Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

“Sivil anayasa” öyle mi?

Gündem oluşturmak, gündem değiştirmek, halkın gündemini yakalamak…

Siyasette liderliğin önemli özelliklerinden…

Bunları yapabilen liderler, siyaseti güderler.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu özelliklere sahip, dolayısıyla siyaseti domine eden, sürükleyen liderlerden olduğu genelde kabul edilir.

Şimdilerde Erdoğan’ın “Sivil Anayasa gündemi” oluşturmaya çalıştığını gözlemliyoruz.

Acaba Erdoğan’ın yaptığı gerçekten “Gündem oluşturma”mı, yoksa “Gündemi değiştirme” eylemi mi? Ya da Erdoğan “Halkın gündemi”ni yakalayabiliyor mu? Böyle durumlarda bir de “Halkın gerçek gündemi” ifadesi kullanılır. Bir gündeminiz vardır ama bu halkın gerçek gündemi midir?

Cumhurbaşkanı Erdoğan 2023’ten başlamak üzere gelecek yılları “Türkiye Yüzyılı” olarak ilan etti. Bu, toplumun geleceğe çok daha diri – canlı – coşkulu yürümesi ve dünyada Türkiye’nin etkin bir ülke olabilmesi heyecanı yüklenmesi açısından önemli bir ufuk söylemi idi. Liderlerin, toplumların önüne böyle ufuklar koyması olumludur. Ancak aynı liderlerin toplumun çok büyük çoğunluğu tarafından öncü olarak benimsenmesi şartıyla… Cumhurbaşkanı’nın “milletin birliğini temsil ediyor” olması da bu açıdan önemlidir. Belli ki Tayyip Erdoğan, başat liderlik üslubu ile bu işe önderlik edebileceğini düşündü.

Peki “Türkiye Yüzyılı ufku” yeterli ölçüde gündem oluşturdu mu, toplumun geniş kesimleri tarafından paylaşıldı mı? Ben onu gözlemlemiyorum. Çünkü çok açık ki Tayyip Erdoğan, kendi liderliğini çok tartışılır hale getirdi. Yüzde 48’lik bir toplum kesiminin “Erdoğan karşıtlığı”nı siyasi ideoloji haline getirdiği bir ortamda “milli heyecan” üretilemez. Oysa keşke “Türkiye Yüzyılı” ufku tutsa, ülke gençliği o ufku yakalamak için seferber olsa… Bunun için de keşke Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kendisine sağladığı icra gücünü, milletin çok çok büyük çoğunluğunu arkasına alarak yürüyeceği bir siyaset dili geliştirebilse idi… Erdoğan evet, yüzde 52’nin oyunu almayı başardı, ama milli heyecanı arkasına alacak dili – üslubu geliştiremedi.

“Hadi Sivil anayasa yapalım!” Erdoğan böyle bir gündem oluşturabilir mi? Bunu başaracağını düşünerek mi yola çıkmıştır?

Ben ihtimal vermiyorum.

Bir kere cümle yanlış. Ortada 12 Eylül darbecilerinin yaptırdığı bir anayasa yok. Aradan 41 yıl geçmiş, anayasa 22 kere değişmiş ve bunun 12’si Ak Parti iktidarları döneminde gerçekleşmiş.172 madde üzerinde değişiklik yapılmış.

2018’den bu yana evet Anayasa üzerinde yine bir tartışma var, ama bu tartışma da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin denge ve denetlemeden yoksun, nerede ise kuvvetler birliği haline gelmiş, otokrat bir yönetimi ortaya çıkarmış olması ile ilgili…

Erdoğan’ın “Sivil anayasa yapalım” çağrısı, “mevcut sistemi de değerlendirelim” söylemine rağmen, gerçekten mevcut sistemde bir restorasyonu hedeflemekte midir? Evet, geçmiş Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, mevcut sistemin işleyişi üzerinde bir çalışma yaptı, yaptırdı, ortaya ne çıktı bilmiyoruz, ama eğer sistemin işleyişine yönelik aksamaları, mesela muhalefetin itirazlarını gören bir çalışma çıktı ise, en azından uygulama boyutunda bunlar dikkate alınabilir, en azından uygulamada üslup değişebilirdi.

Ama keskin dil, keskin uygulama sürüyor.

Muhalefetin “Önce mevcut anayasayı uygula” tepkisi yadırgatıcı değil. Evet, bu sistem, denge ve denetlemeyi önemli ölçüde ıskalamış, nerede ise kuvvetler birliği niteliğine bürünmüş, ama diyelim Cumhurbaşkanı Erdoğan da zaman zaman Meclis’in (Yasama’nın) öneminden, Yargı’nın bağımsızlığına verdikleri değerden bahsediyor, ama denge – denetleme tam da bu alanlarda devre dışı kalıyor. Erdoğan tavır koyduğunda yargı bağımsızlığı da, Meclis denetimi de işlevsiz hale gelebiliyor.

“Sivil anayasa”daki “Sivil” kelimesi bir tüketim aracı, bu besbelli. “Sivil”lerin yapacağı her şeyin sivil olacağı muhakkak değil. Nitekim 12 Eylül’cüler de anayasalarını sivillere yaptırdılar. Sivil anayasa yapılır, uygulama yine sivil olmayabilir. Denir ya “Kötü bir yasa iyilerin elinde iyiye dönüşebilir. İyi bir yasa da yanlış adamların elinde kötüleşebilir.” Yönetim üslubu diye de bir şey var.

“Halkın şu andaki başat gündemi ne?” diye sorulsa herhalde hiç kimse “Anayasa değişikliği” demez.

Halkın gündemi ne? Ekonominin çarkları arasında boğulmak… Ve tabii Hukuksuzluk…

Anayasayı tartıştırır, bu arada muhalefet arasında yeni fay hatları oluşturursak acaba halkı başka bir gündemin içine çekebilir miyiz?

Gündem oluşturma noktasında “Sivil anayasa”nın cazibesini fazla önemsemiş gözüküyor sayın Cumhurbaşkanı. Bu da halkın yaşadığı ekonomik boğulmanın arada sırada “Farkındayız” denilse de oralarda yeterince görülmediği anlamına geliyor. İşte bu sıkıntılı. Vatandaşın yaşadığı daralmayı, bunalmayı yeterince görememek sıkıntılı.

Ben adalet sorununun da yeterince görülmediği gibi bir kanaate sahibim. Görülüp önemsenmiyorsa daha vahim.

Bu yazı toplam 407 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar