Abdurrahman Dilipak
Kıyamete kaç kaldı!
“Haber basında şu başlıkla yer aldı: Türk profesörlerden korkutan uyarı: Felaket kapıda! Türkiye ciddi risk altında. Hükümetler Arası İklim Değişikliği Panelinin hazırladığı rapor tüm dünyada şok etkisi yaptı. İklim uzmanları, rapordaki önlemlerin hayata geçirilmemesi durumunda dünyanın felakete sürükleneceği uyarısında bulundu.
BM Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli IPCC hazırladığı 6. Rapora göre, gereken önlemlerin hayata geçirilmemesi ve mevcut sera gazı salınım oranlarının devamı halinde gezegenin felakete sürükleneceği uyarısında bulundu. 66 ülkeden 234 bilim adamının katılımıyla hazırlanan raporda, insanlığın iklim üzerindeki zararlı etkisine dikkat çekilerek, şimdiye kadar nadir görülen aşırı hava olaylarının sıklaşacağı, sıcaklık artışının 1.5 derece ile sınırlandırılması durumunda bile tablonun kolay kolay değişmeyeceği vurgulanıyor.
Benzer bir olay Hz. Yusuf zamanında da yaşanmıştı. 7 yıl bolluk, 7 yıl da kıtlık olmuştu. Yani bu olay ilk kez olmuyor. Güneş ve Ay takvimine göre 100 yıllık, 1000 yıllık dönemler halinde dünyayı da etkileyen, dünyanın da etkilediği kozmik olaylar oluyor. Bütün bunlar gece ve gündüz, ya da mevsimlerin arkası arkasına gelmesi, depremler gibi hadiselerdir. Bu olaylar insanları, hayvanları, bitkileri, denizleri, yeri, göğü, bulutların hareketini etkiler. Bunlar kainat yaratılırken, bizden önceki dönemlerde takdir edilen şeylerdir. İnsanın kaderi bu hadiselerle kader boyutunda ilişkilendirilmiştir. Bunlar da sünnetullah çerçevesinde fiziki esbabla eşzamanlı, madde ve ruh, irade ve rıza ilişkisinde olduğu gibi bir ahenk ve uyum vardır. Yani her hadisenin maddi ve manevi şartları vardır ve o zaman-mekan (Asr-Arş) ilişkisi şeklinde tecelli eder. Unutmamak gerekir ki, Allah “zaman içinde zaman yaratandır”. Zaman, mekanın ruhunu temsil eder. Beden içinde nasıl “ilahi bir sır” olarak ruh varsa, mekandaki ilahı sır, ilahi bir cevher olan zamandır.
Bakın, bu iklim konusu, Bill’in adamlarının Grip’19 hikayesinin ardından gündem olacak olan birkaç komplosundan biridir. Birileri, bu 1000 yılda bir gerçekleşen hadiseyi, bahane ederek, provoke ederek insanları korkutma ve onları komplolarına ikna etmek için kullanmak istemektedir.
1000 yılda bir etkisini 5 yıl daha yoğun hissedeceğimiz bir döneme girdik. Dünyanın manyetik kutbu, Kanada üzerinden Sibirya’ya doğru kayıyor. Artı ve eksi kutupları da yer değiştirecek. Bu durum dünyada radikal değişikliklere sebeb olabilecek. Buzullarda erime ve kırılmalar, iklimlerde değişiklikler, fay hatlarının yer değiştirmesi, tabii afetler olabilir. Bunların zahiri sebebleri yanında batıni sebebleri de vardır elbette. Mal, can, namus, akıl-inanç, nesil emniyetini ifsad ederek insanoğlu Hakla ilişkisini bozmuşsa bunun “arşı titretecek bir gazab”a dönüşmesinin mümkün olduğunu biliyoruz. Bu hadiseler olacak. Bunlardan kurtulmak istiyorsak, “Allah’ın ipi”ne tutunmaktan başka çare yok. Kaldı ki, Allah bizi mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle, kimin zaman artırarak, kimi zaman eksilterek bizi imtihan edecektir. Bu bir imtihan olarak kaderimizde varsa bu olacak. Kimsenin kaderinden başka kaderi yok, ecelinden önce ya da sonra da ölmeyecek. Rızgından az ya da çok yemeyecek. Eğer kaderimizde kurtuluş varsa, onun sebeblerini halkedecek olan da Allah’tır. Ondan yardım dileyip, O’na sığınacağız. O’nun yardımının bize ulaşmasını engelleyen, kişi, söz ve işlerden uzaklaşacak ve onları kendimizden uzaklaştıracak, onlarla yakınlaşmaktan vazgeçip onlarla mücadele edeceğiz. Yoksa, “içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden” biz de helak olanlardan olabiliriz.
Sonunda biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz ve bundan sonraki dönemler için gittiğimiz yere adalet, barış esenlik/huzur mu götürüyoruz..
Allah’ın rahmet, yardım ve bereketinin tecellisinin vesilesi miyiz yoksa gazab vesilesi miyiz!
Sanırım bu iklim konusunu daha sonra detaylı bir şekilde ele almak gerekecek. Melek maskeli Şeytanlar, ıslah edici rolü üstlenen bozguncular bu konuda iş üzerindeler.
Bakın eylül, ağustostan her anlamda daha zor geçecek. Okullar açılıyor, piyasa Grip’19 belasına yine baskılanacak mı bilmiyorum, ama bir müdahale daha piyasayı çökertir.
Eylül ayı sonu itibarı ile kış başlıyor. Eylül geçiş ayı.
Yaz aylarında bile Grib19’da, aşıya rağmen yaşanan patlama kışla birlikte, bir de G.Afrika varyantının devreye girmesi ile maske, aşı, ilaç, PCR kitlesel ölümlere davetiye çıkarabilir. Son gelen rakamlar kaygı verici. Ölü yüzü pudralayarak, rakamları makyajlayarak hasta canlanmaz.
11.5.2020-13.1.2021 dönemi ile 13.1.2021-22.08.2021’e ait 7 aylık istatistik bilgilerine göre bu dönemde vefat sayısı 23.152’den 32.381’e yükselmiş ve artış oranındaki yükseliş devam ederken, bu dönemde aşılanmadan sonra aşısız döneme göre vefat sayısı %39.86 artmış. Aynı dönemde aşısız döneme göre aşılı dönemde, vaka sayısı %64.92 artarken, İyileşme oranı aşısız döneme göre %57.14’e geriledi. Bu verilere göre iyileşme oranında %4.66 gerileme görülmüş. Günlük iyileşen sayısı da aynı zaman içinde 801’den 13.263’e yükseldi. İyileşmede artış oranı %1555.81’e yükseldi. Aynı zaman tekrarında ise günlük vefat %836.36 artışla 22’den 206’ya yükselmiş. Bakın dünyanın başka bölgelerinden başka hastalık haberleri de geliyor. Biz aşı - ilaç ile uğraşıyorken birileri gıda, tohum, hayvan ve bitkiler üzerinde yeni planlar yapıyor. Zaten bu perde kapanınca yeni oyunları hazır. Chip teknolojisi ile NeuraLink ile TransHumanizme geçiş. Bunun için Starlinklerin tamamlanmasından sonra 5G altyapısının da tamamlanması gerekiyor. O zaman aşıya, ilaca gerek kalmayacak. Çünkü “oltayı yutan balığın yem istemeyeceği” gibi Chip takılanın boynuna, o Time dergisinin kapağındaki gibi tasma takıldıktan sonra, tasmalanmış, bireye dönüştürülmüş gender siborglar için başka bir tedbir düşünmeye gerek yok. Onlar artık biyonik bir robottur.
Unutmayalım, hiç kimse dünyada olup bitenleri görmezden, duymazdan, bilmezden gelme hakkına sahip değildir.
Bizler adil şahidler olacağız.
Selâm ve dua ile