Abdullah Büyük
Netice
Sizlere dört haftadır düzeltilmesi gereken bir konuyu özet halinde sunmaya çalıştık. Bu konunun adı "DUA" idi. Birkaç örnek daha vererek mesajımızı sonlandırmak istiyoruz.
Örnek 5: Namazımızı kabul eyle Ya Rabbi. İbadetlerimiz içinde çok büyük bir önemi ve yeri olan namazımızın kabul edilmesine sebep olan iki tane şart vardır. Bunlardan bir tanesi tadil'i erkân, ikincisi ise huşudur.
Namazda huşu demek, namazı Peygamberimizin bildirdiği şekilde, adabına uyarak, kalp huzuru ve ihlâsla, samimiyetle kılmaktır. Huşunun aslı kalbimizde, tezahürü ise bedenimizde olur. Ta'dil-i erkâna gelince, namazın rükünlerinin düzgün ve kıvamında yerine getirilmesidir. Bu esaslara riayet edilmeksizin kılınan namaz için Peygamberimiz mealen şöyle buyurur: Nice namaz kılan vardır ki, kıldıkları namazdan alacağı sevap, mükâfat sadece yorgunluklarıdır, buyurur. Görülüyor ki kıldığımız namazın fiili duasını yerine getirmeden, alışagelmiş "Ya Rabbi namazımı kabul et" duası, kulu tatmin etmediği gibi, Allah yanında da pek değeri bulunmamaktadır.
Örnek 6: Bizlere helal kazanç ver Ya Rabbi. Yaptığımız bu dua, lisanî yönü olan bir duadır. Bu duanın fili yönünü anlamadan, yerine getirmeden sadece ağzımızın ucuyla söylediğimiz duanın önce fiili bölümü yerine getirilmelidir. Peki, nedir fiili yönü?
¥ Faizin her çeşidinden uzak duracağız,
¥ Fahiş- aşırı fiyatla mal satmayacağız,
¥ Müşteriyi aldatmayacağız
¥ Yaptığımız mesleğin ilmini, mahiyetini öğreneceğiz.
İşte özet olarak sunduğumuz bu şartları yerine getirirsek, daha sonra ellerimizi kaldırır ve Ya Rabbi, bizlere helal kazanç ver, diye lisanî duamızı yapacağız.
Meselenin bir diğer yönüne gelince, eğer maaş, ücret alarak herhangi bir meşru işte çalışıyorsak, aldığımız maaşın, ücretin helal olması için onun da fiili duası söz konusudur.
¥ Anlaşma yaptığımız kurumun şartlarını yerine getireceğiz.
¥ Mesai konusunda verdiğimiz zaman sürecini ihlal etmeyeceğiz.
¥ Kuruma zarar verici her türlü tavırdan uzak duracağız.
Sizlere başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum. Avrupa ülkelerine gitmiş ve işçi olarak çalışan kardeşlerimize sohbetler yapmıştık. Şahsıma sorulan birçok sorudan bir tanesi önemliydi. Gâvur kelimesine sığınarak, gayr-i Müslim insanların iş yerlerine, fabrikalarına zarar verilmesi konusu. Dedim ki, sizler bu ülkelere savaş sebebi ile girmediniz. Elinizi kolunuzu sallaya sallaya girdiniz. Pasaportla girdiniz. İşverenlerden iş istediniz. Bu ülkelerin fıkhi kimliğine Daru'l Muahede yani anlaşma yapılan yer demektir. İş yeri ile yaptığınız anlaşmalara riayet etmezseniz, yarın ahrette bunun hesabını vermek çok zor olur. Hatırladığım kadarı ile Peygamberimiz: "Ümmetimden herhangi birinin yakasına yapışıp, 'Bu adam benim hakkımı ihlal etti, hakkımı istiyorum' diyen gayr-i Müslim bir insanla cedelleşmelerini görmek istemem."
Netice olarak: Hayatımıza girmiş olan tüm meşru ameller, vazifeler, görevler bir manada Rabbimize yaptığımız fiili dualardır. Hacca gitmek istiyoruz: Pasaport muamelesinden, giyeceğimiz özel terliğe varıncaya kadar her türlü meşru işler dua olarak Rabbimize gider. Daha sonra Kâbe'ye, Mekke'ye vardığımız zaman: Ya Rabbi haccımı, tavafımı kabul eyle sözlü duasının, alt yapısında belki onlarca yaptığımız fiili dualar vardır. Yeter ki bunun farkına varalım. Amma, dersine çalışmamış olan çocuğumuzun üniversite sınavını kazanması için, mahallenin imamına gidip: Çocuğumuzun sınavını kazanması için dua eder misiniz? İsteği çok komik bir tavırdır. Rabbim murat ederse, sebepleri devre dışı tutarak yine kabul eder, ki bu gibi mevzular istisnadır. Rabbimiz, yaptığımız meşru olan tüm dualarımızı fili ve lisanî yönleri ile yerine getiren samimi kullarından eylesin. Selâm ve saygılarla...
yeniakit