Makedonya arasında benzer anlaşmalarla askeri bir alan, eksen oluşturuluyor. İsrail heyetleri, gittikleri bütün başkentlerde, özellikle Balkanlarda "Türk tehlikesi"ne vurgu yapıyor, tarihi önyargı ve korkuları diriltiyor, Türkiye'nin kendileri için nasıl bir tehdit haline gelmek üzere olduğu konusunu işliyor.

Son dönemde, İsrail, Yunanistan, Rum Kesimi, Fransa ve Almanya'nın ortaklaşa yürüttüğü, Doğu Akdeniz merkezli enerji çalışmaları işte bu yeni stratejik ortaklığın sonuçlarından biri. Türkiye'yi son derece rahatsız eden Akdeniz merkezli enerji tartışmalarına paralel biçimde İsrail'in yakın bölgemizde hatta hava sahamızdaki askeri hareketliliği dikkatle izleniyor. Bizler Suriye iç savaşına, İran'a yönelik askeri müdahale arayışına, Arap Baharı çerçevesindeki gelişmelere odaklanmışken söz konusu gelişmeye yeterince önem veremedik. Oysa bir tür jeopolitik kayma yaşandı bu coğrafyada.

Bunları tartışırken tehlikeye; "Ege adalarında İsrail füzeleri.. Kime karşı?" diye sormuştuk. Netanyahu'nun ziyareti ile gündeme gelen "Kıbrıs Rum Kesimi'ne İsrail üssü" gerçekleşirse ne diyeceğiz? Adalar'dan sonra Kıbrıs'ta da İsrail füzeleri... Kime karşı? İran ve Suriye'ye tabi ki. Acaba? Acaba sadece bu iki ülkeye karşı mı? Türkiye'ye karşı olmasın!

yenişafak

Bu yazı toplam 1139 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar