Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Niye bize bunu daha önce söylemedin ki!

 

Siz de bu serzenişe muhatap olmuş olabilirsiniz.

Bu işler böyledir..
Bir şeye aşkla bağlananlar, o şey hakkında olumsuz hiçbir şey duymak istemezler. Söylesen de kulaklarını kapatırlar ve senden uzaklaşırlar.
Bir gün gerçekle yüzleştiklerinde, gelir size yine sitem ederler: Niye bize bunları daha önce söylemedin ki! Söyledim, ama dinlemediniz. Dinlediniz ama söyleyene düşmanlık ettiniz, onları susturdunuz, onlardan uzak durdunuz.. Şimdi de!..
Bazılarının gerçeklerden daha kuvvetli, zanları vardır. Bazılarının kendi gerçekleri, hakikatin tâ kendisidir.. Kimilerinin Kur’an yorumu mesela, Kur’an-ı Kerim’in mümkün olan en doğru yorumudur! Onların liderlerinin, şeyhlerinin, abilerinin zannı, fikri, nas hükmündedir nerede ise haşa! Onlar bir şey söylediklerinde, birileri o şey üzerinde düşünmeden o şeyi kabul ya da red eder. İşte tam da bu noktada o kişi İlah ve Rab konumuna yükseltilmiş olur!
Aşk da öfke de gözü kör eder.. İlahi aşka ulaşmak için eserden yola çıkanlar, çoğu zaman o eser perdesini aşamazlar ve oraya takılıp kalırlar.. Akıl ve himmet, istişare ve şûra yolunda ilerlemeyenler fani alemin girdaplarında, Şeytanın binbir suratlı hilekar sözlerinin peşine takılıp, sarı tenekeleri altın sanarak, serapları nur sanarak kaybolur giderler..
Sakın kafanızı kiraya vermeyin, gözünüze at gözlüğü takmayın, sonra sizi birileri dolap beygirine dönüştürür, cennet hayali peşinde koşarken cehennemin sıcak ateşi ile karşılaşırsınız.
Unutmayın elbette innemal ağmali binniyet, ama aynı zamanda cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir.. Ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı..
Sakın “Şeytan sizi Kur’an’la aldatmasın.” Unutmayalım ki, Allah cahil, fasık, kafir, münafık topluluğuna hidayet nasib etmez.. İstişare ve şûradan uzaklaşanlar yollarını kaybederler..
Kimse nefsine güvenmesin. Hikmet verilenler “Rabbim beni bana bırakma” derler.. Kendi zannını çevresindekilere hakikatın mümkün olarak tek yorumu gibi göstermeye çalışanlar, ister kendi zanlarını ayet mealleri ile süslesinler, ister müteşabih ayetleri tevil etsinler, ister menkıbe anlatsın ya da hadis rivayetlerinden kendilerine delil bulmaya çalışsınlar dikkat etmek gerek.
Hz. Ali’yi şehid edenler de akıllarınca kendilerine Kur’an’dan deliller bulmuşlardı. Bugün Mali’de, Suriye’de kardeşlerini katledenlerin de ellerinde aynı kitaplar var. Kur’an’daki hakikatleri anlamak yerine kendi zanlarını Kur’an’la delillendirmek için ayetleri te’vil ediyorlar.. Mezheplerini, tarikatlarını, içtihadlarını din ediniyorlar.. Liderlerini, örgütlerini, şeyhlerini İlah ve Rab ediniyorlar!
Hocanın vasiyeti ve miras konusunu yazmıştım, hocanın vefatından önce. Birileri demediğini bırakmadı.. Şimdi gelip helallik diliyorlar, ama ne faydası var ki.. Olan oldu! Sonuç ortada..
Şimdi yine benzer yanlışlar, başka topluluklar için sözkonusu.. Kellim kellim la yenfağ.. (Söyle söyle, faydasız). Tarikatında da bu işler böyle, siyasetinde de.. Kime ne anlatacaksın..
Tarikat-Cemaat yapılanmaları siyasete bulaşınca işler mecrasından sapıyor. Hele işin içine para da girince, bu işin sonu belli.. Ama holding olayında olduğu gibi dibe vurmadıkça anlamıyorlar..
Zenginlerin haline bakın.. Zenginler bir Hz. Eyyüb’ün, bir Hz. Süleyman’ın bir de kötü örnek olarak Karun’un hayatını okusalar..
Sahi hangi işadamı şu Rabia projesine sponsor oluyor, oldu. Hangi işadamı “Dünya Beşten Büyüktür” için yukarıdan bir işaret almadan harekete geçecek?! Hani malınız, canınız, sevdikleriniz, koltuğunuz Allah yolunda feda olacaktı! İhale veren biri kulağını çekmedikçe harekete geçmeyecekler. Bu işadamları, zenginler Allah’tan korkma konusunda gaflet içindeler ve rızıklarını tayin edenin ihale veren değil, Allah(cc) olduğunu da hesaba katmıyorlar..
Bütün kazandıklarınız sizin ve o sizin kendi bilgi ve emeğinizin karşılığıdır değil mi? Karun da öyle diyordu! Karun aslında zamanında Hz. Musa ve Hz. Harun’dan sonra Tevrat’ı en iyi bilenlerdendi.. Bu kafada olduktan sonra hafız olsanız ne yazar, her sene hacca gitseniz ne yazar! “Vay o namaz kılanların haline ki”! Bazan yurtiçindeki - dışındaki dostlarınız, banka hesaplarınız sizi kurtarmaya yetmeyebilir!
Yıllar önce Ergenekon davası açılmadan Hamza Cebeci’nin villasında bir darbe planından, derin devletten, Ergenekon yapılanmasından söz ettiğimde bizim zenginler, bu tür komplolarla insanların kafasını karıştırmamak gerektiğini söylüyordu! Bunlar, zengin, abi rolü oynayan, hacı-hoca takımı, siyaset erkanı ile de hemhal olan insanlardı..
Bu işler böyledir.. Allah (cc), Karun gibi zenginlerden, Belam gibi alimlerden bizleri korusun ve onların şerlerinden de tabii. Münafıkların hilelerine karşı da bizi korusun.. Biz de korunmayı haketmek için daha çok okuyalım, kendi nefsimizi ve bağlandığımız tüzel kişiliğin süper nefsini hesaba çekilmeden hesaba çekelim. Tıpkı; “Ömer yanıldığında onu hesaba çekecek bir ümmet için dua eden” kutlu halife gibi..
Selâm ve dua ile.

yeniakit

 

Bu yazı toplam 1132 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar