Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Müslüman çoğunluğun özgürlüğü

Müslüman çoğunluğun özgürlüğü
Dışişleri Bakanı Ali Babacan Türkiye'ye iftira atmış. Ne yapmış? Türkiye - AB Ortaklık Konseyi'nde yaptığı konuşmada, sadece gayrimüslim azınlıkların değil, Türkiye'de, Müslüman çoğunluğun da inanç özgürlüğü problemleri bulunduğunu, bu sorunların tamamını çözmeye çalıştıklarını söylemiş.

Hürriyet bir yandan, Doğan grubunun yeni gözdesi Vatan bir yandan kampanya başlatmış. -Dışişleri Bakanı Türkiye'yi yabancılara şikayet etti! Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmeni, "iz'an çizgisini aşma, vicdansız kampanya, hayasız iftira" gibi ifadeler kullanıyor. Ondan sonra "neyiniz eksik?" türünden söylemler geliyor. Namaz mı kılınmıyor, Hacca mı gidilmiyor, oruç mu tutulmuyor, şehadet kelimesi mi getirilmiyor, binlerce cami mi yapılmıyor? Ben bu söylemi bir süredir bekliyordum.

Mesela Ak Parti kapatılır da, AİHM'ye itiraz için başvurursa, "Türkiye'yi Avrupa'ya şikayet ettiler" türünden bir "ulusalcı çıkış" olabilirdi. Ama erken başladılar, çünkü hadise bir günün - iki günün meselesi değil. Şimdi soralım: Türkiye'de Müslüman çoğunluğun inanç özgürlüğü meselesi Babacan dile getirmese mevcut olmayacak mıydı? Ak Parti'nin kapatılması davası başlı başına bununla ilgili bir mesele değil mi?

Türkiye'de yaşanan bütün laiklik tartışmaları bununla ilgili değil mi? Avrupalılar "demokratik laiklik" diye bir kavramı, Türkiye'deki bu sancı sebebiyle ortaya atmıyorlar mı? Avrupalılar "Müslüman olduğunuzu söylemekten çekinmeyin" sözünü niye söylüyorlar? Başörtüsü tartışması tam da bununla ilgili değil mi?

Avrupalı, binlerce başörtülü öğrencinin, Türkiye'de okuyamadığı için Avrupa üniversitelerine savrulduğunu görmüyor mu? Avrupalı, Ak Parti için açılan kapatma davasının, başörtüsüne özgürlük istediği gerekçesiyle açıldığını bilmiyor mu? Vatan'ın başyazar eşi Ruhat Hanım, Erkan Mumcu'nun Cumhurbaşkanı Gül'e gönderdiği, benim bu haftaki Aksiyon'da geniş biçimde değerlendirdiğim mektubunu ele almış ve eleştirmiş. Mumcu orada diyor ki "Laikliği ideoloji haline sokan anlayış, devleti, dinin toplumsal hayattan tasfiyesi için işlevlendirmeyi talep etmektedir. "Devletin inançlardan bağımsızlığı ilkesi, devletin yurttaşlarını inançsızlaştırması şekline büründürülmek istenmektedir." Ne bu? Bu tespit, Erkan Mumcu susturulunca değişecek mi?

Erkan Mumcu bunu dile getirince hain mi oldu? Avrupalılar Mumcu'nun bu tespitini yarın herhangi bir raporda kullanırlarsa Mumcu Türkiye'ye ihanet mi etmiş olur? Türkiye'deki laiklik sorununun bam teli değil mi? MHP "ulusalcı" bir tepki veriyor. Sormak lazım MHP'ye: Anayasa'nın 10'uncu ve 42'nci maddesindeki değişikliğe Türkiye'de çok derin bir inanç özgürlüğü bulunduğu için mi oy verdiniz? Anayasa değişikliğine rağmen üniversitelerde süregiden başörtüsü yasağının sebebi nedir? "Neyiniz eksik?" sorusunu soranların halet-i ruhiyesini anlıyorum.

Onlar İslam'ı kendi kafalarında oluşturdukları din şablonuna indirgemişler. Ondan sonrası yok Olmamalı. Olmasını talep edenler suç işliyor olmalı. Bektaşi'ye sormuşlar: İslam'ın şartı kaç? Bektaşi cevap vermiş: -Bir. -Nasıl olur baba erenler? -Namazla orucu biz kaldırdık, hac ile zekatı da siz zenginler kaldırdınız, geriye kaldı kelime-i şehadet. Onun gibi. İslam, nineniz ölünce cami cemaatinin kıldığı cenaze namazını seyretmek için cami avlusuna gitmekse, gerisi fazlalık oluveriyor. 28 Şubat başlı başına bir "İslam çok oldu, onu azaltmak gerekir" operasyonundan ibaret değil mi?

Bu ülkede din ile şablon dışı ilişki kurduğu gerekçesiyle çatır çatır partiler kapatılıyor. Gerekçe olarak da "Bize özgü laiklik bu, diyorsunuz. İslam, Hristiyanlıktan farklı, onu daha sıkı bağlamak lazım" diyorsunuz. Demiyor musunuz? Bunun adı İslam kuşatması değil mi? Türkiye, devlet kontrolünde din olgusunu yaşamıyor mu? Avrupa'ya şikayet meselesi, "ulusal onur" çerçevesinde ısıtılıp ısıtılıp gündeme geliyor. Bu ülkede Batılılaşma politikaları sanki Cumhuriyet'le birlikte radikal çerçevede devreye girmemiş gibi...

Belki daha şimdilerde, o da inanç özgürlüğü talebinde tutarlılık adına Avrupa, Türkiye'de Müslüman çoğunluğun da inanç özgürlüğü problemi bulunduğu iddiasına ilgi duyuyor. -Avrupa, Türkiye'deki insan hakları meselesine aşırı ilgi duyuyor, öyleyse Avrupa ile ilişkileri keselim! Keselim mi? Bu mu talep ediliyor? Avrupa bizde olmayan o kadar çok şeye ilgi duyuyor ki, her mesele için Avrupa ile ilişkiyi kessek, şimdi onlarla kanlı bıçaklı olmamız gerekirdi.

Ama Türkiye-AB ilişkileri, bir devlet politikası halinde sürüyor ve bu çerçevede Türkiye, mevzuatını, AB müktesebatı ile uyumlu hale getiriyor. Belli ki, insanların ağzına ülkenizde birileri pislik sürerse dünyadan birileri "Ne yapıyorsun sen arkadaş!" diye seslenir. Belli ki, ülkenizde birileri, "Ben seni bu kıyafetle okullara sokmam" derse, dünyadan birileri "Ne yapıyorsun sen arkadaş!" diye tepki gösterir. Türkiye'de Müslüman çoğunluğun inanç özgürlüğü problemi bulunduğu hususu, bağımsız insan hakları örgütlerinin raporlarına giriyor, Ali Babacan ne yapsın? Dışişleri bakanları, ülkesinde ne varsa onu savunur!

Öyle mi? "Ülkede bazı anti demokratik uygulamalar var, bunlar yasalara da bağlanmış, ama biz bunu değiştirmeye çalışıyoruz" diyemez mi bir Dışişleri Bakanı? Demokratik ülkelerde der. Dışişleri Bakanı'nı boğmaya çalışmak bile, reel anlamda, inanç özgürlüğü problemini dile getirememek gibi bir baskıyı sergiliyor. Bir bakana karşı şu "hayasız" suçlamaları, Türkiye'de nasıl despotik bir iklim olduğunun tipik göstergesi değilse nedir?
bugün

Bu yazı toplam 1389 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar