Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Mike “Pompeo”

Pompei’nin Lut aleyhisselama ihanet eden Sodom ve Gomore gibi, Allah tarafından cezalandırılan şehirlerden biri olarak kabul edilir. Roma imparatoru Caligula tarihin gördüğü en gaddar ve sapık hükümdarlarından biri idi ve kız kardeşi ile birlikte yaşıyordu. Şehrin dört bir yanı eşcinsel genelevlerle çevriliydi.

ABD Dışişleri Bakanı Michael (Mike) Richard Pompeo aslında hukukçu biri. Dışişleri bakanı ama sanki Caligula’nın Şeytan’ı ona hulul etmiş gibi görünüyor.. Pompeo’nun son günleri ile ilgili anlatılanlar; paniğe kapılanların bir kısmı limana doğru koşarken bir kısmı korunmak için dağlara yönelmiş, kimi evine kaçmış ama limana doğru koşanları Tsunami vurdu. Dağlara kaçanları lavlar yaktı. Evlerine kapananlar volkanlardan yükselen küllerin altında kaldı. Bu felaketten kimse sağ kurtulamadı. 18 kilometrelik bir alan içerisindeki Pompei lavlar altında kalmıştı. Bu batılılar garip insanlar. Mesela İngilizlerin Çanakkale’ye gönderdikleri gemilerden birinin adı Goliath idi. Goliath Hz. Davud tarafından öldürülen bir Tanrı kıral olan Calud’un batıdaki adı idi.

ABD Şam-ı şerifi karıştırmaya kararlı. Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması yetmedi  şimdi de Golan’ı İsrail’in toprağı olarak tanıma yönünde bir adım atıyor. Tabii bunun bir sonraki adımı Bekaa ve Kudüs’te Mescidi Aksa’nın yıkılarak yerine Süleyman mabedinin inşasına başlanması.

Hep söylüyorum bundan önce İran ile Suudi Arabistan arasında bir füze savaşı çıkarabilirler. Yani bizi Mekke ve Medine üzerinden vurmaya kalkabilirler. Dahası İsrail’e bir saldırı olması gerek. Ya da tam da seçim öncesi Netanyahu, Türkiye’nin Akdeniz’de petrol aramalarını bahane ederek Akdeniz’deki petrol arama faaliyetlerini sabote etmek için bir adım atabilir. Ankara kendi içinde bir “Beka sorunu” tartışması yaşarken, Netanyahu’nun da İsrail’in geleceği için bir beka sorunundan söz etmesi ilginç. Bölgede başta  Filistinliler olmak üzere, farklı kelimelerle ifade edilse de benzer sorunları var.

Trump ‘Golan Tepeleri’ni İsrail toprağı olarak tanıyacağız’ derken aslında bir sonraki adımı açıklamıyor. Bu Süleyman Mabedi ya da Bekaa da olabilir.

Esasen 20 bin civarında Dürzi Arab’ın yaşadığı Golan Tepeleri 1967’den beri İsrail’in işgali altındaki Suriye toprağıdır. İsrail burada 30’a yakın, illegal, işgalci yerleşim yeri oluşturdu, 30 bin kişinin istihdam edildiği bu toprakları BM aldığı bir kararla İsrail’in Golan Tepeleri’ndeki yargısının, idaresinin ve yönetiminin gayrimeşru olduğunu kabul etti. AB de ‘gayrimeşrudur’ diyor, Türkiye’ye göre de gayrimeşrudur. Rusya’ya göre de “Golan Tepeleri’ni asla İsrail toprağı olmayacak”.

Arap NATO’su, Dahlan projesi, DAEŞ’in yeni görev alanı, Kuşner’in Veliaht Prensle yazmaya çalıştıkları senaryo da bu çerçevede değerlendirilmelidir.

Bu arada, bölge ile ilgili bütün senaryolarda bir Türkiye dosyası var ve Türkiye’nin gideceği bütün yollar şimdiden kontrol altına alınmaya çalışılıyor.

Golan Tepelerinin toprak olmaktan öte jeo politik ve jeo stratejik önemi de var. Aynı zamanda çok önemli su kaynaklarına sahip bir bölge.

Purim Bayramı’na denk getirilen “İsrail-Yunanistan-Kıbrıs Rum Yönetimi liderlerinin Doğu Akdeniz zirvesi”ne katılma vesilesiyle Kudüs’ü ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, “Trump’ın günümüzün Ester’i olup olmadığı” sorusuna cevap verirken, “Kraliçe Ester gibi Trump da Yahudileri İran’dan kurtarmak için gönderildi” dedi.

Purim, hikayesi Tevrat’ın ekindeki Tanah/Ester kitabında anlatılan MÖ 350 yıl öncesine dayanan bir hikaye. Persepolis’te Yahudilere karşı kıyım uygulayan Pers kıralı Aharveroş’un danışmanı Haman yeni bir katliam planını hayata geçirmeye hazırlanırken, Aharveroş’un karısı Ester tarafından engellenir.

Pompeo burada evangelist Pat Robertson’ın kurduğu “Christian Broadcasting Network / Hıristiyan Yayın Ağı / CBN”e röportaj verirken, Purim Bayramındaki aktörler düşünüldüğünde Trump’ın günümüzün Ester’i olup olmadığı sorusu yöneltilince o da “Tanrının Yahudileri kurtarmak için Trump’ı göndermiş olabileceğine inandığını” ifade etti.

Pompeo’nun Tanrısı böyle istediğine göre yapacak bir şey yok! Bu anlamda Trump aynı zamanda Yahudileri kurtarmak için Tanrısal bir görevle gönderilen biri(!).

Sahi Tayyib Erdoğan için birisi böyle bir iddiada bulunsa bizim Laikçiler ne yapardı.

Böyle bir zamanda gelen ‘Trump yeni Ester’ mi sorusunu, Pompeo, “Bir Hıristiyan olarak kesinlikle bunun mümkün olduğuna inanıyorum” diye cevapladı. Tevrat’a göre Vezir Haman ülkedeki tüm Yahudileri öldürmek için Kral Aharveroş’u ikna etmişken, Kraliçe Ester kocasını bu kararından vazgeçirmeyi başararak tüm Yahudileri kurtardı ve Haman da asıldı. CBN’den Chris Mitchell, İran’ı günümüzün Haman’ı olarak tasvir ederken, Pompeo “Tanrının burada işbaşında olduğundan eminim” dedi. Bazı basın-yayın organları ise haberi şöyle duyurdu: “Sunucunun, ‘Başkan Trump da Kraliçe Ester gibi Yahudileri İran tehdidinden kurtarmak için büyütülmüş olabilir mi?’ şeklindeki sorusuna Pompeo, ‘Bir Hristiyan olarak kesinlikle bunun mümkün olabileceğine inanıyorum’ diye cevap verdi.”

Aslında Pompeo burada çok daha önemli bir şey söyledi. Bir gazeteci kendine “İsrail’in sürekli olarak  Kudüs’ün altında tüneller kazdığını” söyleyince “Kudüs’ün altındaki tünelleri ziyaret ettim. Dikkate değerdi. Yeraltındaki tünellerde, tarihi yanlış söylemiyorsam, 3 bin, 2 bin yıl öncesinin önemli inanç tarihini görebiliyorsunuz. Bizim yönetimimiz de Ortadoğu’daki bu demokrasinin, Yahudi devletinin hayatta kalmasını garanti etmek için çalışıyor.”

Burada açıkça Süleyman mabedine atıf yapıyor ve bir mesaj veriyor. Bizim media Ester ve İran’a yapılan gönderme ve “kurtarıcı olarak Tanrının seçtiği kişi” olarak Trump mesajı üzerinde duruldu. Oysa asıl mesaj burada idi.

Pompeo hakkında yazılanlara baktım da “Asker kökenli şahin ve muhafazakâr bir senatörken Trump tarafından CIA Başkanlığı ve ardından Dışişleri Bakanlığına getirilen Pompeo’nun ABD’nin Kansas kentindeki Evanjelik Presbiteryan Kilisesi’nde papaz yardımcılığı yapmışlığı ve pazar okulunda ilkokul öğrencilerine din dersi vermişliği de var.” Fanatik bir adam. Dışişlerine akredite bir gazeteciyi çağırmamasını ‘sadece inanç sahibi medya için’ şeklinde açıklamıştı.. İslam’a ve Müslümanlara karşı da öteden beri sivri dilli bir politikacı. Türkiye’ye karşı da her zaman mesafeli durdu. Pompeo, 15 Temmuz darbesinden bir gün sonra Twitter’da Türkiye›yi «totaliter İslamcı diktatörlük» olarak tanımlamıştı. Hatta Erdoğan hükümetinin “ancak İran yönetimi kadar demokratik olduğu» söylemişti. Tabii Trump gibi Pompeo her ne yapıyorsa, barış, demokrasi ve bölgenin istikrarı için yapıyor(!). Soğuk savaşta, CIA başkanı iken de işkence ile sorgulama yapılmasına izin veren davranışları ile ne kadar “demokrat” olduğunu gösteren biri. Guantanamo’yu savunan biri ne kadar demokrat olabilir ki!

Kıyamet koparan tartışma Trump’ın Twitter’dan şu mesajı paylaşması ile başlamıştı. “Bölgenin istikrarı ile İsrail devleti için stratejik ve güvenlik açısından kritik öneme sahip Golan Tepeleri’nde İsrail egemenliğini ABD’nin 52 yıl sonra tamamen tanımasının vakti geldi.” İsrail, Suriye’ye ait Golan Tepeleri’ni 1967’de işgal, 1981’de ilhak etmişti. İsrail bundan 38 yıl sonra bir adım daha atıyor.

Bu iş; Kudüs’ü, Türkiye’yi, İran’ı daha genelde, Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün, Lübnan, Suriye ve Rusya’yı da içine alan kapsamlı bir tehdit ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.

Selâm ve dua ile. 

Bu yazı toplam 804 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar