Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

LA!

 

 

Bugün Cuma! Guta’nın 100. Günü.. Bu Cuma yine Fatih’te ve Hacıbayram’dayız ve yine Kunutlarımız var. Yine Mısır’ı, Suriye’yi, Filistin’i, yeryüzündeki diğer zulümleri konuşacağız.. Sadece Türkiye’de ya da İstanbul’da ve Ankara’da değil, vicdanlı insanların olduğu her il ve ilçede, her yerde!
Mısırlı darbecilere ve o darbecilerin tetikçiliğini yapan sözde yargıçlara ve kimyasal silahlarla kendi vatandaşını katledenlere lanet olsun.
Suriyeli gencin dediği gibi, “Sizi namazlarımda hep beddualarla anacağım! Öbür dünyada da sizi mahşer günü arayıp bulacağım..”
Bu dünyada da, ahirette de size huzur yok! Neden, niçin, nasıl bu kadar akılsızca, bir vahşeye alet oluyorsunuz!

Yaşarken de ölümden sonra bugün yaptıklarınızın utancını bir kambur gibi sırtınızda taşıyacaksınız!

Bu utanç, sadece sizin değil, anne-babanız, eş ve çocuklarınızın da boynunu bükecek..

Tutuşturduğunuz bu ateş gün gelecek sizi de yakacak.. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olacaksınız..

Kaçtığınızı sandığınız şeye doğru koşuyorsunuz.

Gelecek günler geçen günleri aratacak, göreceksiniz. Korkularınız umudunuzdan, öfkeniz aklınızdan, gazabınız merhametinizden büyük. Keskin sirke küpüne zarar verir. Bu şekilde ancak kendinize zarar verirsiniz. Son pişmanlık ise fayda vermez..

Vicdanınız sizi rahat bırakmayacak..

Sahi, siz kime hizmet ettiğinizi sanıyorsunuz! Bindiğiniz dalı kestiğinizin farkında mısınız! Siyasi emellerini Siyonistlerin siyasi emelleri, şahsi menfaatlerini uluslararası şirketlerin menfaatleri ile tevhid etmiş bir avuç mutlu azınlık değil mi bunlar!

Mursi’yi hapsedenler ve Mübarek’i serbest bırakanlar, kim bunlar.. Mübarek’e karşı ayaklanan halkın iradesini de ayaklar altına alan bir yargıdan söz ediyoruz!

Sizi Allah’ın elinden kim alacak! Nefsini Şeytana satmış, “Belam”laşan şeyhleriniz mi? Söyleyin onlara, alabiliyorlarsa alsınlar da görelim!

Bu dünyada herkes yaptıklarının ve yapmaları gerekirken yapmadıklarının, söylediklerinin ve söylemeleri gerekirken söylemedikleri her şeyin hesabını verecek. Bunun sonunda herkes ya kendi cennetine kendi sırtında tuğla ya da kendi cehennemine kendi sırtında odun taşıyacaktır..

Allah kitabında “zalimlere yardım etmeyin, sonra ateş size de dokunur” der.. “Zulm ile abad olunmaz”.. Zulm ile abad olduklarını sananların ahirleri berbat olur! Sizler de bilirsiniz ki, “Haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır”

Bu kadar komiklik yeter!

Gözleriniz var görmüyor, kulaklarınız var duymuyor, kalbiniz var hissetmiyorsunuz. Kalbiniz mi mühürlendi yoksa!

Mübarek’i serbest bırakıp Sisi’ye destek verip, Mursi’yi yargılayanlara şunu söylemek gerek: Hukuk adına darbecilerin tetikçiliği üstlenmek, sadece bir cinayete yardım ve yataklık yapmak değil, hukuka, adalete karşı suikast düzenlemektedir.. Bu yargılama insan aklı ve zekası ile dalga geçmektir..

Bir insana yapılan bir haksızlık, bütün bir topluma yöneltilmiş bir tehdittir..

İnatla sürdürdüğünüz bu darbecilik sonucu kunutlarda adınız okunmakta, siz zalimlerden oldunuz! Bu ümmet sizin hakkınızda dualarında şahidliğini tekrarlamaktadır.. Öldüğünüzde “Nasıl bilirdiniz” dendiğinde, R4bia işareti yapacağız ve “LA” diyeceğiz: Lanetullahu aleyh!

Gelin tevbe edin ve vazgeçin. Darbecilerin tetikçiliği görevinden istifa edin ve canınızı kurtarmak için hicret edin. Ya da bu zulme daha fazla alet olmadan beraat kararı verin..

Bu düzmece mahkeme ile dünyadaki tüm insanların akıl ve zekaları ile alay etmiş oluyorsunuz.. Bu arada, Sisi cuntasının Mursi’yi yargıladığı gün, (8 Ocak) İstanbul’daki vicdan mahkemesinde Sisi ve arkadaşları yargılanacak..

Namlusunu halka döndürmüş tanka selam duranlar alçaklardır..

Hatırlatırım: Allah cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmez!

Akif’in dediği gibi: “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; / Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. / Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam; / Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.” “Haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytanlar”dı değil mi? Bu durumda onlar kimler oluyor!

Zalimler için yaşasın cehennem!

Suriye’de, Mısır’da şimdi kış.. Yaşlılar, kadınlar, çocuklar aç ve perişan. Bu insanlar bizim kardeşimiz, komşumuz.. Onlar ümmetin yetimi..

Şimdi dua zamanıdır. Şimdi harekete geçme zamanıdır.

Selam ve dua ile..

yeniakit

 

Bu yazı toplam 1400 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar