M.Şevket Eygi'ye Üzmez Olayını Sordular
Sabah'ın Pazar ekinde Milli Gazate Yazarı Mehmet Şevket Eygi ile Hüseyin Üzmez konulu röportaj yayınlandı.
Not: Yazarın İsmi Şevket yerine "Şevki" şeklinde yazılmış olup bu hata gazeteye aittir.(HE)
ŞİRİN SEVER'in röportajı /Sabah-Pazar
İslami kesimin ılımlı aydını Mehmet Şevki Eygi; 78 yaşındaki Vakit yazarı Hüseyin Üzmez'in 14 yaşındaki bir kıza tacizinden sonra oluşan havayı yorumladı: "Müslüman melek değildir, günahtan korunmuş insan da değildir. Büyük insanların bile ayakları kayabiliyor. Bu olaydan yola çıkarak 'Müslümanlar azgındır' demek insafa sığar mı?"..
Bugün pazar röportajının konuğu Mehmet Şevki Eygi. Ona 'Beyaz Müslüman' diyorlar. Niye mi? Çayın nasıl içilmesi gerektiğinden giyimin önemine, dekorasyon ve mimari zevkin ne kadar önemli olduğundan konuşma adabına kadar pek çok konuda 'şehirli Müslümanlar' yaratmak için uğraşıyor çünkü... Haytalığa, cahilliğe, radikallere, estetik kaygısı olmayanlara tahammül edemiyor. Yani aristokrat yanı biraz ağır basıyor. Yeni hortlamaya başlayan 'zengin Müslümanlar'ın görgüsüzlüklerini de hiç çekinmeden suratlarına vuruyor; çok sıkı eleştirilerde bulunuyor. Bu eleştirilerini de 15 yılı aşkın zamandır Milli Gazete'de sıralıyor bir bir... Biz de, son günlerde İslami çevrelerde arka arkaya yaşanan olayları yorumlamasını istedik; "Bu kesimde bir yozlaşma ve dejenerasyon var mı?" sorusuna onun vasıtasıyla cevap aradık. Türkiye Müslümanları gerçekten değişti mi? Müslümanlar modernizmle İslamiyet arasında kaldığı için mi lastik patlıyor? 'Zamane Müslümanları' mı hortluyor? Cevaplar bu röportajda; keyifli okumalar...
- Müslümanlık, din, iman, Kuran nutukları atan bir adam neden azgınlaşır Hocam?
- Azgınlık Müslümanlara mahsus bir şey değil ki! Dinsiz de azabilir, Hıristiyan da azabilir, Yahudi de azabilir, bazen istisnai olarak Müslüman da azabilir. Bir Müslüman azınca da, 'Aaa Müslümanlar azgındır' demek insafa, adalete sığar mı?
- 'Müslümanlar niye azıyor?' demiyorum; soru şu: Bile bile niye günaha giriyorlar?
- Efendim Müslümanların da vasıfları vardır. Vasıflı Müslümanlar bilgi, kültür, ahlak, erdem bir de sanat ve estetik bakımından çok üstün, çok kaliteli insanlardır, bunlarda azgınlık fazla görülmez. Bunun dışında bir orta halli Müslümanlar, bir de çok kaliteli olmayan Müslümanlar vardır. Yani her kesimde olduğu gibi... Müslüman melek değildir, Müslüman günahtan korunmuş bir insan da değildir. Bazen çok büyük insanların bile ayakları kayabiliyor...
- Azabiliyor yani?
- Azabiliyor tabii. Bu gibi hadiseleri tartışırken çok insaflı, çok adaletli olmaya çalışmamız lazım. Benim prensiplerimden biri şudur; düşene vurmak istemem! Onun başına gelen şu trajedi ona yeter zaten. Bir tekme de ben vursam, o tekme bana şeref kazandırmaz.
- Anladım da, 78 yaşında bir adam 14 yaşındaki kızı tacizle suçlanıyor. Üstelik bu adam sözüm ona dinibütün geçiniyor, İslami kurallara göre yaşıyor. Normal mi bu?
- Bu, istisnai ve marjinal bir hadisedir. Müslümanların içinde de hata yapanlar, günah işleyenler olabilir. Tek bir hata yüzünden bütün bir kesimi, bütün camiayı suçlamak adalete de, insafa da sığmaz. Hiçbir zaman yargısız infaz yapmak istemem.
- Olay ortada, bunun neresi yargısız insaf Hocam?
- Vicdan ve insaf sahibi bir vatandaş olarak ben; "Komplo var, bana iftira ediliyor," diyen birinin mahkemesi başlamamışken hüküm verip, onu manen idam edemem.
- Söz konusu kişinin karısıyla arasında da 50 yaş var! Bu da mı normal?
- Ortada istisnai bir hadise var...
- Ama bunu haklı çıkarmak adına, "Peygamber Efendimiz de 9 yaşındaki Ayşe Anamızla evlendi," diyenler çıkıyor!
- Birincisi, hiçbir Müslüman kendisini peygamberle kıyaslayamaz. İkincisi, bu tarihi bir hadisedir. Bunun bu kadar küçük yaşta olmadığına, daha yaşı ilerlemiş iken evlendiğine dair de rivayetler vardır. Bu hadiseyi değerlendirirken Miladi 600'lü yıllarda Arabistan'daki sosyal kültürel kontekste değerlendirmek lazım. Bugünün şartları içinde buna kanunlar da müsait değil, sosyal yapı da... Ama bu yüzden peygamberi kötülemek kabul edilemez. Bu benim inançlarıma ters düşer.
- Ama kimse de o koşullar içerisinde yapılan bir evliliği örnek alarak hereket etmemeli değil mi?
- Elbette etmemeli...
- 14 yaşında bir kıza cinsel tacizde bulunulması toplumda infial yarattı. Bu sapıklık gibi geliyor mu size de?
- Hayır efendim, o infiali basın körükledi. Konuşmanın başından beri bana bazı şeyleri söyletmek istiyorsunuz...
- İnfial yaratan bir durum yok mu ortada?
- Bakın, basın yangına körükle gidiyor, ateşin üzerine benzin döküyor. Öyle yaparsanız siz de onun içine girersiniz. Şimdi ortada gerçekten üzücü, gerçekten ayıp bir hadise var ama olgun, bilge, vicdanlı, insaflı insanlar olarak abartmamalıyız.
- Gizlenmesini mi isterdiniz bu haberin?
- Yazılacağı kadar yazılmıştır. Niçin bunun üzerinde daha fazla durayım, ne faydası var?
- Bu, üzerinde durulmayacak olay mı?
- Türkiye'de durum şudur: Bir sağcı suç işledi mi solcular yerin dibine batırır, bir solcu işledi mi sağcılar paramparça eder, bir dindar kabahat yapınca dinsizler bağırır, bir dinsiz suç işleyince de dindarlar! Söylediğim şey şu; bunu abartmak adalete aykırıdır. Sosyeteden biri, yahut medyanın tanıdığı isimlerden biri azgınca davranışlar sergileyince basın bunları diline dolamıyor ama...
- Nasıl dolamıyor? Hatta 'azgın teke' denilip teşhir ediliyor.
- Diyelim ki yaşlı bir mason azgınlık yaptı... Teşhir etseniz bile bunu masonluğa yüklemiyorsunuz. Bir Müslüman yapınca "İslam'da bu var mı, Müslümanlığa bu yakışır mı?" demeye başlıyorsunuz.
- Ne güzel söylediniz; Müslümana yakışır mı Hocam bunlar?
- Yakışmaz ama bu şekilde medya hükümleri verirken adil hareket etmek lazım.
- Müslüman için günah ve sakıncalı bir olaydan söz ediyoruz, işin doğası gereği normal değil mi büyütülmesi yani?
- Ama 'Müslüman günah işlemez' diye bir şey yok ki! Bir kere bunu kabul edeceksiniz...
- Müslümanlık, din, iman, Kuran nutukları atan bir adam neden azgınlaşır Hocam?
- Azgınlık Müslümanlara mahsus bir şey değil ki! Dinsiz de azabilir, Hıristiyan da azabilir, Yahudi de azabilir, bazen istisnai olarak Müslüman da azabilir. Bir Müslüman azınca da, 'Aaa Müslümanlar azgındır' demek insafa, adalete sığar mı?
- 'Müslümanlar niye azıyor?' demiyorum; soru şu: Bile bile niye günaha giriyorlar?
- Efendim Müslümanların da vasıfları vardır. Vasıflı Müslümanlar bilgi, kültür, ahlak, erdem bir de sanat ve estetik bakımından çok üstün, çok kaliteli insanlardır, bunlarda azgınlık fazla görülmez. Bunun dışında bir orta halli Müslümanlar, bir de çok kaliteli olmayan Müslümanlar vardır. Yani her kesimde olduğu gibi... Müslüman melek değildir, Müslüman günahtan korunmuş bir insan da değildir. Bazen çok büyük insanların bile ayakları kayabiliyor...
- Azabiliyor yani?
- Azabiliyor tabii. Bu gibi hadiseleri tartışırken çok insaflı, çok adaletli olmaya çalışmamız lazım. Benim prensiplerimden biri şudur; düşene vurmak istemem! Onun başına gelen şu trajedi ona yeter zaten. Bir tekme de ben vursam, o tekme bana şeref kazandırmaz.
- Anladım da, 78 yaşında bir adam 14 yaşındaki kızı tacizle suçlanıyor. Üstelik bu adam sözüm ona dinibütün geçiniyor, İslami kurallara göre yaşıyor. Normal mi bu?
- Bu, istisnai ve marjinal bir hadisedir. Müslümanların içinde de hata yapanlar, günah işleyenler olabilir. Tek bir hata yüzünden bütün bir kesimi, bütün camiayı suçlamak adalete de, insafa da sığmaz. Hiçbir zaman yargısız infaz yapmak istemem.
- Olay ortada, bunun neresi yargısız insaf Hocam?
- Vicdan ve insaf sahibi bir vatandaş olarak ben; "Komplo var, bana iftira ediliyor," diyen birinin mahkemesi başlamamışken hüküm verip, onu manen idam edemem.
- Söz konusu kişinin karısıyla arasında da 50 yaş var! Bu da mı normal?
- Ortada istisnai bir hadise var...
- Ama bunu haklı çıkarmak adına, "Peygamber Efendimiz de 9 yaşındaki Ayşe Anamızla evlendi," diyenler çıkıyor!
- Birincisi, hiçbir Müslüman kendisini peygamberle kıyaslayamaz. İkincisi, bu tarihi bir hadisedir. Bunun bu kadar küçük yaşta olmadığına, daha yaşı ilerlemiş iken evlendiğine dair de rivayetler vardır. Bu hadiseyi değerlendirirken Miladi 600'lü yıllarda Arabistan'daki sosyal kültürel kontekste değerlendirmek lazım. Bugünün şartları içinde buna kanunlar da müsait değil, sosyal yapı da... Ama bu yüzden peygamberi kötülemek kabul edilemez. Bu benim inançlarıma ters düşer.
- Ama kimse de o koşullar içerisinde yapılan bir evliliği örnek alarak hereket etmemeli değil mi?
- Elbette etmemeli...
- 14 yaşında bir kıza cinsel tacizde bulunulması toplumda infial yarattı. Bu sapıklık gibi geliyor mu size de?
- Hayır efendim, o infiali basın körükledi. Konuşmanın başından beri bana bazı şeyleri söyletmek istiyorsunuz...
- İnfial yaratan bir durum yok mu ortada?
- Bakın, basın yangına körükle gidiyor, ateşin üzerine benzin döküyor. Öyle yaparsanız siz de onun içine girersiniz. Şimdi ortada gerçekten üzücü, gerçekten ayıp bir hadise var ama olgun, bilge, vicdanlı, insaflı insanlar olarak abartmamalıyız.
- Gizlenmesini mi isterdiniz bu haberin?
- Yazılacağı kadar yazılmıştır. Niçin bunun üzerinde daha fazla durayım, ne faydası var?
- Bu, üzerinde durulmayacak olay mı?
- Türkiye'de durum şudur: Bir sağcı suç işledi mi solcular yerin dibine batırır, bir solcu işledi mi sağcılar paramparça eder, bir dindar kabahat yapınca dinsizler bağırır, bir dinsiz suç işleyince de dindarlar! Söylediğim şey şu; bunu abartmak adalete aykırıdır. Sosyeteden biri, yahut medyanın tanıdığı isimlerden biri azgınca davranışlar sergileyince basın bunları diline dolamıyor ama...
- Nasıl dolamıyor? Hatta 'azgın teke' denilip teşhir ediliyor.
- Diyelim ki yaşlı bir mason azgınlık yaptı... Teşhir etseniz bile bunu masonluğa yüklemiyorsunuz. Bir Müslüman yapınca "İslam'da bu var mı, Müslümanlığa bu yakışır mı?" demeye başlıyorsunuz.
- Ne güzel söylediniz; Müslümana yakışır mı Hocam bunlar?
- Yakışmaz ama bu şekilde medya hükümleri verirken adil hareket etmek lazım.
- Müslüman için günah ve sakıncalı bir olaydan söz ediyoruz, işin doğası gereği normal değil mi büyütülmesi yani?
- Ama 'Müslüman günah işlemez' diye bir şey yok ki! Bir kere bunu kabul edeceksiniz...
- Bugün tartıştığımız bütün bu azgınlıklar Batı medeniyetiyle İslam kültürü arasında kalındığı için mi? Lastik bu noktada mı patlıyor?
- Türkiye Müslümanları yakın tarihte birtakım kazalara maruz kaldılar. Baskılar, zorlamalar oldu, kimlik değiştirmeleri istendi. Müslümanlar iki arada bir derede kaldılar. Bir ayakları çağdaş, modern dünyada; bir ayakları da geleneksel milli kimlik ve kültürde... Diyanet de Müslümanları çekip çeviremiyor. Bu boşlukta İslam ahlakına, İslam dinine uymayan aykırılıklar, aşırılıklar görülüyor. Tabii medya da bu konuda çok objektif, çok tarafsız hareket etmiyor, bir takım hadiseleri şişiriyor.
- Nedir kastettiğiniz şişirme?
- Mesela bir defile yapılıyor, bu defile iç sayfalarda tartışılabilecekken bunu manşetlere taşıyorlar, bir yığın röportaj, bir yığın demeç alıyorlar. Üçüncü sınıf bir hadise oluyor birinci sınıf!
- Tek suçlu medya mı yoksa bütün bunlara yol açan yeni bir Müslüman sınıf mı ortaya çıktı?
- Tek suçlu tabii ki medya değil. Türkiye'de bir kültür değişmesi, bir kültür krizi yaşanıyor. Türkiye şu anda kaynayan kazan gibi. Çoğunluğu da Müslümanlar teşkil ettiğinden, Müslümanların halleri de ülkeye aksediyor. Türkiye'nin büyük eksikliklerinden biri İslami bir burjuva sınıfına sahip olmamasıdır. Burjuva sınıfı şehirli olur, medeni olur, kültürle, sanatla, dekorasyonla, mimariyle, giyimle, kuşamla ilgili çok köklü gelenekleri olur. İstanbul benim gençliğimde bir milyon nüfuslu bir şehirdi, şimdi gayrı resmi rakamlara göre 20 milyonu geçmiş. Yani bazıları köyden, bazıları küçük şehirlerden, bazıları vilayetlerden gelmiş. Bunlar kendi kültürlerini, kendi alışkanlıklarını, kendi medeniyet anlayışlarını da İstanbul'a getirmişler. Bunun sancılarını yaşıyoruz.
- Dolayısıyla görgüsüz bir sınıf oluşuyor değil mi?
- O kadar hakaret edecek şekilde hüküm vermek istemem fakat Müslüman kesimde son 20-25 sene içinde dehşetli bir zenginlik oldu, yeni bir Müslüman zenginler sınıfı meydana geldi.
- Nasıl oldu bu, birdenbire mi?
- Siyasi iktidarlar kendi zengin sınıflarını da meydana getirirler. Bu Türkiye'ye mahsus bir hadise değil. Bu zenginlerin bir ayakları İslami geleneksel kültürde, öbür ayakları çağdaşlıkta ve modernitede. Dolayısıyla birtakım uyumsuzluklar, uzlaşma dışı hadiseler görülüyor. Bu zamanla düzelecektir.
- Türkiye Müslümanları yakın tarihte birtakım kazalara maruz kaldılar. Baskılar, zorlamalar oldu, kimlik değiştirmeleri istendi. Müslümanlar iki arada bir derede kaldılar. Bir ayakları çağdaş, modern dünyada; bir ayakları da geleneksel milli kimlik ve kültürde... Diyanet de Müslümanları çekip çeviremiyor. Bu boşlukta İslam ahlakına, İslam dinine uymayan aykırılıklar, aşırılıklar görülüyor. Tabii medya da bu konuda çok objektif, çok tarafsız hareket etmiyor, bir takım hadiseleri şişiriyor.
- Nedir kastettiğiniz şişirme?
- Mesela bir defile yapılıyor, bu defile iç sayfalarda tartışılabilecekken bunu manşetlere taşıyorlar, bir yığın röportaj, bir yığın demeç alıyorlar. Üçüncü sınıf bir hadise oluyor birinci sınıf!
- Tek suçlu medya mı yoksa bütün bunlara yol açan yeni bir Müslüman sınıf mı ortaya çıktı?
- Tek suçlu tabii ki medya değil. Türkiye'de bir kültür değişmesi, bir kültür krizi yaşanıyor. Türkiye şu anda kaynayan kazan gibi. Çoğunluğu da Müslümanlar teşkil ettiğinden, Müslümanların halleri de ülkeye aksediyor. Türkiye'nin büyük eksikliklerinden biri İslami bir burjuva sınıfına sahip olmamasıdır. Burjuva sınıfı şehirli olur, medeni olur, kültürle, sanatla, dekorasyonla, mimariyle, giyimle, kuşamla ilgili çok köklü gelenekleri olur. İstanbul benim gençliğimde bir milyon nüfuslu bir şehirdi, şimdi gayrı resmi rakamlara göre 20 milyonu geçmiş. Yani bazıları köyden, bazıları küçük şehirlerden, bazıları vilayetlerden gelmiş. Bunlar kendi kültürlerini, kendi alışkanlıklarını, kendi medeniyet anlayışlarını da İstanbul'a getirmişler. Bunun sancılarını yaşıyoruz.
- Dolayısıyla görgüsüz bir sınıf oluşuyor değil mi?
- O kadar hakaret edecek şekilde hüküm vermek istemem fakat Müslüman kesimde son 20-25 sene içinde dehşetli bir zenginlik oldu, yeni bir Müslüman zenginler sınıfı meydana geldi.
- Nasıl oldu bu, birdenbire mi?
- Siyasi iktidarlar kendi zengin sınıflarını da meydana getirirler. Bu Türkiye'ye mahsus bir hadise değil. Bu zenginlerin bir ayakları İslami geleneksel kültürde, öbür ayakları çağdaşlıkta ve modernitede. Dolayısıyla birtakım uyumsuzluklar, uzlaşma dışı hadiseler görülüyor. Bu zamanla düzelecektir.
Nikâhsız yaşayanlara ne kadar kızıyorsak üç kadın alana da o kadar kızmalıyız!
- Hüseyin Üzmez için 'azgın teke' denildi biliyorsunuz...
- Bu başlığın kullanılmasını ben şahsen protesto ediyorum!
- İslam'da böyle davrananlara takılan bir isim var mıdır?
- Bilmiyorum! İslamiyet azgınlığa 'fuhuş' ismini veriyor, 'fahşa' diyor ve Kuran bunu kötülüyor, ayetler var "Allah azgınlığı sevmez" diye. Her cuma namazından sonra hocalar da bu ayeti tekrarlar.
- Yasak olduğu için cazip geliyor olabilir mi bazılarına?
- Alakası yok. Bazen patolojik durumlar olabilir.
- Bu başlığın kullanılmasını ben şahsen protesto ediyorum!
- İslam'da böyle davrananlara takılan bir isim var mıdır?
- Bilmiyorum! İslamiyet azgınlığa 'fuhuş' ismini veriyor, 'fahşa' diyor ve Kuran bunu kötülüyor, ayetler var "Allah azgınlığı sevmez" diye. Her cuma namazından sonra hocalar da bu ayeti tekrarlar.
- Yasak olduğu için cazip geliyor olabilir mi bazılarına?
- Alakası yok. Bazen patolojik durumlar olabilir.
- Tesettür defilesi düzenleyen Mustafa Karaduman üç karısı olduğunu, bunun da çok normal olduğunu açıkladı. Yorumunuz?
- Türkiye'de biliyorsunuz artık nikâhsız birleşmeler çok normal karşılanıyor. Nikâhsız bir erkekle bir hanım birlikte yaşıyor, bir çocukları oluyor, kaydettiriyorlar nüfusa, kimse kınamıyor. Nikâh ve erkekkadın birlikteliği konusunda artık bu kadar hoşgörülü bir toplumda çok istisnai bir vaka olarak birinin de iki veya üç hanım almasının üzerine gitmemek lazım.
- "Geneleve gitmiyorum, üç kadın alıyorum," demesinden gurur mu duymalıyız yani?
- Yoo, gurur duymaya lüzum yok. İslam dini, şartları olduğu takdirde birden fazla kadın almaya teorik olarak izin vermektedir. Bu zat metres tutacağına dini inançlarına uygun olarak başka kadınları imam nikâhıyla almış. Nikâhsız, metres hayatı yaşayanlara ne kadar kızıyorsak, bu zata da o kadar kızabiliriz.
- Türkiye'de biliyorsunuz artık nikâhsız birleşmeler çok normal karşılanıyor. Nikâhsız bir erkekle bir hanım birlikte yaşıyor, bir çocukları oluyor, kaydettiriyorlar nüfusa, kimse kınamıyor. Nikâh ve erkekkadın birlikteliği konusunda artık bu kadar hoşgörülü bir toplumda çok istisnai bir vaka olarak birinin de iki veya üç hanım almasının üzerine gitmemek lazım.
- "Geneleve gitmiyorum, üç kadın alıyorum," demesinden gurur mu duymalıyız yani?
- Yoo, gurur duymaya lüzum yok. İslam dini, şartları olduğu takdirde birden fazla kadın almaya teorik olarak izin vermektedir. Bu zat metres tutacağına dini inançlarına uygun olarak başka kadınları imam nikâhıyla almış. Nikâhsız, metres hayatı yaşayanlara ne kadar kızıyorsak, bu zata da o kadar kızabiliriz.
İslamiyet azgınlığa 'azgın teke' değil 'fuhuş' der!
- Hüseyin Üzmez için 'azgın teke' denildi biliyorsunuz...
- Bu başlığın kullanılmasını ben şahsen protesto ediyorum!
- İslam'da böyle davrananlara takılan bir isim var mıdır?
- Bilmiyorum! İslamiyet azgınlığa 'fuhuş' ismini veriyor, 'fahşa' diyor ve Kuran bunu kötülüyor, ayetler var "Allah azgınlığı sevmez" diye. Her cuma namazından sonra hocalar da bu ayeti tekrarlar.
- Yasak olduğu için cazip geliyor olabilir mi bazılarına?
- Alakası yok. Bazen patolojik durumlar olabilir.
- Bu başlığın kullanılmasını ben şahsen protesto ediyorum!
- İslam'da böyle davrananlara takılan bir isim var mıdır?
- Bilmiyorum! İslamiyet azgınlığa 'fuhuş' ismini veriyor, 'fahşa' diyor ve Kuran bunu kötülüyor, ayetler var "Allah azgınlığı sevmez" diye. Her cuma namazından sonra hocalar da bu ayeti tekrarlar.
- Yasak olduğu için cazip geliyor olabilir mi bazılarına?
- Alakası yok. Bazen patolojik durumlar olabilir.
- İslam'a göre seks sadece üremek için mi yapılır, zevk ve tatmin duygusu da önemli midir?
- İslam seksi ikiye ayırıyor; meşru yani yasal olan seks ve meşru olmayan yani yasa dışı seks. Meşru olan seksin içinde üreme de var, aile birliği kurmak ve hayatı düzene sokmak da. İslam'ın yasasına fıkıh diyoruz, bu fıkıh kurallarına aykırı olmamak şartıyla bir Müslüman evlenir, çoluk çocuk sahibi olur ve birtakım zevklerini de tatmin eder. Ama bunun ilk şartı nikâhtır.
- Peki İslam'da fantezi kurmak ne kadar kabul edilebilir bir şey?
- İslamiyet'te yüzde 100 serbestlik, yüzde 100 'istediğini yap' felsefesi yoktur. Binaenaleyh, İslam'ın insanların zevklerini, cinsel ihtiyaçlarını kısıtladığı iddiası da yanlıştır; sadece sınırlandırıyor. Bu sınırlandırma da insanların iyiliği içindir.
- Yani Kuran'da ya da hadislerde yatak odası kriterleri veya ritüelleriyle ilgili tavsiyeler, yasaklar var mı?
- Bunlar daha çok fıkıh ve ahlak kitaplarında yazılıdır. Fakat bir de şu var; siz bana bunları soruyorsunuz ama bunların tartışılması bile çok uygun değil.
- Neden?
- Hayatın ana gayesi cinsellik değildir çünkü!
- İslam seksi ikiye ayırıyor; meşru yani yasal olan seks ve meşru olmayan yani yasa dışı seks. Meşru olan seksin içinde üreme de var, aile birliği kurmak ve hayatı düzene sokmak da. İslam'ın yasasına fıkıh diyoruz, bu fıkıh kurallarına aykırı olmamak şartıyla bir Müslüman evlenir, çoluk çocuk sahibi olur ve birtakım zevklerini de tatmin eder. Ama bunun ilk şartı nikâhtır.
- Peki İslam'da fantezi kurmak ne kadar kabul edilebilir bir şey?
- İslamiyet'te yüzde 100 serbestlik, yüzde 100 'istediğini yap' felsefesi yoktur. Binaenaleyh, İslam'ın insanların zevklerini, cinsel ihtiyaçlarını kısıtladığı iddiası da yanlıştır; sadece sınırlandırıyor. Bu sınırlandırma da insanların iyiliği içindir.
- Yani Kuran'da ya da hadislerde yatak odası kriterleri veya ritüelleriyle ilgili tavsiyeler, yasaklar var mı?
- Bunlar daha çok fıkıh ve ahlak kitaplarında yazılıdır. Fakat bir de şu var; siz bana bunları soruyorsunuz ama bunların tartışılması bile çok uygun değil.
- Neden?
- Hayatın ana gayesi cinsellik değildir çünkü!
2008 yılının Müslümanları bu kadar dindar!
- Geçen gün tesettür defilesinde birtakım mankenler başını örtüp podyumda yürüdü, sözde dindar erkekler de dizilip bir güzel izledi. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
- Bunu sizden çok daha fazla söylüyorum. Şimdi böyle bir defile, kutsal İslam kavram ve değerlerini ticarete alet etmektir. İslam'ın kabul etmediği bir şekilde alet etmektir.
- İslam neyi kabul etmiyor önce onu söyler misiniz?
- Efendim İslam; birtakım genç, güzel, endamlı, seksi boyutu veya katsayısı yüksek genç hanımların başlarını örtüp, podyumlarda çat çat çat, pat pat pat yürümelerini, birtakım erkeklerin de zevk ve haz ile bunu seyretmelerini kabul etmez.
- Zamane Müslümanları niye böyle peki söyler misiniz?
- 'Müslümanların yaptığı her şey İslam'a uygundur' diyemeyiz. Bu tesettür müessesesi tabii ki ticaret için birtakım kıyafetler üretebilir ama mayo teşhir etmiş mankenlere bunu giydiremez. Hakiki tesettür de değil bunlar ama büyük reklamlarla, birtakım erkeklerin iştahlı bakışları önünde bunun teşhir edilmesini bir Müslüman olarak hoş görmüyorum. İslamiyet böyle bir tesettürü ve böyle bir tesettür defilesini kabul etmez!
- Bunu yapanlar gerçek dindar sayılır mı?
- Kimsenin dinine, imanına taş atmayalım ama bu devirde gerçek dindar kaldığını pek zannetmiyorum. 2008 yılının Müslümanları işte bu kadar dindarız!
- 2008 model Müslümanlar nasıldır peki?
- Müslüman balık gibidir...
- Ne demek o?
- Her balık kendi suyunda yaşar. Tatlı su balığı vardır, Kızıldeniz balığı vardır, Kuzey kutbuna yakın buzlu sularda yaşayan balıklar vardır. Şimdi Müslüman sosyolojik bakımdan, siyasi bakımdan, iktisadi bakımdan doğru dürüst bir İslami ortamda kendi hayatını yaşayabilir ancak. Bir Müslümanı çıkarttınız Vatikan'a bitişik bir yere getirdiniz, yahut Katolikliğin, Budizmin, Yahudiliğin çok hakim olduğu bir yere... Orada İslam'ı yaşamaya çalışır ama bu su değişikliği yüzünden bocalar. 2008 Müslümanlar'ı da Türkiye'de bir yığın içten ve dıştan engellerle karşı karşıyalar. Çocuklarını istedikleri gibi yetiştiremiyorlar, kızlarını başı kapalı okutamıyorlar. Yahut adam bir yerde memurluk yapıyor, namaz kılamıyor.
- Bunu sizden çok daha fazla söylüyorum. Şimdi böyle bir defile, kutsal İslam kavram ve değerlerini ticarete alet etmektir. İslam'ın kabul etmediği bir şekilde alet etmektir.
- İslam neyi kabul etmiyor önce onu söyler misiniz?
- Efendim İslam; birtakım genç, güzel, endamlı, seksi boyutu veya katsayısı yüksek genç hanımların başlarını örtüp, podyumlarda çat çat çat, pat pat pat yürümelerini, birtakım erkeklerin de zevk ve haz ile bunu seyretmelerini kabul etmez.
- Zamane Müslümanları niye böyle peki söyler misiniz?
- 'Müslümanların yaptığı her şey İslam'a uygundur' diyemeyiz. Bu tesettür müessesesi tabii ki ticaret için birtakım kıyafetler üretebilir ama mayo teşhir etmiş mankenlere bunu giydiremez. Hakiki tesettür de değil bunlar ama büyük reklamlarla, birtakım erkeklerin iştahlı bakışları önünde bunun teşhir edilmesini bir Müslüman olarak hoş görmüyorum. İslamiyet böyle bir tesettürü ve böyle bir tesettür defilesini kabul etmez!
- Bunu yapanlar gerçek dindar sayılır mı?
- Kimsenin dinine, imanına taş atmayalım ama bu devirde gerçek dindar kaldığını pek zannetmiyorum. 2008 yılının Müslümanları işte bu kadar dindarız!
- 2008 model Müslümanlar nasıldır peki?
- Müslüman balık gibidir...
- Ne demek o?
- Her balık kendi suyunda yaşar. Tatlı su balığı vardır, Kızıldeniz balığı vardır, Kuzey kutbuna yakın buzlu sularda yaşayan balıklar vardır. Şimdi Müslüman sosyolojik bakımdan, siyasi bakımdan, iktisadi bakımdan doğru dürüst bir İslami ortamda kendi hayatını yaşayabilir ancak. Bir Müslümanı çıkarttınız Vatikan'a bitişik bir yere getirdiniz, yahut Katolikliğin, Budizmin, Yahudiliğin çok hakim olduğu bir yere... Orada İslam'ı yaşamaya çalışır ama bu su değişikliği yüzünden bocalar. 2008 Müslümanlar'ı da Türkiye'de bir yığın içten ve dıştan engellerle karşı karşıyalar. Çocuklarını istedikleri gibi yetiştiremiyorlar, kızlarını başı kapalı okutamıyorlar. Yahut adam bir yerde memurluk yapıyor, namaz kılamıyor.
- İslam'da moda var mıdır?
- İslam'da moda yoktur. İslam der ki; kadınlar kapanacaklar, namuslarını, iffetlerini koruyacaklar. Ama bir de İslam kültürü, İslam medeniyeti vardır, onda moda vardır. Mısır'a gidersiniz kadınlar başka şekilde giyinir, bundan 100 sene önceki İstanbul'da İslam kadınları başka şekilde giyinirmiş, ben birkaç sene önce Yemen'e gittim, çok da beğendim, orada Müslüman hanımların kıyafetleri başka türlü. Yani bu nedir; kadınların ayrı biçimler, ayrı renkler, ayrı şekillere bürünmesi, işte moda budur.
- Ya kapalı kadınların denize girebilmesi için üretilen haşema, burkini gibi kıyafetler?
- Onlar fantezi şeylerdir, İslam'da kadınların erkeklerle birlikte denize girmesi yoktur, İslam dini ve medeniyeti bunları kabul etmez. Müslümanlar keşke bir enstitü kursalar; Paris modacılarından da yararlanarak tesettür konusunda seksi olmamak, insanları kışkırtmamak ve azdırmamak şartıyla çok güzel tesettür kıyafetleri ortaya koysalar, ben bunu alkışlarım.
- İslam'da moda yoktur. İslam der ki; kadınlar kapanacaklar, namuslarını, iffetlerini koruyacaklar. Ama bir de İslam kültürü, İslam medeniyeti vardır, onda moda vardır. Mısır'a gidersiniz kadınlar başka şekilde giyinir, bundan 100 sene önceki İstanbul'da İslam kadınları başka şekilde giyinirmiş, ben birkaç sene önce Yemen'e gittim, çok da beğendim, orada Müslüman hanımların kıyafetleri başka türlü. Yani bu nedir; kadınların ayrı biçimler, ayrı renkler, ayrı şekillere bürünmesi, işte moda budur.
- Ya kapalı kadınların denize girebilmesi için üretilen haşema, burkini gibi kıyafetler?
- Onlar fantezi şeylerdir, İslam'da kadınların erkeklerle birlikte denize girmesi yoktur, İslam dini ve medeniyeti bunları kabul etmez. Müslümanlar keşke bir enstitü kursalar; Paris modacılarından da yararlanarak tesettür konusunda seksi olmamak, insanları kışkırtmamak ve azdırmamak şartıyla çok güzel tesettür kıyafetleri ortaya koysalar, ben bunu alkışlarım.
Ben iyi bir Müslüman değilim!
- Osmanlı beğeniniz, modernlik anlayışınız, estetik düşkünlüğünüz hrkesin malumu. Kırsal kesimde doğup büyürken bu zevkleri nasıl edindiniz?
- Zonguldak'ın Ereğli ilçesinin kırsal kesiminde doğdum ama 7 yaşıma gelince İstanbul'a, Galatasaray'a gönderildim.
- Nasıl bir aileydi sizinki?
- Babam ticaret, nakliyat yapardı, annem öğretmenlikten ayrılmış. Yani biz köken itibariyle köylü değiliz, o sırada orada yaşıyormuşuz. 7 yaşına geldim, okula gitmem lazım, civardaki bir okula gitmem kışın çok zor olacak, belki yolda beni kurt yiyecekti! Annemin ısrarıyla Galatasaray'a gittim. Binaenaleyh Galatasaray'a çok şey borçluyum, çünkü orada okumayı, bilgiyi, kültürü öğrendim. Sonra Ankara Siyasal Bilgiler'de okudum 3.5 sene de Ankara Fransız Kültür'de...
- Çocukluğunuzdan beri dindar olduğunuzu söylüyorsunuz. Bunu size kazandıran aile miydi, içgüdüsel bir durum muydu sizinki?
- Büyükbabam cami imamıymış ama ondan fazla bir şey geçmedi. Ben çocukluğumdan beri din duygusuna, inanca sahiptim. İçten gelen bir şey bu.
- Peki siz iyi bir Müslüman mısınız?
- Geçenlerde bir yazımda sordum ben de kendime. "Kesinlikle değilim" dedim.
- İyi Müslüman nasıl olunur?
- İyi Müslüman hiçbir zaman kendine 'iyi' demez. İyi Müslüman çok iyi insan, çok iyi vatandaştır. İyi Müslüman kızmaz, iyi Müslüman kendisine kötülük yapana iyilik yapmakla mükelleftir. Kardeşin sana bir tokat vurursa yüzünün öteki tarafını da çevirmelisin. Bu erdemlere, bu üstünlüklere sahip değilim ben, bana kötülük edene iyilik edemiyorum..
- Bir de evlenmek dinin gereğidir, siz evlenmiyorsunuz!
- Bu örnek bir durum değil ama bu yaştan sonra benim için bitti.
- Niye evlenmediniz?
- Başımdan çok macera geçti gazeteci olarak. Yurtdışında yaşamak zorunda kaldım, sıkıntılar çektim, mahkemeler, hapislerde yattık, kısmetimiz değilmiş.
- Halbuki her Türk erkeği iki arada bir derede bile birini beğenip evlenir!
- Olur ama bazı insanlar daha aseksüeldir...
- Aseksüel olduğunuzu mu söylüyorsunuz?
- Hayır, genel konuşuyorum. Bir insan istisnai olarak evlenmemişse üzerine çok gitmemek lazım 'niçin evlenmedin' diye. Realiteyi olduğu gibi kabul etmek lazım.
- Zonguldak'ın Ereğli ilçesinin kırsal kesiminde doğdum ama 7 yaşıma gelince İstanbul'a, Galatasaray'a gönderildim.
- Nasıl bir aileydi sizinki?
- Babam ticaret, nakliyat yapardı, annem öğretmenlikten ayrılmış. Yani biz köken itibariyle köylü değiliz, o sırada orada yaşıyormuşuz. 7 yaşına geldim, okula gitmem lazım, civardaki bir okula gitmem kışın çok zor olacak, belki yolda beni kurt yiyecekti! Annemin ısrarıyla Galatasaray'a gittim. Binaenaleyh Galatasaray'a çok şey borçluyum, çünkü orada okumayı, bilgiyi, kültürü öğrendim. Sonra Ankara Siyasal Bilgiler'de okudum 3.5 sene de Ankara Fransız Kültür'de...
- Çocukluğunuzdan beri dindar olduğunuzu söylüyorsunuz. Bunu size kazandıran aile miydi, içgüdüsel bir durum muydu sizinki?
- Büyükbabam cami imamıymış ama ondan fazla bir şey geçmedi. Ben çocukluğumdan beri din duygusuna, inanca sahiptim. İçten gelen bir şey bu.
- Peki siz iyi bir Müslüman mısınız?
- Geçenlerde bir yazımda sordum ben de kendime. "Kesinlikle değilim" dedim.
- İyi Müslüman nasıl olunur?
- İyi Müslüman hiçbir zaman kendine 'iyi' demez. İyi Müslüman çok iyi insan, çok iyi vatandaştır. İyi Müslüman kızmaz, iyi Müslüman kendisine kötülük yapana iyilik yapmakla mükelleftir. Kardeşin sana bir tokat vurursa yüzünün öteki tarafını da çevirmelisin. Bu erdemlere, bu üstünlüklere sahip değilim ben, bana kötülük edene iyilik edemiyorum..
- Bir de evlenmek dinin gereğidir, siz evlenmiyorsunuz!
- Bu örnek bir durum değil ama bu yaştan sonra benim için bitti.
- Niye evlenmediniz?
- Başımdan çok macera geçti gazeteci olarak. Yurtdışında yaşamak zorunda kaldım, sıkıntılar çektim, mahkemeler, hapislerde yattık, kısmetimiz değilmiş.
- Halbuki her Türk erkeği iki arada bir derede bile birini beğenip evlenir!
- Olur ama bazı insanlar daha aseksüeldir...
- Aseksüel olduğunuzu mu söylüyorsunuz?
- Hayır, genel konuşuyorum. Bir insan istisnai olarak evlenmemişse üzerine çok gitmemek lazım 'niçin evlenmedin' diye. Realiteyi olduğu gibi kabul etmek lazım.
Hiç âşık olmadınız mı? 'No comment'
- Bir çocuğunuz olsun istemediniz mi hiç?
- Bunu benim hayatımda karşılayan çok şey var. O kadar çok genç nesilden insanlar tanıdım, onların yetişmesine hizmet ettim ki... Çevremde bana gereken hürmeti gösteren, bir nevi manevi peder olarak beni mütalaa eden o kadar çok insan var ki...
- Hiç âşık olmadınız mı peki?
- Buna cevap vermeyeceğim.
- Neden?
- No comment.
- Bunu benim hayatımda karşılayan çok şey var. O kadar çok genç nesilden insanlar tanıdım, onların yetişmesine hizmet ettim ki... Çevremde bana gereken hürmeti gösteren, bir nevi manevi peder olarak beni mütalaa eden o kadar çok insan var ki...
- Hiç âşık olmadınız mı peki?
- Buna cevap vermeyeceğim.
- Neden?
- No comment.
Sabah-Pazar