Hasan Karakaya
Kıskanmayın n’oolur... Çalışırsanız sizin de olur!
Atalarımız ne güzel demiş;
“Kedi, ulaşamadığı ciğere
mundar dermiş!”
MHP’sinden CHP’sine, Paralel’inden Tetikçi’sine kadar bütün muhalefet; bugünlerde, aynen “kedi” gibi!..
“Ciğer”e bakıyor, bakıyor, “ulaşamayacağını” anlayınca, “acziyetini örtbas” için hemen bir “bahane” uyduruyor: “O ciğer mundar!”
Yani, “taze” olsa yiyecekler ama, “mundar”(!) olduğu için yemiyorlar!..
Yersen!..
PARALEL SAÇMALIKLAR!
Efendim, olay şu:
Büyük “tartışma”lardan, “yaparsın-yapamazsın!” didişmelerinden sonra, Atatürk Orman Çiftliği’ne bir “Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi” yapıldı... Bu “yerleşke” için “1 milyar 370 milyon lira” harcandı!..
Son günlerde “Paralel Medya” ve onun “tetikçi Taraf”ında yer alan, dahası “Paralel’in Sözcü’lüğünü ve gözcülüğünü” yapan gazete ve televizyonlar bu yerleşkeye karşı, tam bir “karalama kampanyası” başlattılar!.. Giriştikleri “algı operasyonu” ile, toplumu hem AK Parti’ye, hem de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a karşı “kışkırtmaya” çalışıyorlar!..
Neymiş;
“Milletin Adamı, bin odalı sarayda nasıl oturur”muş?..
Neymiş;
“Uçak saltanatı sıralamasında Tayyip Erdoğan 7. sırada”ymış!..
Neymiş;
“Erdoğan’ın Ankara’da oturacağı AK Saray için 70 milyon vatandaşın cebinden 18’er lira çıkmış!”
Neymiş;
“Bu parayla; yoksul, yaşlı, memur, emekli ve işçiye neler yapılırmış neler!”
Bir sürü saçmalık!..
GERÇEK SAHİBİ MİLLET
Bu televizyonları seyreden, bu gazeteleri okuyan vatandaş da zannedecek ki; o yerleşke “Tayyip Erdoğan’ın tapulu evi”dir ve “ömür boyu burada oturacak”tır!..
Oysa, yok öyle bir şey!..
En geri zekâlı, en aptal, en ebleh, en dunkof, en kuş beyinli biri bile gayet iyi bilir ki;
O yerleşkede, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ilelebet oturmayacak, o uçağı da ilelebet kullanmayacak, görevi bittiğinde, “halkın seçeceği yeni Cumhurbaşkanı”na devredecektir!..
Yani; o bina da, o uçak da “Tayyip Erdoğan’ın değil”, halkın seçtiği ve bundan sonra da seçeceği “Cumhurbaşkanları”nın kullanacağı birer “millet malı”dır!..
Açık ve net;
O binanın da, uçağın da “gerçek sahibi” sadece ve sadece “millet”tir... Onları bugün Erdoğan kullanacak ama bu “emanet”lerin yarın kimler tarafından kullanılacağına yine “millet” karar verecektir!..
KISKANÇLIK KRİZİ!
Galiba, asıl mesele de bu!..
“Paralel medya”nın başını çektiği muhalefet, öyle görünüyor ki; “kendilerinin Cumhurbaşkanı seçilemeyeceğini”, dolayısıyla “o bina ve uçağı kullanamayacağını” çok çok iyi biliyor!..
Evet, çok iyi biliyorlar ki; daha şimdiden “mundar” demeye, “AK Parti ve Erdoğan’ı yıpratmaya” çalışıyorlar!
Elbette kıskançlık krizi geçiriyorlar!..
“Erdoğan o yerleşkede oturuyor, o uçağı kullanıyor da, biz niye kullanamıyoruz?”
Tamam da;
Bunun yolu “karalamak” ve “çamur atmak” değil ki!.. Bunun yolu “sandık”tan geçiyor, “milletin gönlü”nden geçiyor!..
Çıkın milletin karşısına; “sevgi”nizi anlatın, “saygı”nızı anlatın, “proje”lerinizi sıralayın ve milletten “oy” alıp, siz seçilin!..
Ama, milleti sevmezsiniz, millete tepeden bakar, “milletin inanç ve değerlerinden kopuk” yaşar, sonra da “milletin malı” bina ve uçağı dilinize dolarsınız!..
Yapmayın Allah aşkına;
“Kıskanmayın ne olur,
Çalışın, sizin de olur!”
O yerleşke ve uçağı hakedebilmek için çalışacaksınız, ter dökeceksiniz ve en önemlisi de “milletin gönlü”ne girecek, sandıktan çıkacaksınız!..
Ama, siz ne yapıyorsunuz;
Hem çalışıp terlemiyor, hem “proje” üretmiyor, hem de milletten oy bekliyorsunuz!..
Ayıp!.. Ayıp!..
Küçücük “velet”ler bile bu kadar hırçınlaşmaz, bu kadar “mızıkçılık” yapmaz!..
MİLLET’İ 25 KURUŞA SATANLAR!
Son bir söz:
“Millet’i 25 kuruşa satan” Paralel gazetelerden biri; dün öyle bir başlık atmış ki, adeta “ruh” hallerini yansıtıyor:
Öyle bir “ah” çekmişler ki;
“Ahh!.. Ah!.. O sarayda Tayyip Erdoğan değil de, Fetullah Gülen oturmalıydı ki, biz ne güzellemeler yapardık!..
Ah saray, ahh!..”
Bu arkadaşlar;
Daha çoook ah çekerler!..
Sen; “25 kuruşa sattığın Millet”te “Terör Devleti İsrail askerlerinin, kirli ve kanlı çizmeleri ile Mescid-i Aksa’yı işgal etmesi”ne ve “Kur’an-ı Kerim’i yakmalarına” “tek sütun” olsun yer verme, ondan sonra kalk, “Ah Saray” de!..
Ama ben, kime söylüyorum ki;
“Ümmet”in derdi ile dertlenmeyen bir gazete, hiç “Millet”in hassasiyetlerine duyarlı olur mu?..
Doğru, kime söylüyorum ki?..
Bu arkadaşların “din ve iman”la işleri yok ki!.. Adı üstünde; taa öteden beri “Paralel Devlet” kurma, “Paralel Din” oluşturma gayretindeler!..
İşte bu yüzden de;
“Millet”in tamamı “Katil İsrail’in saldırıları”na karşı “infial” içindeyken, “Paralel’in gazetesi Millet”te tek sütuna bile haber yok!..
“Millet” nerede?..
“Paralel’in Millet’i” nerede?..
Ama onlar da haklı!..
Hocalarının “otorite” kabul ettiği İsrail’i gücendirmeye gelmez!..
“CEBRAİL ALEYHİSSELÂM GELSE!”
“Paralel” dedim, “sandık” dedim, “hocaları” dedim de, aklıma geliverdi.
Sahi; daha önce “tuzluklar” olarak nitelendirilen “bağımsız”(!) milletvekillerinden İdris Bal başkanlığında kurulan Demokratik Gelişim Partisi’ne Fetullah Gülen ne dedi acaba?..
Öyle ya;
1995 yılında merhum Savaş Ay’a verdiği röportajda Fetullah Gülen gayet net demişti ki;
“Hiç siyasi olmadım, olmayı düşünmedim, olma niyetinde de değilim. Burada size tuhaf gelecek bir şeyimi daha arz edeyim: Hayatımda bir kere rey verme nasip oldu. 57 yaşında... Çünkü onun dışında ya takip ediliyordum ya içerdeydim ya mahkeme oluyordum... Bana öyle gidip, serbestçe oy kullanma fırsatı hiç olmadı.. Yani Cebrail Aleyhisselam, çok severim, aşık gibi, burnumun kemikleri sızlar... Hiç görmediğim, tanımadığım bir melek bu. Bu bir parti kursa, ben ona diyeceğim ki; ‘Sen bir parti kurdun ama müsaadenle ben seni desteklemeyeceğim’ yani... Esas benim için önemli olan Türk toplumunun ittifakıdır.”
Bu röportajın “deşifre” olup da, Tayyip Erdoğan ve milletin diline düşmesinden sonra; “hocalarına toz kondurmamak” için, o sözleri “tevil” etmeye çalışan “Paralelci Abi ve Abla”ların şöyle konuştukları kulağımıza gelmişti:
“Hocamıza iftira atıyorlar!.. Hocamız, evet Cebrail’den söz etti ama, Aleyhisselâmlı Cebrail’den söz etmedi!.. Hocamız, Zaman gazetesi personeli Malatyalı Cebrail Çilesiz’den bahsetti!.. Onu çok sever... Yani çok sevdiği Cebrail Çilesiz bile parti kursa, onun partisine oy vermeyeceğini söylemek istedi!”
Biz de yedik tabiî!..
Elbette yemedik!..
Çünkü elimizde o röportajın kaseti vardı!.. Ki, o kaset; “Fetullah Gülen’in kendi sesinden” dün A Haber kanalında döndüre döndüre verildi!.. İnternet siteleri de, anında yaydılar bu konuşmayı...
Hemen herkes gördü ki;
Fetullah Gülen, “gayet mütekebbir bir ifade” ile; “Peygamberlere vahiy getirmek, Allah’ın emir ve yasaklarını bildirmek”le görevli “Cebrail Aleyhisselâm”dan söz etmekte, hâşa; “Sen bile parti kursan, seni desteklemem!” demektedir!..
Bu ne kibir, bu ne “büyüklük taslama”dır Allah aşkına?..
Şu hâle bakın;
Bu nasıl “Hocaefendi”(!)dir ki; “Allah’ın emirleri dışında bir iş yapmayan Cebrail Aleyhisselâm’ın kuracağı partiyi bile desteklemeyeceğini” söyleyerek, açık bir şekilde “Allah’a isyan” etmektedir!..
İDRİS BAL’IN PARTİSİ!
İşte bu “Hocaefendi”, herhalde “yeni bir rüya” görmüş, “aç tavuğun kendini mısır ambarında gördüğü” gibi, kendini “oy ambarında” filan görmüş olmalı ki;
İdris Bal’ın “parti” kurmasına onay vermiş!.. Parti kurmak, “turşu kurmaya” benzemez ama, yine de parti kurması iyi oldu!..
Alırlar boylarının ölçüsünü!..
İlk seçimde, “Cemaat’in ve Cemaat’le aynı Paralel’de duranların oyu”nun ne kadar olduğunu görürüz!..
“Toplumda bir karşılıklarının olmadığını” onlar da görecek!.. Hatta, şimdiden görmüş olmalılar ki; “Ah Saray” demeye başladılar!..
Ahh ah, şu “Erdoğan devrilseydi”, Fetullah Gülen, ne güzel Pensilvanya’dan gelecek, o “saray”a yerleşecekti!..
Şimdi, “darbe yapamadık, parti kuralım” moduna geçtiler!..
Ahhhh!.. Ah!..
Bu kıskançlık, bu öfke ve bu nefret adamı öldürür!..
Neredeyse, “haset”lerinden çatlayacaklar!..
**********************************************************
İşgalci “otorite” olunca, F. Gülen’den çıt yok!
Malûm; “Terörist İsrail Devleti”nin askerleri, “Gazze’ye insani yardım” götüren “Mavi Marmara” gemisini basmış ve “10 Türk’ü şehit” etmişlerdi... Bu “korsanlık”tan sonra, “şehitler için taziye yayınlaması ve İsrail’i kınaması” beklenen Fetullah Gülen; tam aksine, “yardım gönüllüleri”ni suçlamış ve “Niye Otorite’den izin almadan yola çıktınız?” diye, hesap sormuştu!..
Aynı Fetullah Gülen’den, “Müslümanların ilk kıblegâhı Mescid-i Aksa’nın işgal edilmesi” üzerine de “çıt” çıkmadı!..
Ne “Allah’ın evi”nin basılması, ne “Allah’ın Kitabı’nın yakılması” ve ne de “Filistinli bir Müslüman’ın katledilmesi” Fetullah Gülen’in tüylerini bile kıpırdatmadı!..
Neden acaba?..
Neden olacak?.. “Mescid-i Aksa’yı işgal eden, Müslümanlar değil” ki!.. Eğer, bunu Müslümanlar yapsaydı, herhalde “Otorite’ye niye başkaldırıyorsunuz?” diye hesap sorardı!.. Ama, “işgal” eden “Terörist İsrail askerleri” olduğu, onları da “Otorite” kabul ettiği için, gıkını bile çıkarmadı!.. Öyle ya; “Otorite, bir başka otoriteden izin almaz!”
Yazık... Çok yazık!..
İsrail’e bu kadar da “aşık” olunmaz ki!..
yeniakit