Köklü sorunlara köklü çözümler gerek; Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş bunun farkında ve gereğini yapıyor.

Mesela -PKK'yı devletin hatalarının doğurduğu tespitinden hareketle- "terör sonucu evlatlarını kaybeden şehit aileleri"nden ve elbette "derin devletin işlediği cinayetlerin, faili meçhullerin ve işkencelerin zarar verdiği tüm vatandaşlardan" devlet adına özür dilenmesini istiyor"

"Başta ilköğretimde her sabah okunan 'Andımız' olmak üzere etnik ayrımcılık çağrıştıran ifadeler elimine edilmelidir" diyor"

"Kürt Açılımı"nda Norşin, Menzil, Tillo gibi "manevi merkezler"in de görüşlerinin alınmasını teklif ediyor"

Numan Kurtulmuş'un 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile hesaplaşma konusundaki teklifleri de 'radikal'.

"Bundan sonraki dönemde demokratikleşme sürecinin önündeki engellerin kalkması" için 12 Eylül Anayasası'nın değiştirilmesi, darbecilerin yargılanması ve isimlerinin okullardan, caddelerden, mahallelerden silinmesi gerektiğini söyleyenlere katılıyor, fakat bunlarla yetinmeyip, darbe şartlarını oluşturmak için kullandığı gençleri idam sehpasına gönderen 12 Eylül cuntasının şaibeli yargısı konusunda da 'redd-i miras'ın gereğine işaret ediyor Saadet lideri.

Diyor ki:

"Türkiye 12 Eylül'de sağdan soldan kimi idam etmişse bu gençlerimize iade-i itibar sağlanmalı. Bunların idamları Meclis'te kaldırılmalı. Hiç olmazsa bir karanlık dönemin bütün yükünü 10-15 insana yükleyip, idam edip, sanki elini yıkayıp kenara çekilmiş güçlere de bu şekilde bir ders verilmeli."

"Kürt Açılımı" ve genel olarak "Demokratik Açılım"da en çok ihtiyaç duyulan şey, 'zihin açıklığı'.

Numan Kurtulmuş'un 'zihin açıklığı'ndan istifade edilirse ne güzel olur.

Yeni Şafak