Abdullah Büyük
"Öp beni alnımdan, sen öp seccadem"
Cumhuriyet dönemi, devlet erkânının, camilerden, namazdan, seccadeden uzak kalmış olduğu bir dönemdir. Müslüman halkımız, rütbeli, üniformalı, devlet üst kademede olan birinin namaz kıldığını duysa, sevinir. Bu sevginin altında maddi bir beklenti olmaz.
Buna canlı bir örnek verecek olursak, Çevik Bir örneğini verebiliriz. Aslı astarı olmasa bile Müslüman halkımızın sıcak gündeminde, namaz kılmak isteyen bir generalin ceza evindeki polislerden seccade istemesi haberi vardı. Böyle bir olayın olmadığını bilmeme rağmen, şayet haber doğru olsaydı, şöyle bir mesaj vermenin uygun olacağını düşünmüş ve bilgi notlarımı toplamıştım. Bu haftaki Cuma mesajımı bu bilgiler ışığında okumanızı önemle rica ve istirham ediyorum.
"Ey kavmim. Terk etmediğiniz hayat tarzınızı yaşamaya devam edin, bütün imkânlarınızla elinizden geleni yapın. Ben de bilinçle görevimi yapmaya devam ediyorum. Bu hayatın, bu dünyanın sonunda kimin kazanacağını, siz de yakın da öğreneceksiniz. Şu bir gerçektir ki, küfürleri, nankörlükleri, baskıları, işkenceleri sebebiyle zalimler kurtuluşa ebedi nimetlerle mutluluğa eremez" de," En'am/135
Tefsirli mealini verdiğimiz ayet şu gerçeği ortaya koyuyor ki, zalimlere hidayet çok zor gözüküyor. Kulların değil de Allah'ın hukukunu çiğnemiş, daha sonra pişman olup, tövbe etmiş olan kimseler, bu ölçünün dışındadır tabi... İşte bu gibi hidayete muhatap olanlar için, tövbesini, özür ve kabahatini dillendirip, hidayete mazhar olanlara kapılarımız ardına kadar açıktır ki bu kapı elbette Hakk kapısıdır.
İlk adımımızda, diyeceğimiz söz bellidir: Aramıza hoş geldiniz. "(Habibim) Kâfir olanlara söyle, eğer(küfürlerinden) vaz geçer(iman eder)lerse, geçmiş günahları bağışlanır." Enfal Suresi/38
İkinci adımımızda diyeceğimiz söz bellidir: Bundan böyle sizinle din kardeşiz. "Tövbe eder, namaz kılar ve zekât verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdir." Tövbe Suresi/11
Üçüncü ve aynı zamanda son adımımızda söyleyeceğimiz mesaj ise sorumluluk getiren bir görevdir. Peygamber evladı olarak, nihayet Allah'ın yoluna döndün. Bir daha batıl ve yanlış yollara döneyim, deme. "Ey Âdemoğulları. Size şeytana tapmayın, çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır, demedim mi? Ve bana kulluk ediniz, doğru yol budur, demedim mi?" Yasin Suresi/60-61. Öyle ise namaz ve seccade ile buluşanların hayat tarzı birden değişir. Nedir bu değişiklik?
Namaz kılarak alnını seccadeye koyan her insanın yapacağı vazifeler bellidir:
. Din kardeşlerimiz için gıyaben birbirlerimize dua edeceğiz.
. Hidayet yolunda yürüyenlerin yoluna, yolumuz diyeceğiz.
. Hz. Peygamberimizin izinden ayrılmayacağız.
. Sapıkların, yol kaçkınların gittiği yola tevessül etmeyeceğiz.
. Rahman ve rahim olan Allahımıza sürekli iltica edeceğiz.
. Beynimizin, gönlümüzün ve bedenimizin ortaklaşa yaptığı tüm faaliyetleri, ibadetleri Allah için yapacağız.
. Allah katından gelen tüm emirlere, talimatlara teslim olacağız. v.s.
Görülüyor ki alnını seccadeye koyarak namaz kılan insan, namazın sahibi yüce yaratıcıya bedel ödemesi gerekiyor. Bu bedeli ödemek için her şeyimizi ortaya koymamız gerekiyor.
Şu kısacık ömür sermayemizi kullanırken, ne israfçı olalım ne de bu sermayeyi bize veren yüce Rabbimize nankörlük edelim. Kınayanların kınamasından korkmaksızın, mevkiimiz, rütbemiz, imkânlarımız ne oranda olursa olsun, bizi yaratan Mevlamıza mutlaka bedelimizi ödeyelim. Çünkü O, cennet karşılığında, canımızı ve malımızı satın almıştır. Mal ve canı satın alan Rabbimizle pazarlığı, anlaşmayı bozma hakkımız yoktur. Camiden, seccadeden, namazdan ırak ve uzak yaşayanlar için duamız süreklidir. Ancak zalimler için diyeceğimiz bir şeyimiz yoktur. Hidayet der geçeriz. Selam ve sevgiler sunuyorum.
yeniakit