Nasırımızdan çekmedik, şu “Paralelci”lerden çektiğimiz kadar!

Adına “bilgi” mi dersiniz, yoksa “ihbar” mı, bilemiyorum ama; bana çok değişik kaynaklardan “şikâyetler” geliyor...

Bunların “doğru” veya “yanlış” olduğunu bilmiyorum... Bildiğim şu ki; bu şikâyetler, birer “iddia” da olsa, mutlaka araştırılmalı ve “gereği yapılmalı”dır!..

EMNİYET’TE NELER OLUYOR?

Okurlarımdan gelen “bilgi, ihbar ve şikâyet”lere geçmeden önce, “karar”adlı internet sitesinde yazan Elif Çakır’ın 11 Kasım tarihli yazısından bir bölüm aktarmak istiyorum...

Elif Çakır’ın, “İstanbul Emniyeti’nde neler oluyor?” başlıklı yazısındaki iddialar “doğru” ise, durum “vahim” demektir.

“Yanlış” ise, bu iddialar nereden ve nasıl çıkıyor?..

İşe o yazıdan özetler:

“Dün İstanbul Emniyeti bir kez daha oldukça garip atamalara imza attı.

Garip diyorum...

2013 18 Aralık sabahı, “yolsuzluk ve rüşvet” görünümlü operasyonun ertesi günü “göreve gelen” tüm emniyet müdürleri teker teker, adım adım, aşama aşama, Emniyetten “tenzili rütbelerle tasfiye edilip, uzaklaştırılıyor.”

(...)

l 17 Aralık gecesi “aman bize görev vermeyin” diyerek alacakları terfiyi dahi ellerinin tersiyle itenler, “bu iş geri döner, hükümet kaybetti görmüyor musunuz?” diyerek köşe bucak kaçanların çoğu bugün 17-25 Aralık kahramanı kesildiler.

Sadece Emniyet’te yaşanmadı bu süreçler.

Yazmayanlar, yazamayanlar, ortada durmaya çalışanlar, konuşmayanlar, darbedir diyemeyenler, ne olduğunu bir anlayalım diyenler...

Bugünün kahramanları oldular.

Bugün en çok onlar konuşuyor, en çok onlar parmak sallıyor. 

l Yeniden İstanbul Emniyeti’ne gelecek olursak... İstanbul Emniyet Müdürlüğü, cemaate ve himmete yönelik olarak tüm hazırlığı bitmiş 60’a yakın operasyonu neden bir aydır beklettiğine, operasyonu neden başlatmadığı iddialarına bir açıklık getirmelidir.

Neler oluyor?

17 -25 Aralık’ta aktif olarak görev almış, bedenlerini taşın altına koymuş, canlarını ortaya koymuş isimlerin hangi haklı gerekçelerle tasfiyeedildiğini İstanbul Emniyeti açıklamalıdır.

Bu tuhaflıkların yaşanmasına İçişleri Bakanlığı’nın yorumu nedir?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bütün olan biten garipliklerden haberdar mıdır?

Zira Paralel Yapı’yla mücadelenin güvencesi, bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dır.

Benim asıl korkum ise şudur:

“İki yıl üç yıl sonra Türkiye yeniden başka 17 Aralık’lara mı uyanacak?”

(...)

İçişleri Bakanı, Başbakan ve daha da önemlisi Cumhurbaşkanı derhalİstanbul Emniyeti’nde neler olup bittiğine bakmalıdırlar!..

EZAN SESİ KISILIR MI?

“İstanbul Emniyeti”nde neler olup-bittiğini az-çok anladığımıza göre; şimdi de, Türkiye’nin değişik şehirlerine bir bakalım ve oralarda neler olup-bittiğini öğrenelim...

Amasya’da konuşlu General Hikmet Akınca Kışlası komutanı Binbaşı Mehmet Köylü, kışlada görevli askerlere şu “talimat”ı yayınlamış:

l 1- Cami, sadece 12.00-14.00 arası açılacak, geri kalan sürede kapatılacaktır.

l 2- Ezan sesinden rahatsız olunduğundan, ezan sesi dışarı verilmeyecektir!

l 3- Caminin abdest alma ve tuvaletleri bir daha açılmayacaktır... Abdest alma ve tuvaletler; kapalı da tutulsa; cami hocası piyade er tarafından her gün temizlenecektir!

Binbaşı Mehmet Köylü hakkındaki bu şikâyeti, aidiyeti cihetiyle Genelkurmay Başkanımız Sayın Org. Hulusi Akar’a havale ediyorum!..

Herhalde gereğini yapacaktır!..

KBB’DE BİR ROTARYEN!

Bu da, Manisa’dan bir iddia:

“Manisa Celal Bayar Üniversitesi Kulak-Burun-Boğaz Anabilim Dalı Başkanı Onur Çelik, Rotary Kulübü üyesidir ve radikal sol görüşlü biridir!”

Eee ne olmuş “Rotaryen” ve “Radikal Sol görüşlü” biri ise?!?..

“Hiiçç” diyor okurum;

“Sadece bilmenizi istedim.”

Sordum tabiî;

“Hepsi bu kadar mı?”

“Yooo” dedi;

“Bir de, sabahtan akşama kadar AK Parti’ye ve Hükümet’e söven, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret eden Dr. Uzdan Uz, Dr. Erdoğan Özgür ve Dr. Gökçe Tanyeri isimli solcu KBB uzmanlarından birini kliniğe öğretim üyesi olarak almak için çaba gösteriyorlar!..”

Dedim ki;

“Adamlar kendi üzerlerine düşeni yapıyorlar... Peki, bizimkiler ne yapıyor?”

“İşte asıl mesele orada” dedi ve ekledi: “Ben de onu merak ediyorum; Sayın Rektör ve yardımcılarının bunlardan haberi var mı acaba?”

Varsa, vardır!..

Yoksa, “haber verdik” işte!..

BELEDİYE’DE KİM ETKİLİ?

Konyalı, “29 yaşında” bir okurum yazmış... Daha doğrusu dertleşmiş...

İçini dökmüş...

2000 yılında Hava Harp Okulu Sınavı’nda “başarılı” olup, “mülâkat”a kalmış!.. Ne var ki; ölçü, “konuşma yeteneği” değil de, “annesinin Nakşibendi Tarikatı’yla münasebeti” olunca, Harp Okulu’na girememiş!..

Bir süre sonra, “Mühendislik” okumaya başlamış... 3 ay süreyle“FETÖ’cülerin yurdu”nda kalmış ama atılmış!..

Peki, niye atmışlar?..

Sebebini şöyle anlatıyor:

“Kadir Gecesi’nde, bana Kelamullah değil de Risale okutmaya kalktılar... İlk kavgamız bundandı...

Sonraki günlerde;

Baktım, ağızlarından sadece parasal konular çıkıyor... Bir de, diğer cemaat ve tarikatlar sürekli aşağılanıyor... Hele bir de, bir ticaret anlayışları var ki, Yahudi tüccarları bile sollarlar!..

Bunları yüzlerine vurunca, gerçeklere tahammül edemediler ve beni attılar!”

Neyse... Okurum, okulu bitirmiş ve 2010 yılında Selçuklu Belediyesi’ne iş başvurusunda bulunmuş...

Başvurusu, olumsuz sonuçlanmış...

Okurum diyor ki;

“FETÖ’cü olmadığım ve onların yurdundan gelen olumsuz referanslardan dolayı olabilir mi acaba?!?..”

Ben; “yok, daha neler?” deyince, okurum “Belediye’de iyi kadrolaşmışlar”dedi ki, bunu da sayın “Belediye Başkanı”nın bilgisine arz edelim...

Gerisi, “Başkan”ın bileceği iş!..

BEYLİKDÜZÜ İHL’DE NELER OLUYOR

Bir “bilgi notu” da Beylikdüzü’nden... Beylikdüzü’ndeki Emin Yükseloğlu Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde durumlar biraz “karışık”mış!..

Okulda, “Hükümet aleyhinde faaliyetler yürütülüyor”muş!..

Daha da enteresanı;

Okul Müdürü, “nöbetçi öğretmenlerin namaz kılmalarına izin vermiyor”muş!..

Dahası da varmış...

Okul Müdürü, “aşırı solcu” öğretmenlere “özel ders” yaptırıyormuş... 

Bu öğretmenlerden biri “tarih öğretmeni” imiş ki, derslerde; “ecdada küfredip, Hükümet’i eleştiriyor”muş!.. Diğer öğretmen “Beden Eğitimi Öğretmeni” imiş ki, o da kız öğrencilere zorla “tayt” giydiriyormuş!..

Tabiî, okuldaki “Paralelci öğretmenler”le gizli gizli yürütülen “fiskos”lar da cabasıymış!..

Okul müdürü, bu öğretmenler hakkında işlem yapmazken, “şikâyetçi”olacağını söyleyen “öğrenci”lere engel olunuyormuş!..

“Müşteki”ler diyor ki;

“Biz 28 Şubat Süreci’nde de mağdur edildik... Biz o zaman da horlandık, ama şimdi horlanmak zorumuza gidiyor!

Bizim 28 Şubat’ımız bitmeyecek mi?”

Bu soruyu aidiyeti cihetiyle İHL Müdürü’ne yöneltelim;

“28 Şubat bitmeyecek mi?”

Bitmeyecekse;

Siz orada niye varsınız?

..........

Bugünlük bu kadar...

****************************************************************************

Yerimiz bitti, ama şikâyetler gelmeye devam ediyor... 

Çoğu da Paralel Yapı’dan iyi mi?..

Nedir şu “Paralelciler”den çektiğimiz?.

Nasırımızdan çekmedik,

Paralel’den çektiğimizi!.. 

Zaman, artık “Allah” diyemeyenlerin gazetesi!

Zaman gazetesinin pohpohlayarak anons ettiği Reha Çamuroğlu, yazılarına başladı... 

8 Kasım tarihli “Dünyaya neden Batı hükmediyor?” başlıklı yazısında şu ifadelere yer vermiş:

“Mevlâna Celaleddin Rumi, daha 13. yüzyılda Fifi Mafih’inde ne kadar güzel bir örnek vermektedir:

“Tanrı’nın hazineleri ve ilimleri çoktur... Okuyan, Kur’an’ı bilerek okuyorsa(Tanrı’nın) diğer kitabını (Kur’an’ını) niçin kabul etmiyor... Kur’an okuyan birine anlattım ki: Kur’an; ‘De ki; Tanrı’nın sözleri için deniz mürekkep olsa, bir misli de ona ilâve edilse, sözler bitmeden denizler tükenirdi.”(Kur’an 18/109)

Görüyor musunuz; adamdaki cür’eti?.. 

“Meal”deki veya “tefsir”deki kelimeleri değiştirip; “Tanrı” diyor... 

Lütfen dikkat; “Allah” diyemediği için “Tanrı” ifadesini kullanıyor...

Esat Selışık adlı vatandaş sormuş Reha Çamuroğlu’na; “Neden böyle yapıyorsun?”

Demiş ki; 

“O tefsir Ali Bulaç’ın!”

Esat Selışık, bu defa Ali Bulaç’ı arayıp, sormuş... 

Ali Bulaç da demiş ki; 

“Ben, Tanrı ifadesini kullanmadım!”

Demek oluyor ki, Zaman; 

“Allah” diyemeyenlerin gazetesi olmuş!..

yeniakit

Bu yazı toplam 614 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar