Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Kimden yana olalım!

Ramazan öncesi son Cuma bugün ve biz yine evlerdeyiz. Hayırlı Cumalar.

Bakın, 40 kere yazdım, yine yazıyorum. Haktan yana, haklıdan yana, mazlumdan yana olacağız. Çok açık ve net: Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, haklıdan yana, haksıza karşı. Haklı düşmanınız da olsa, haksız babanız da olsa. “El Emin” olacağız. “Adil şahidler” olacağız. Biz yaşadığımız zamana ve mekana şahid tutulacağız. O zaman ve mekanda olup bitenleri görmezden, duymazdan, bilmezden gelme hakkına sahip değiliz. Sözü dinler doğrusuna tabi oluruz.

Doğduğumuz ana babayı biz seçmedik, doğduğumuz zamanı, toprağı, derimizin rengi ve cinsiyetimizi biz seçmedik. Görevimiz Allah’ın rızasının tecellisinin vesilesi olmaktır. Görevimiz, hakkın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olmaktır.

Kavmiyetçiliği, mezhepçiliği, tarikatçılığı geçin, hemşehricilik de yapmayacağız. Hatta insancı da olmayacağız, “Müslümancı” da! İnsan kılıklı biri, kendini “ıslah edici” olarak takdim etse de, yeryüzünü fesada verenlerden biri olarak bir hayvana zulmediyorsa, biz hayvandan yana olacağız, o insan kılıklı “Belhum adal”a karşı..

İşi ehline vereceğiz, istişare ve şura ile karar vereceğiz, birini bir göreve getirirken ehliyet ve liyakat imandan önce gelecek! “şvet alan da haksız mal, makam iktisadı için veren de mel’undur!” Torpil yapan da onlardandır. Bir hırsız bir bağdan bir bostan çalar, rüşvet alan biri bir bostan karşılığı bir malı satar. Kamu malına el uzatan yetim malına kastetmiştir. Onların değil ibadetleri, namazları da, duaları da kabul edilmez. “Vay onların haline!”

Din ve devlet büyüklerini “İlah ve Rab edinmeyin” denmedi mi! Kimse “İdol”ünüz olmayacaktı. Bu şirktir! Yanlış adamın doğru sözüne evet, doğru adamın yanlış sözüne hayır!

Kurtarıcı yok, Allah’tan başka. La galibe illallah! Babanız peygamber olsa gelse sizi kurtaramaz. Çünkü peygamberlerin kendiliklerinden bir gücü yok! Onlar insanları Allah’a; resulüne ve kitaba çağırırlar. Şeyhleriniz, liderlerinizden medet ummayın! “Din büyüklerinizi İlah ve Rab edinmeyin” denmedi mi bize. Kaderinizi değiştireceklerini söyleyenlere inanmayın, rızkınızı veren onlar değil. Ecel de onların ellerinde değil. Gökyüzünün ordularının komutası ve göklerin hazinesinin anahtarı o “Tanrı kral”lık iddiasındakilerin ellerinde değil.

Sözü dinleyecek, doğrusuna tabi olacak, yanlışına karşı çıkacağız. İşe bakıp doğrusuna karşı çıkacak, yanlışına mani olacağız. Yetkisini bizden alan ve bize hesap veren, adaleti ve maslahatı gözeten, istişare ve şura yapan, rüşvet ve torpile izin vermeyen, kibirden uzak duran, mütrefinlerden olmayan, adil, merhamet sahibi, bağışlayan, marufu uygulayan ve münkerden sakındıran yöneticilerin cenneti satın alan kararlarına elbette uyacağız.

Peygamberlerden bazıları yoldan çıkan ailelerini ve kavmini kurtaramadı. Buna Allah izin vermedi. Şu gelmiş, bu gitmiş, hepsi Allah’ın takdiridir. Olacak olan olur. Sonunda her topluluk layığını bulur. Biz kendimizi değiştirmedikçe de Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmez.

Hem şunu da aklımızdan çıkartmayalım. Allah, bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde hayır murat etmiş olabilir. Biz bilmeyiz Allah bilir. Allah’ı kıyamete de zorlayamazsınız, size başarı vermeye de.. Kaldı ki, Allah bizi mal, can ve sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. O zaman bir tercihte bulunurken Allah’ın rızasını nerede ona bakalım. “Biad” diye kafayı kiraya vermek yok. Biad cenneti satın alan eylemin adıdır. Biat birinin bir başkasına tabiiyeti değil, Allah ve resulüne ittiba yolunda tarafların ahitlerine sadakat sözüdür.

Nice peygamber geldi geçti, sapıtmış bir kavmi kurtaran oldu mu? Hz. Musa aynı peygamberdi. Yanında Hz. Harun AS da vardı, Hz. Yuşa AS da ve Hz. Asiye annemiz de! Denizi geçtiler, ama bir hafta-on günlük yolu, 40 yılda “Tihan” eylediler. Hz. Ali Allah’ın aslanı, ilmin kapısı, Ehli Beyt’in atası idi, onun döneminde durum neydi? Kimse kendini kandırmasın. Kim gelirse gelsin, kim giderse gitsin, bu hayır da olsa şer de olsa, hepsi Allah’ın iradesi içindedir. Sonuç ne olursa olsun, “O’nun rızasına uyanlar” kurtuluşa erenlerden olacaklar. Cahillerden ve Zalimlerden yana olanlar ise kaybedenlerden olacaklar. Haksızlıklar karşısında Allah’tan değil de makam sahiplerinden korkarak sessiz kalanlara gelince “İçlerindeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden“ ateş onlara da dokunacak!

Arkadaşlar her şey bir imtihan, dünyaya fazla daldık. Masa, kasa, nisa derken gözümüze bunları yaklaştırınca arkasında bir cenneti kaybettik. Hani biz yeryüzünde İlahi rızanın tecellisinin vesilesi olacaktık. Hani yeryüzünde Hakk namına, adalet, barış, hürriyet için cihad edecektik. Hani yeryüzündeki bütün mazlumlar ümmetin yetimi idi. Kardeşlerimizle ittihad, erdemli insanlar ve mazlumlarla müttefik, değer üreten ve başkalarının hak ve hukuklarına karşı tehdit oluşturmayan herkesle nimet ve külfet dengesine dayalı itilaflar gerçekleştirecektik. Korona da mı aklımızı başımıza getirmeyecek. O zaman daha beterini bekleyin. Kurtarıcılarınız o zaman kurtarsın bakalım sizi Allah’ın gazabından. Gelin tövbe edelim ve arınalım. Tövbe etmeden, aklımızı ve kalbimizi temizlemeden sadece ellerimizi yıkayarak bu beladan kurtulamayız. Başkalarından önce değişmesi gereken biziz biz! 

Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 1066 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar