İbrahim Karagül
O kurşun atıldı
Lübnan'da iç çatışmaya kapı aralayan gelişmeler oluyor. Suriye ateşi bu ülkeye sıçramış, mezhep eksenli çatışmanın zemini oluşturulmuş, bir takım güçler sokağa salınmış gibi... "Suriye krizi Lübnan'da iç savaş çıkarır" gerçek mi oluyor? Sanki birileri "ilk kurşun"u atmış görünüyor.
Bazen çok büyük krizler küçük ihmalkarlıklarla başlar. Bazen büyük savaşlar, tek bir kurşunun atılmasıyla ya da kimin yönettiği belli olmayan bir "kaza" ile patlar. Bazen büyük güçler, hiç de ciddiye almadıkları küçük örgütler karşısında çaresiz kalır. Mükemmel işleyen senaryolar, hesapta olmayan küçük ve ani gelişmelerle, kontrol edilemez karmaşaya dönüşebilir.
Özellikle bizim yaşadığımız coğrafyada bu genelde böyle olur, hiçbir senaryo tam tutmaz, akşam verilen kararların etkisi sabaha kadar bile sürmez. Dostlar bir günde düşman, düşmanlar müttefik olur. Vefa, söze sadakat, devlet olma olgunluğu bizim buralarda pek kabul görmez. Bu yüzden, "iyi amaçlar" için yola çıkarsınız, son derece kaygan bir zeminde sendelemeye başlarsınız. Yüce hedefler için donanırsınız, kendinizi berbat bir kaosun içinde bulabilirsiniz.
Suriye meselesi başladığı günden beri en az Suriye kadar Lübnan'ı da izliyorum. Zira, İran'dan hatta Afganistan'dan başlayıp dalga dalga Akdeniz kıyılarına ulaşan bir deprem, coğrafyası ikiye bölecek derin bir uçuruma dönüşüyor. En küçük meseleler bile uçurumu genişletiyor, uyarılar hiçbir işe yaramıyor. Çünkü, herkes pozisyonunu "kaçınılmaz gerçek" kabul ettikleri yeni duruma göre ayarlamış görünüyor.
Lübnan bir test alanıdır, laboratuvardır. Bölgedeki her gelişmenin sonucu en bariz biçimde bu ülkede kendini gösterir. Irak'ta atılan yumruk Lübnan'da birinin burnunu kanatır, Suriye'deki her kavga Lübnan'da çatışmaya dönüşür. Bu yüzden, bölgesel gelişmeleri okuyabileceğiniz en iyi yer Lübnan'dır.
Lübnan'a bakarak Suriye'de neler olabileceğini öngörebilirsiniz. İran'ın ne planladığını, S. Arabistan'ın reflekslerini, Körfez-İran çatışmasının geldiği aşamayı ve bölgenin geleceğinde nelerle karşılaşabileceğimizi anlarsınız.
Eğer, Suriye'ye dış müdahale olacaksa Lübnan'dan savaş çıkacaktır. Suriye'de iç savaş başlarsa Lübnan'da iç savaş başlayacaktır. Şam yönetimi sona yaklaştığını farkettiği anda hem Lübnan iç çatışması hem Hizbullah-İsrail başlayacaktır.
Biz, "Suriye'ye müdahale ederiz ancak Lübnan'da çatışma çıkmasına izin vermeyiz" sözlerinin bir karşılığı yoktur. O aşamadan sonra kriz kendi kurallarını koyar, senaryo tamamen değişmiş olur.
Aylardır bu tehlikeye dikkat çekiyorduk ve tehlike ufukta göründü. Lübnan'da iç çatışmanın fitili ateşlenmiş sanki. Birkaç haftadır Suriye yanlıları ile karşıtları çatışıyor. Şii-Sünni grupların arası iyice gerildi. Liderler, din adamları öldürülüyor, kaçırılıyor. Suriye'ye giren Şiiler kaçırılıyor, Hizbullah harekete geçiyor. Beyrutta protesto gösterileri oluyor Hasan Nasrallah açıklama yapıyor. Lübnan yönetimi, bu kişilerin kısa süre içinde bırakılacağını açıkladı.
Bıraksa ne olur? Yenileri gelmeyecek mi? Sorun sadece bu münferit olay değilki...
Yakında bu ülkeden suikastler ve bombalı saldırı haberleri de gelir. Suriye krizi Lübnan'a sıçradı. Belki Suriye'den çok daha sıcak gelişmeler bu ülkede gerçekleşecek. Suriye ateşi Lübnan'ı yakmaya başladı bile.
Pek kimsenin bunu umursadığını sanmıyorum. Suriye konusunda sokakları harekete geçirenler için bu bir tehlike değil. Onlar, coğrafyada, zihinlerde ve kalplerde yaşanan ayrışmayı, bu ayrışmanın çatışmaya dönüşmesini aslında istiyorlar. Şiiler ve Sünniler birbirine girsin istiyorlar. Tarafları belli, karşıtı tarafın "canı cehenneme" diyorlar.
Maalesef geldiğimiz nokta burası.
yenişafak