Abdurrahman Dilipak
Kim azmettirmiş kim?
Türk ordusu kendi uçağını nasıl düşürür? Nasıl cami bombalar değil mi?
Peki kendi subayını nasıl öldürüyor, ardından da intihar etti diyor..
Bu işler dün de böyleydi, bugün de.. Aklını şeytana satan birileri, hep aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmeye çalıştılar.. Utanç verici işler yaptılar.. Aynı tabancayla sağ ve sol kahvehaneleri taradılar. Aynı kafileden bombalarla karşıt görüş sahiplerinin işyerlerini, evlerini, araçlarını bombaladılar..
MHP'nin Silivri'den kaçırıp Meclis'e sokmaya çalıştığı paşası 'Balyoz Planı' davasının tutuklu sanıklarından Korgeneral Engin Alan'ın eşi Emine Nevin Alan şu günlerde Silivri 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor. İddianamedeki iddia şöyle: "6 Aralık 2011 tarihinde Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki duruşma salonunda görülen ve kamuoyunda 'Balyoz Planı' olarak bilinen davada İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin ara kararının ardından heyete doğru eliyle işarette bulunarak, 'O köpekler giderken trafik kazasında geberecek' demek suretiyle (heyet halinde çalışan yargıçlar ile duruşmada görev yapan Cumhuriyet Savcısı'nın onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle hakaret etmek.)"
Bu üslub hiç de yabancı değil. Bazı paşalar ve eşleri de dinlemeye takılan telefon görüşmelerinde benzer şeyler söylüyorlardı. Ortam dinlemesindeki ses kayıtlarında da aynı üslub sözkonusu.
Çevik Bir, darbeye karşı bir halk direnişi karşısında kaç yüz bin kişinin ölmesini göze alabiliyordu, o konuşmasında.. Kılıçdaroğlu'nun avukatlığını yaptığı kişiler bunlar.. Aşağıda son iddianameden alınan paragraflar göreceksiniz.. Baktım burada bizden kimsenin adı yok. Uyuşturuculardan, Kemalist ve Ulusalcı geçinenlerden, birtakım çek-senet mafiası adamlarından söz ediliyor.. Peki CHP ve MHP bunları niçin ve nasıl savunuyor? Ne zamana kadar savunacaklar?.. Askerlerin bu adamlarla işi ne?
"Danıştay Saldırısı olduğu gün ve sonrasında medya/basın kuruluşlarında çıkan haberlerde; Ergenekon Terör Örgütünün, istediği gibi kaos ve kargaşa ortamı yaratacak haberlerin yapıldığı ve bu konunun medya tarafından desteklendiği anlaşılmıştır." Peki şu manşetleri hangi andıçlanmış, brifinglenmiş gazeteler attı dersiniz? Şimdi bu manşetleri atanlar çantalarını toplamaya başlasalar iyi ederler: "Bu Kez de Aynı El", "Tehlikenin Farkında mısınız?", "Danıştay hükümeti suçladı: Yetkililer cesaret verdi, Hükümete tavır", "Laikliğe Kurşun" "Allah'ın askeriyiz", "Saldırı rejimin temeline" ve "Çörtoğlu: En yetkililer saldırıya cesaret verdi", "Türkiye'ye Kurşun", "Laik Cumhuriyete Savaş Açtılar", "Halkın Tepkisi Devamlı Olmalı" şeklinde atılan manşetler ile toplum üzerinde baskı oluşturulmaya çalışıldığı, laik-antilaik çatışmasının körüklendiği görülmüştür."
Peki iddianamedeki şu iddialara ne demeli: "Danıştay Başkanlığında meydana gelen menfur saldırının anlaşılabilmesi için örgütün amacının ne olduğunu iyi bir şekilde izah etmek gerekmektedir. "AMAÇ NEDİR?" sorusuna en iyi cevap; Ergenekon Silahlı Terör Örgütü, elinde bulundurduğu gücün devamlılığını sağlayabilmek ve koruyabilmek için ayrımcılık ve diğer bölücü unsurlar körüklenmiş, bu amaçla Türk/Kürt çatışması, Alevi-Sünni çatışması, laik-anti laik çatışması çıkartılmaya çalışılmış ve yine örgütün kontrol ve yönetiminde olan medya yapılanması sayesinde bu argümanlar ustaca kullanılmıştır. Örgütün, kaos planları çerçevesinde, halkı kin ve düşmanlığa tahrik, ırk, din ve mezhep ayrımı, laik-anti-laik çatışması için yaptığı çalışmalar kapsamında; Cumhuriyet gazetesinde "... Domuz'un başında türban örtüsü ile resmedildiği karikatür..." yayınlamasının ardından 05, 10 ve 11 Mayıs 2006 tarihlerinde Cumhuriyet gazetesi binasına el bombası atılması eylemleri ile 17 Mayıs 2006 tarihinde de önüne gelen bir davada türban ile ilgili bir karar veren Danıştay 2. Dairesinde görevli Yüksek Yargıçlara silahlı saldırıda bulunulması eyleminin, yine örgüt amaçları doğrultusunda gerçekleştirildiği görülmüştür."
Peki bunlar nasıl milliyetçi, solcu, ülkücü, gazeteci, bilim adamı oluyor: "Ergenekon ana dava dosyasında bulunan telefon görüşmelerinde özetle; İlhan Selçuk'un 07.02.2008 tarihli telefon görüşmesinde; "...Eğer kapatma davası açılırsa, bir de üstüne ekonomik kriz gelirse, Türkiye biraz karışırsa, belki bir umut doğabilir, çünkü normal yollardan bunları mümkün değil yani..." şeklinde konuştuğu, Sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu'nun 11.01.2008 tarihli telefon görüşmesinde "...Ben gerçi her ortamda söylüyorum ya artık herhalde bu iş bu demokrasiyle olmaz. Bu olacaksa bir devrimdir. Bu da ulusal bir devrim olmalıdır..." şeklinde konuşmalarıyla, örgütün hedefini açıkladığı, Sanık Emin Gürses'in 23.01.2008 tarihli telefon görüşmesinde, "..şimdi ben Komutanlara Harp Akademisinde söyledim. Ben olsam başörtüsü maş örtüsü serbest. İster g... açın, ister a... açın, başınızı ne ederseniz edin serbest. Ondan sonra derim ki ekiplere, kardeşim kavgayı başlatın. Millet birbirini yesin. Bir bunu yaparım. Bak tam zamanıdır. Bırakacaksın birbirini yesin millet. Ondan sonra Tayyip oradan çıksın altından ..." Sözleri ile mevcut yönetim aleyhine oluşturulmak istenilen istikrarsızlık ortamı ve bu yöndeki çalışmaları yansıttığı anlaşılmıştır. Örgütün yukarıda bahsedilen faaliyetleri haricinde, benzer çok sayıda faaliyet ve eylem içersinde olduğu tespit edilmiştir." "Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün (...) nihai amacının; sürekli kaos ve kargaşa içerisinde, ekonomik kriz, iç etnik çatışmalar ve terör ile uğraşan zayıf bir devlet oluşturarak ülkeyi yönetilemez hale getirmek, devlet otoritesini içte ve dışta zafiyete uğratmak, böylece örgütün daha rahat etki edip yönlendirebileceği siyasal iktidarlar oluşturmak, örgütün belirlediği gizli amaç ve prensiplerin dışına çıkan tüm siyasal iktidarları değişik yöntemlerle kontrol altına almak, bu başarılamadığı taktirde yasama ve yürütme organlarını devirip kendi ideolojik amaçları doğrultusunda devlet yönetimini ele geçirmek olduğu anlaşılmaktadır. "ERGENEKON" terör örgütünün hedefinin, bir an evvel ülkede darbe zemini oluşturmak, ülkenin kaosa sürüklenmesini temin etmek, güvenliği zafiyete düşürmek ve böylelikle antidemokratik yollarla devlet yönetimini ele geçirmek olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle, örgütün bazı eylemleri plan aşamasında kalmasına ve deşifre olmasına rağmen her eylem planından sonra yeniden ve her fırsatta yeni eylem ve kaos planlarını hazırlayarak uygulamaya koymuştur."
Merak ediyorum, CHP ve MHP liderleri bakalım bu iddiaları nasıl yorumlayacaklar!
Selâm ve dua ile.
yeniakit