Mehmet GÖKTAŞ
Kim sığar Kemalist şemsiyenin altına?
Tartışma götürmeyen bir gerçektir ki Ak Parti Kemalist diktatörlüğün bir mağduru olarak iktidara gelmiştir. Başta Sayın Recep Tayyip Erdoğan Kemalizm adına İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden alınarak cezaevine gönderildiği gibi kızları da Kemalist dayatma neticesinde başörtülü olarak bu ülkede okuyamamışlardır.
Eşi başörtüsüyle üniversiteye alınmayan Abdullah Gül de despot Kemalizm’in mağduru olarak orta yerdeydi. Daha nice mazlum ve mağdurlar vardı Ak Parti çatısı altında.
Hepsinden de önemlisi, Despot Kemalizm’den bunalan büyük bir kitle vardı, Müslümanlar vardı Ak Partinin arkasında.
Yani başka bir takım sebepler olsa da Ak Parti’yi iktidara getiren en belirgin etken dayatmacı Kemalizm’di.
Hatta iktidara geldikten sonra Ak Partinin oylarını daha da artıran şey; 27 Nisan Muhtırası, kapatma davası, Abdullah Gül’un cumhurbaşkanlığını engelleme firavunluğu gibi arada bir hortlayan Kemalist diktatörlüktür.
Ne gariptir ki bugün Kemalizm Ak Parti eliyle yeniden hortlatılıp dayatılmak isteniyor. Sanki insanımızın ortak değeriymiş gibi süsleyip, cilalayıp yutturulmak isteniyor.
Bu durum bir çok açıdan Ak Partinin kendi kendisini inkardır. Sadece Kemalist dayatmayı reddeden insanımızın onu iktidara getirmesinden değil, daha birçok açıdan Ak Partinin intiharıdır.
“Büyük Türkiye, İslam Dünyasının dayanağı Türkiye...” söylemiyle taban tabana zıttır. Kemalizm Büyük Türkiye için bir prangadır, bir deli gömleğidir.
Kemalizm’i ortak değer ve bir şemsiye olarak görmekten daha gülünç ne olabilir? Kim sığar Kemalizm şemsiyesinin altına? Bırakın İslam âlemini, seksen iki milyonun ne kadarı girer bu şemsiyenin altına?
Türküyle, Kürdüyle bu ülkenin dindar Müslümanları hiç bir zaman Kemalizm şemsiyesi altına girmemiş ve girmeyecektir.
Aslında benim şemsiye dediğime bakmayın, Kemalizm hiç bir zaman şemsiye olmamış, olsa olsa kapalı bir şemsiye, yani sopa olmuş, insanımız da Kemalizm’i hep sopa olarak, dipçik olarak bilmiştir.
Eğer Ak Parti bunun farkına varmazsa bedelini çok ağır bir şekilde öder.
Bu ülkenin dindar, çilekeş mazlumları kendilerinin bir avuç ulusalcılara, perinçeklere satıldığını asla kabullenmeyecek ve affetmeyecektir, bu böyle biline.