Abdurrahman Dilipak
Nerede Kalmıştık?
Derin Gerçekler
Aslında Emniyet Genel Müdürlüğüne yönelik saldırıyı konuşuyoruz da, ben daha önce yaşanmış başka örnekler üzerinden bir modelleme yapmaya çalışıyorum.
Fehriye Erdal'ı tanıdık da, Özdemir Sabancı bu işin neresinde?
Demirel-Özal zamanından gelen bir GAP sevdamız, bir de Karayolları sevdamız var. Batı da destekliyor.
Bugün kü yeni İpek yolu (Bir kuşak, bir yol) projesi gibi bir şey.
Bu inşaatların yapımında bir kredi, bir de kullanılacak teknoloji sorunu yaşandı.
İhaleye 3 ülkeden 3 marka katılıyordu. Alman Hanomag, Japon Komatsu ve Amerikan Caterpillar.. (Sahi sizin ayakkabı botunuzun markası ne).
Hanomag Fabrikasını Türkiye’ye taşımak istedi. Bir el Hanomag’ın girmesini engelledi. Adamlar Fabrikayı 1 Mark'a verecekler, sadece üretim maliyeti üzerinden kendi ihtiyaçları için alacaklar bir de geleneksel pazarlarını kendileri yönetmek istiyor. Biz bir anda Tank motoru da yapacağız, Gemi motoru da. İş makinası motoru da. Bunlar aynı grub motorlar. Onları engellediler. Ve bu sürecin sonunda dünyanın en büyük İş Makinası Fabrikalarından biri olan Hanomag kapandı.
Alman Hanomag USA Caterpiller Japon Komatsu Sahipsiz. M. Karamehmetler, Sabancı.
İşe bakın, Sabancı da Adanalı, Karamehmetler de.. Sabancı’yı vuran ekipte yer alan Fehriye Erdal da Adana doğumlu. Fehriye kızımız(!?) şimdi 46 yaşında. Ne zaman Fehriye Erdal olayını anlarız ve başka Fehriye Erdal olmasın diye düşünmeye başladığımız da sorunu önlemeye, çözmeye yaklaşmışız demektir.
İsterseniz Apo’nun hayatına bakın. Muhsin Yazıcıoğlu cezaevinde karşı karşıya mücadele ettikleri aynı hücrede, birlikte yaşadıkları aynı olayın kendi cephelerinden hikayelerini karşılıklı olarak dinleyip, öğrenip, anladıkları gün, o bu kirli oyunu bozmak için zaman zaman birilerini uyarıyordu. Bu kirli oyunun anlaşılmaması için harekete geçen bu adamı durdurmak gerekiyordu.. Sonunda infaz edildi. Faili Meçhul olarak kayda geçirilse de, bu bir çok kişinin bildiği bir sır.!?
Kimi din, kimi vatan, özgürlük, kimi vatan için ölmeye, öldürmeye devam ediyor. Birileri de aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine servet ve iktidar üretiyor. Adnan Oktar bu piyasada tek kişi değil. Kaliteli bir iş çıkartıyor. Kaç büyük projeye imza attı. O yerli malı bir Epstein.. Epstein neden, nasıl, niçin ortadan kaldırıldı ise, bu da bakarsınız aynı şekilde ortadan kaldırılır.
Sahi bakalım, Kadın dernekleri, KADEM bu konuda bir açıklama yapacaklar mı?
Bakın bu örgütün peşine düşerseniz, 2 adım sonra yurt içinden ve yurt dışında aşamayacağınızı zannedebileceğimiz Çin Seddi gibi görünen duvarlarla karşılaşabilirsiniz, hem de kimi lacili, kimi sarıklı, kimi, bilim adamı kılıklı, kimi üniformalı.. Bazılarının Şeceresi bile gizlidir.
Sahi Üzeyir Garihi, kim, niçin öldürmüştü.. Ölen öldü de, o katil sanırım hala yaşıyor. Onu konuşturup, onun gibileri kurtarmak için eğer bir şey yapmıyorsanız, siz bu işi anlamamışsınız demektir. Kahraman ordumuz, MİT’imiz, Özel kuvvetlerimiz, dağdaki terörist avından biraz zaman ayırıp keşke bu gerçeklerin izini sürseniz. O tumturaklı, teröre meydan okuyan açıklamalar ve görkemli şehid cenaze törenleri bu gerçeklerin önüne gerilmiş bir perdeye dönüştürülmeli.
Bu, kontrollü bunalım stratejisinin bir parçası olarak toplum mühedislerinin siyaseti dizayn etmek için kullandıkları yön eylem senoryalı çerçevesinde oynanan “tavşana kaç, tazıya tut oyunu” artık bozulmalı. Sonra eliniz ayağınız boş kalmaz. Dağlarda destan yazarsınız da, tuttuğunuz bir iş olmaz. Altı ay bir güz gidersiniz, bir arpa boyu yol alamazsınız. Bu maskeli balo bitmeli.
Japonlar Türkiye üzerinden İslam dünyası, Afrika ve Avrupa pazarına ulaşmak istiyordu. Türkiyeyi hem imalat hem montaj ve logistik bir üs olarak kullanmak istiyorlardı. Kredileri ile birlikte geliyorlardı. Japonla fiyatı çok aşağı çektiler. İhaleyi CaretPillar’ın alması gerekiyordu ve onlar aldılar. Hanomag gözden çıkartılmıştı, ama CaterPillar’ın Türkiye’deki temsilcisi Adanalı, Çukurova Holding’in sahibi Karamehmetler’di. Komatsu Japon. Japonları Avrupa da istemiyordu, Amerika da.
Çünkü motor ve otomotiv sektöründe büyük fiyat kırılmalarına ve Pazar kaybına sebeb olabilirdi. Daha sonra oldu da. Toyota ve diğer Asya markaları da gelince, fiyatlar oldukça düştü. Bunun faturasını da Özdemir Sabancı’ya kestiler. Amerika, AB’nin de desteğinde, Marksist bir örgütü kullanarak, bir Yerli Kapitalisti infaz ettiler. O kızı oraya yerleştiren de ''Milliyetçi'' bir kadronun önemli bir elemanı idi ve o da arkadaşları ile birlikte bir faili meçhule (!?) kurban gitti.
Hatırlarsanız, bizim 69 kuşağıyız diye övünen solcuları da, Paris’te başlayan gösterileri örnek almışlardı. Oysa Fransız sosyalistleri sokağa döken CIA idi. Çünkü Charles DeGaulle, Vietnam bozgunundan sonra karşılıksız para basan ABD’ye, ''al dolarlarını ver karşılığında garanti ettiğin altınları'' deyince, ABD dün Asya’da savaştığı sosyalistleri, Avrupa’da kendine kafa tutan birine karşı sokağa döktü.
Adnan Oktar, FETÖ, BÇG farketmez. Bunların kadrosunda Şeyh de var Fahişe de. 15 Temmuz ya da 28 Şubat bize anlatılanlardan ibaret değil. Erbakan ile Adnan Oktar’ı bir araya getiren aklı anlamadan bu işi anlamamız mümkün değil. PKK için de durum pek farklı değil. Bugün, bunların toplamından daha tehlikeli olan HABAT’ı da anlayamayız, anlayamıyoruz da zaten.
Din ve ahlakın saf şekli ile insan hayatındaki etkisini kaybedince birileri, kendi siyasi ya da kişisel çıkarları uğruna, din, tarih ve geleceğe ilişkin, gerçekleri nasıl çarpıtıyor, nasıl da yalanlar uyduruyorlar öyle. Biliyor musunuz bu hep böyle oldu. Dün de böyle idi, bugün de.. Yarın da böyle olması kaçınılmaz bu gidişle. Bu İns’in Şeytanları geçmiş peygamberlerin kitaplarını bile siyaset uğruna din adamları üzerinden tahrif etmediler mi!
Terör eylemlerini “sıradan, suyu çıkartılmış” hamasi söylemlerle kınamanın bir anlamı yok. Sosyal Mediadaki “meydan okuma” şeklindeki mesajlar sadece toplumun gazını almak için kurulan cümleler olarak kalıyor artık hafızalarda. Bu konu biraz da toplum mühendislerinin bir algı operasyonu için kullandıkları rutin bir şey. Birileri zaman zaman bu anlamda ötekilere karşı öfkeyi harekete geçirmek için Dini de kullanabiliyor. Şehid kanı üzerinden bu anlamda yapılan spekülasyon, gergin ortamı daha da gerginleşmekten başka bir işe yaramaz. Bu da birilerin iştahasını kabartır, o ülkeye operasyon çekmek için. Rutinleşen seremoni ve ritüellerle bu işler de yeni nesiller de bir heyecan da uyandırmıyor artık. Ona manitasının trip atması daha fazla acı veriy
Dün Erbakan’ı Oktar ile bir araya getirenler, beni oradan uzaklaştırmışlardı. Bugün de Erdoğan’ı HABAT ile bir araya getiren AK Parti içindeki FETÖ’nün zihniyet ikizi AKP’liler ve AKP’nin Papatyaları beni o çevrelere yakın görmek istemiyorlar.
Bu arada gelen haberlere göre, HABAT, İslamiyat ve ve İsrailiyat, Kıyamet teolojisi, İslam ve Musevilik arasındaki teolojik ve sosyolojik yakınlıklar, Tarihi arka plan, işin sosyolojisi, siyaseti hepsi akademik programlar halinde tek tek ele alınıyor. Bu işin teolojik ve politik anlamda geleceği, ekonomisi her konuda bütün bölgede tartışmaya açılıyor. Başta İlahiyat ve Diyanet çevreleri olmak üzere Akademiler, STK’lar cömertçe fonlanıyor. Bu konuya devam edelim.
Selam ve dua ile.