Mehmet GÖKTAŞ

Mehmet GÖKTAŞ

Nedir bizi adaletten saptıran?

Müslümanlar olarak başta Türkiye olmak üzere yeryüzünün birçok yerinde adalet sınavı verdiğimizi unutmayalım.

Müslümanlar bir yerde sahneye çıkmışlarsa onları izleyenler, onları değerlendirenler en büyük puanı adaletlerine vereceklerdir. Yani kazanacaklarsa adaletten kazanacaklar, kaybedeceklerse yine adaletsizlikten kaybedeceklerdir. Bunun dışındaki hizmet ve çabaları basit teferruattan sayılacak, barajı aşmalarına asla yetmeyecektir. Hele bireysel dindarlıkları onları asla kurtarmayacak, hatta aleyhlerine koz olarak kullanılacaktır.

Ümmet olarak şunu unutmayalım; peygamberlerin olmayacağı dünyanın bu son döneminde Allah Teâla ahir zaman ümmetine “yeryüzünde Hakkın şahitleri” olma görevini vermiştir.

“Ey iman edenler! Kendiniz, ana-babanız veya akrabanız aleyhine de olsa adaletten asla ayrılmayın, Allah için şahitlik eden kimseler olun. Zengin olsunlar, yoksul olsunlar Allah onlara sizden daha yakındır. Öyleyse siz hislerinize uyup adaletten ayrılmayın. Eğer adaletten sapar veya üzerinize düşeni yapmaktan geri durursanız bilin ki, Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.”(4/135)

Rabbimiz bize adaletli olmayı emrettiği gibi bizi adaletten uzaklaştırma ihtimallerini de hatırlatmıştır.

Bunlar; kendimizi öne alıp tercih etme, anne-babayı tercih etme, akrabayı tercih etme, zenginliğe veya fakirliğe bakarak hüküm vermektir.

Gerçekten adaletli olmayı düşünen Müslümanlar, sahneye çıkmadan önce bu konuda kendilerini samimi olarak gözden geçirmelidirler. Saydığımız bu gediklerden sapma zaafı taşıyanlar yani yakınlarına ve akrabalarına pek düşkün olanlar, Allah için yönetim emanetini yüklenmemelidirler.

Birazcık tarih okumuşsanız göreceksiniz, nice devletler düşmanları tarafından değil yönetimdekilerin akrabaları tarafından yıkılmıştır.

Yoksa siz “Ey Peygamber! Söyle eşlerine, eğer dünya hayatını ve ziynetini istiyorlarsa...”(33/28) ve benzer ayetlerin sadece Peygamber Aleyhisselam’ın hayatında kaldığını veya eşlerini sadece zahitliğe yönlendirdiğini mi zannediyorsunuz?

Bu yazı toplam 1218 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar