Selâhaddin Çakırgil

Selâhaddin Çakırgil

Kırılan AB vazosu yapıştırılamaz gayri..

27 Haziran tarihli yazım, ‘Napolyon’dan beri görülen rüya; bir travma daha yaşadı’ başlığını taşıyordu. 

O yazıdan bir gün sonra, bir alman TV kanalında bir haber-kritik programında konu, ‘Aus der Traum von den Vereinigten Staaten von Europa’ / Avrupa Birleşik Devletleri rüyasından çıkış..’ olarak sunuluyor ve de AB karşıtlarının bir Haçlı Seferi başlattığı’ belirtiliyordu. 

***

Britanya’nın ‘Birlikten çıkışı’ için kullanılan ‘Brexit’ terimi ile anılan referandumu, yüzde 52’lik bir ekseriyetle İngiltere’nin AB’den ayrılması yönünde sonuçlanınca, İng. Başbakan Cameron istifa edeceğini açıklamak zorunda kaldı. Çünkü bu ayrılık fikrini başlangıçta kendisi gündeme getirmişken; sonra, AB’den ayrılmanın bir felaket olacağını söylemeye başladı, inandırıcılığını yitirdi. Dahası, referandum heyecanı, bu kez de, İngiltere’den ayrılmak isteyen bölgeleri de sardı. Şimdi, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda’dan da, İngiltere’den ayrılmak için referandum istekleri yükseliyor.

***

Öte yandan, İngiltere ayrılmak kararı verse de hukukî ayrılık, hemen gerçekleşemiyor; AB üyeliği şartlarına göre, ayrılmak isteyenler, en erken iki sene sonra ayrılmayı gerçekleştirebiliyorlar.

Şimdi ise İngiltere, ayrılığı en az hasarla atlatabilmek için, bu süreyi 5 seneye yaymak istiyor. Hattâ bu arada, İngiltere’de, yeni referandumla o karardan dönmenin yolları da aranıyor. Referandumun yenilenmesi için, İngiliz Parlamentosu’na en az 100 bin imzalı dilekçe verilmesi gerekiyor. Bu yönde verilen imzalar daha şimdiden, 3 milyonu bile aşmış bulunuyor. Referandumun yenilenmesi kararı alınıp alınmayacağı ise henüz bilinmiyor.

Yani, AB’ye girmek bir dert, ayrılmak daha bir ayrı müşkül..

***

Öte yandan, bu ayrılık sevdasının, diğer 28 üye ülkeye de sirayet etmesinden endişe ediliyor. Nitekim her bir ülkenin ayrılışını özetleyen siyasî terimler bile oluşmuş bulunuyor. Fransa’da (Frexit), Yunanistan’da (Grexit), İtalya’da (Italeave), Hollanda’da (Nrexit), vs. adıyla anılan referandum talepleri bu ülkelerin kamuoylarında kullanılmaya başlandı bile..

Bu yüzden, bu ayrılık taleplerini gündemden düşürebilmek için 2 senelik süreyi kısaltmak için kararlar alınması da isteniyor.

***

Almanya eski federal Başbakanı Gerhard Shröder, taa 2003’lerde, AB’nin federal veya en azından konfederal bir yapıya kavuşturulmaması halinde, ciddî problemlerle karşılaşacağından söz ediyordu. Çünkü AB’de çok gevşek bir karar mekanizması vardı ve alınan kararların bağlayıcılığı sağlanamıyordu. Esasen, İngiltere, başta ‘Shengen Vizesi’ kararı olmak üzere, birçok AB kararlarını uygulamıyordu.

Almanya ise sadece AB’nin lokomotif rolünü üstlenmenin ekonomik ve siyasî avantajlarından faydalanmakla kalmıyor; Avrupa Birliği’nin dağılması halinde, en ağır bedeli ödeyecek olanlardan birisinin, -son yüzyılda yaşanan iki Dünya Savaşı’nda da olduğu üzere-, yine kendisi olabileceğinin korkusunu da yaşıyor.

***

Avrupa Birliği’nin bir dağılış sürecine girmesi halinde, özellikle Merkel’in Türkiye’ye kur yapıp, onu bu birliği koruyacak jandarma gücü olarak kullanmak istemesi ihtimali de vardır. Çünkü bir ekonomik dev olan AB, siyasî açıdan bir cüce, askerî bakımdan bir böcek durumundadır ve kendisini koruyacak bir askerî gücü yoktur. Yani Türkiye, 50 küsur yıllık dışlanmayı, bir hayırlı gelişme olarak görüp, bir de ‘İyi ki, AB’ye girmemişiz’ demek noktasına gelebilir.

Bu vesileyle, şunu da hatırlayalım ki, Türkiye, AB ( o zamanki Ortak Pazar ülkeleri) ile Aralık-1963’de imzalanan Ankara Andlaşması’nı imzalarken, o zamanki Başbakan İsmet İnönü, (özetle), ‘Biz şimdi sadece ekonomik bir anlaşma imzalamış olmuyoruz, 200 yıldır rüyalarımızda olan Avrupa’ya giriş imzasını da atmış oluyoruz’ diyordu.

Yani, mantıkî bir temele dayanmayan bir aşk bağlılığı söz konusu idi.

stargazete

Bu yazı toplam 949 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar