Mehmet GÖKTAŞ

Mehmet GÖKTAŞ

Meşgul müsünüz Yoksa İşgale mi Uğradınız?

İkisinin arasında fark vardır çünkü. Meşgulseniz, en azından meşguliyetinizi kendi iradenizle belirlemiş olma ihtimaliniz var demektir.

Yok, eğer işgale uğramışsanız o zaman mesele bambaşkadır.

İşgale uğramışlığın en kötüsü, uzun süreni, ömrünüzün tamamının işgale uğramasıdır.

Ömrünüz baştan başa işgal edilmiş olur fakat bölümlere, küçük dilimlere ayrıldığı için siz bunun hiç farkına varamazsınız.

Gelin ömürlerin bu işgalini biraz daha somutlaştıralım:

Mesela kitlelerin büyük bir kısmı için soralım; bir ömür kaç futbol sezonudur?

Bir insanın ömrü içerisine kaç adet parti genel kongresi sığar dersiniz, bir ömür kaç genel seçimdir, kaç mahalli seçimdir?

Aslında ömürlerimiz saniye saniye, milim milim işgal edilmiştir de ben en uzun işgal dilimi olan sezondan başladım

İyi dikkat edin, İşgal Güçleri, kitleleri zaaflarına veya seviyelerine göre tayin edilmiş zaman dilimleriyle işgal ederler.

 Mesela, insanların büyük bir çoğunluğu, hafta dilimleri ölçü alınarak işgale tabi tutulmuştur.

Çünkü avamın ömrü haftadan ibarettir. Haftalık konuşur, haftalık düşünür, haftalık hesap yapar. Maçlar haftalara serpiştirilmiştir. Filimler ve diziler genellikle haftalara taksim edilmiştir. Totoda zaman ölçüsü haftadır. Ömür haftaya ayarlıdır. Bu hafta, gelecek hafta, geçen hafta. Bu hafta kaybedenler artık gelecek haftayı beklerler. Ümitler hafta hafta ertelenir ve bir sonraki haftaya aktarma yapılır. Öfkeler, heyecanlar hep haftalıktır, sevinçler, üzüntüler, kederler ve sıkıntılar hep haftaya göre ayarlanmıştır.

Hatta bizim bu haftalık işgale uğrayanların hali öylesine acıdır ki, zavallılar gece başlarını yastığa koyduklarında ne düşüneceklerini de bu İşgal Güçleri belirlemektedir.

Evet, kitlelerin bir diğer bölümü de mevsimlere, sezonlara göre işgale uğramıştır.

Sevinçler, kederler, üzüntüler ve heyecanlar sezonluktur. Hesaplar, kitaplar, tasarılar ve düşünceler sezonlara ayarlanmıştır. Bu sezon kaybedilmişse, artık gelecek sezonda kazanmanın yolları araştırılır. Aralarındaki konuşmalarda geçerli olan zaman dilimi hep sezondur.

İşgal Güçlerinin meşgul ettiği kitlelerin en büyük zaman dilimi dört veya beş yıldan oluşan dilimlerdir. İçerisine seçimlerin serpiştirildiği, kongrelerin serpiştirildiği, toplantıların, mitinglerin serpiştirildiği büyük zaman dilimleridir. Onlar da hesaplarını, kitaplarını, ataklarını hep dörder beşer yıl üzerine yaparlar. Her dört yılın başı geldiğinde çok yeni bir şeylerin olacağını zannedenler, İşgal Güçlerinin torbasından yeni bir şeylerin çıkacağı ümidiyle bu dört yılı sabırsızlıkla bekler dururlar.

Ve ömürler hafta hafta çalınır, ömürler sezon sezon çalınır, ömürler dörder yıllık dilimler halinde aşırılır, kotarılır.

Müslüman olmak işte bunu fark edebilmektir. Zamanın dilimlemesini yapabilmektir. Haftasını kendisi tespit edebilen, sezonunu kendisi tespit edebilendir Müslüman.

Yarışmayı kendisi başlatabilen, kendi istediği vakitte başlatabilen, yarışma düdüğünü kendisi çalabilen, yarışmanın şartlarını kendisi tayin edebilendir Müslüman.

Müslümanın zamanı asla sabun gibi öyle elinin altından kayıp gidemez.

Müslüman günde beş defa zamanın önünü keser, durdurur, bekletir.

Müslüman adeta günde beş defa zaman denilen o varlığın yakasından yapışır ve Rabbine götürür.

Bu yazı toplam 967 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar