Selâhaddin Çakırgil
‘Leyâl-i Qadr’den yansımalar
Ramazan’ın son günlerindeyiz. İnşaallah, Ramazan’ın bize kazandırdıklarını, öğretmek istediklerini anlamak, düşünmek ve hayatımıza yansıtmak dikkatimizi geliştirmişizdir.
Muteber haberlerde, vahy-i ilahînin beşer planındaki son inzalinin som örneği olan Kur’an-ı Mubîn’in Hz. Peygamber (S)’in kalbine, idrakine Ramazan ayında, ve kezâ, ‘Qadir / Kadir’ gecesinde nâzil olmaya başladığı bildirilmiştir.
‘Kadir’ gecesinin ise, Ramazan’ın son 10 gününün tekli gecelerinde aranması bildirilmiştir.
Böyle olunca da, Ramazan’ın 19’u ile 29 arasındaki tekli gecelerin her birisinin ‘Leyâl-i Qadr’ (Kadir geceleri) olması muhtemeldir. Ama, bizim kültürümüzde daha çok Ramazan’ın 27. gecesi daha bir aşkla, vecdle, coşkuyla kutlanır.
***
Bu seneki -muhtemel- Kadir Gecesi’nin bir farkı vardı, İstanbul’da.. Çünkü Çamlıca’da yapım tamamlanmasının son kertesine gelinen ve halkın dilinde ‘Tayyib’in camii’ olarak anılan muazzam Camiin -henüz içinde olmasa bile- avlu ve etrafında ilk yatsı ve teravih namazının o gece kılınacağı açıklanmıştı. Cumhûr, fevc-fevc, dalga-dalga binler halinde, Çamlıca Tepesi’ne, yukarıya doğru bir sel gibi akıyordu âdeta.. Kadınlı-erkekli, çocuklu onbinler..
Bir de fısıltı.. ‘Tayyîb de gelecekmiş, namazı bizzat kıldıracakmış’ diye..
Bu halkın dilinde, bir evlad, bir ağabey, içlerinden birisi olarak, evet, sadece Tayyib..
Ona beslenen deriiin sevgi ve duaları, gecenin karanlığında, yani hiçbir riyâ ve menfaat hesabının kendisini hissettiremediği o saatte, onu sırf hizmetlerinden dolayı şükran duygularıyla ve Allah için sevdiklerini hissettiren o kitlelerin dualı dudaklarından yükselen cümlecikler ve içlerini yansıtan ışıklı yüzler.. Cemaatin yüzde 80’i, 35 yaşın altında gösteren genç.. Ve, kontrol noktalarının dışında kalan binler..
***
Kendimizi o mekana ulaştırdığımızda, etrafın henüz tam olarak düzenlenemediği geniiiş alanda onbinler, yatsı namazına durmak üzereydiler.
Yatsı namazını edâ edip hemen ayrılmam gerekiyor. Çünkü, oradan bir de inmesi var ve sonra da gecenin son Marmaray’ına yetişip, Avrupa yakasına geçmem gerekecek..
Kalabalığın içinden birisi sesleniyor. Bakıyorum, Almanya- Essen’den Kâmil Oruç hoca..
Birkaç yıldır geçirmekte olduğu çok ağır bir rahatsızlığı büyük çapta atlattığını fark ediyorum, koşarak geliyor, kucaklaşıyoruz. ‘Sırf bu açılışta bulunmak için geldim ve sabahleyin de erkenden döneceğim.’ diyor, vedâlaşıyoruz.
Her tarafın cıvıl cıvıl insanlarla dolu olan dar sokaklardan Beylerbeyi’ne iniyorum.. Oradan da Marmaray’a yetişip, Üsküdar ve sonra Sultanahmet’e.. (UDH Bakanlığı ve İstanbul BŞ. Belediyesi, hele de yaz aylarında İstanbul gibi bir şehirde, şehir içi ulaşım seferlerini gece 12.00’den, -Ramazan’da olduğu gibi-, 01.00 ve hattâ 01.30’a kadar uzatsalar.. Vatandaştan çok dua alırlar.)
Sultanahmed’de de, gecenin 02.00’si olmasına rağmen, ayrı bir manevî atmosfer.. Ayasofya’da 85 yıl sonra ilk kez ezan okunmasının sevincini yaşayan onbinler..
Fatih ve hele de Eyyub Sultan da, taa sâhur vaktine kadar, sabah namazına kadar bir mahşer yeri..
***
Sonra, bir mesaj geliyor, telefonuma..İstanbul’daki terör saldırısından sonra, Bangladeş’in başkenti Dakka’dan da bir terör saldırısı haberi; 30’dan fazla insan öldürülmüş, yüzlerce yaralı..
İnsanın içi burkuluyor. Bu kanlı eylemi DAİŞ üstlenmiş..
***
Ve sonra gelen bir başka mesaj:
‘Her türlü putçuluğa, her türlü yabancılaştırmaya, her türlü sapmaya karşı, kendi uygarlığımızın yeniden yaşanır kılınması için vermekte olduğumuz kesintisiz, devrimci varoluş savaşında, yoğun karanlıktan aydınlığa ancak İslam kardeşliği temelinde, barış içinde birlikte yaşama iradesini göstererek ulaşabileceğimizi vurguluyor, bin geceden hayırlı Kadir gecenizi kutluyorum- NURİ PAKDİL’
Sağolasın, Nuri Pakdil ağabey..
stargazete