Öcalan'a siyaset ömür boyu yasak
Emekli Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet Gündel, AYM'nin Balbay kararıyla ilgili 'tahliye kararının yerel mahkeme değil Yargıtay verir' dedi. Demokratikleşme paketi Öcalan'a siyaset yolu açıyor mu sorusuna ise; 'İnfazdan sonra da Anayasanın 76/1. maddesi
30 Eylül'de Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı Demokratikleşme Paketi kapsamında bazı yasal düzenlemeler geçtiğimiz gün Meclis'e sevk edildi. Geçen hafta yine Anayasa Mahkemesi Ergenekon Davası'ndan ceza alan Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'ın yaptığı başvuruyu haklı bulması Balbay ve diğer tutuklu vekillerin serbest kalması için umut yarattı. Bu gelişmeleri emekli Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet Gündel ile konuştuk.
30 Eylül'de açıklanan demokratikleşme paketi kapsamında bazı yasal düzenleme önerileri Meclis'e sevkedildi. Nasıl buldunuz paketi?
Özel okullarda ana dilde eğitim, seçimlerde Türkçe dışındaki dillerde propaganda, gösteri ve yürüyüşlerle ilgili hükümlerde iyileştirme, seçimlere katılan siyasi partilere devlet tarafından yapılan yardımlarda oy barajının düşürülmesi gibi yeni düzenlemeler demokratikleşmeye katkı sağlayacaktır.
YARGI DA DEĞİŞİME UYMALI
Demokratikleşme paketi Türkiye'yi daha fazla demokratikleştirecek mi?
Paketin Türkiye'yi bir adım daha ileriye götüreceği kuşkusuz. Muhalefetin katkılarının alınması, bu tür süreçlere onların da katılımı ülke için gerekli. Bununla beraber demokratikleşme adımlarının biraz daha hızlandırılmasına ihtiyacımız var. Doğal olarak yargının da yeni düzenlemelere ayak uydurmasının sağlanması önemli.
Pakette bu düzenlemelerden çok Öcalan'ın siyaset yolunun açılması tartışıldı. Öcalan'a siyaset yolu mu açılıyor?
Siyasi Partiler Kanunu'nda çeşitli suçlardan ve terör eylemlerinden mahkum olanlar ile belirli sürelerle hapis cezasına mahkum olanların siyasi partilere üye olamayacaklarına dair hükümler bulunmaktadır. Yeni düzenlemelerle bu kısıtlamaların kaldırılacağı anlaşılıyor. Ancak Türk Ceza Kanunu'nun 53/1-2. madde ve fıkralarına göre; kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkum olanlar yasa gereği, seçme ve seçilme ehliyeti ile diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılırlar ve bu yoksunluk hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam eder. Bu nedenle Öcalan'ın yeni düzenlemeden yararlanması mümkün değildir.
CEZA İNFAZ EDİLSE DE SİYASET MÜMKÜN DEĞİL
Ceza infaz edildikten sonra ne olur?
İnfazdan sonra da Anayasa'nın 76/1. maddesi uyarınca terör suçundan mahkum olduğu için milletvekili seçilmesi mümkün değildir.
Pakette özellikle inancın serbestçe yerine getirilmesi yasal güvenceye kavuşmuş oluyor mu?
Dini inancın gereğinin yerine getirilmesinin veya dini ibadet, ayinlerin bireysel ve toplu olarak yapılmasının cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engellenmesi suç kapsamına alınıyor. Ayrıca cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir kimsenin inanç, düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına müdahale eden ve değiştirmeye zorlayan kişiye de aynı ceza verilecek. Bu açıdan yasa önerisi olumludur.
AYM'nin, Mustafa Balbay uzun tutukluluk süresi konusundaki dilekçesini haklı bulması ne anlama geliyor?
Ergenekon Davası hükümlüsü Mustafa Balbay İstanbul Özel Yetkili 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde tutuklu olarak yargılanırken tutukluluğunun makul sebeplere dayanmadığını, uzun olduğunu ve adil yargılanmadığını iddia ederek AYM'ne bireysel başvuruda bulundu. AYM, Balbay'ın tutuklanmasının haklı nedenlere dayandığını, adil yargılanıp-yargılanmadığının belirlenebilmesi için de iç hukuk yollarının tüketilerek yargılamanın sona ermesi gerektiğine hükmetti.
DOSYA YARGITAYA GİTMELİ
Ama uzun tutukluluk noktasında hak ihlali olduğuna hükmetti...
Mahkeme bununla beraber Mustafa Balbay'ın tutukluluk süresinin, milletvekili seçilmiş olmasını da göz önünde bulundurarak makul süreleri aştığını ve bu yönden hak ihlaline maruz kaldığını saptamış, ayrıca devleti tazminata mahkum etmiştir.
Bu karardan sonra 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı ne olur?
Balbay, dava devam ederken AYM'ye başvurmuştu. Şayet dava yerel mahkemede hala devam ediyor olsaydı 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Balbay'ı tahliye etmesi gerekecekti. Ancak şu an itibariyle Mahkeme Balbay ve diğer sanıklar hakkında kararını vererek yargılamayı sona erdirdi ve Balbay'ın mahkumiyetine karar verdi. Başka bir ifadeyle mahkeme dosyadan elini çekti.
Mahkeme yetkili değil mi?
Sanıklar mahkemece haklarında mahkumiyet kararı verilinceye kadar tutuklu, hüküm verildikten sonra Yargıtay aşamasındaki temyiz incelemesi sırasında da hükümlü sayıldılar ve tutukluluk sürelerinin dikkate alınmasında yerel mahkemede geçen zaman dikkate alındı. Anayasa Mahkemesi de uzun tutuklulukta aynı ilkeyi benimsediğini açıkladı. Yüksek yargının bu uygulamasına temel olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin benzer kararları esas alındı.
Balbay'ın tahliyesine Yargıtay karar verir
Bugün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Balbay dosyasını ele alacak. Ne karar çıkar?
Mustafa Balbay şu anda hükümlü statüsündedir. Gerekçeli kararın henüz yazılmamış veya dosyanın henüz mahkemede olması bu gerçeği değiştirmez. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi kendisine gelen tahliye talebine olumlu veya olumsuz bir şekilde karar vermeye yetkili değildir. En kısa zamanda gerekçeli kararı tamamlayıp taraflara tebliğ ederek dosyayı Yargıtay'a göndermelidir.
13. Ağır Ceza Mahkemesi yetkisiz mi?
Yargıtay da tahliye talebini Anayasa Mahkemesi kararı yönünden değil diğer tahliye koşullarının oluşup-oluşmadığı yönlerinden inceleyecektir.
Uzun tutukluluk nedeniyle kamuoyunda tahliye talebi var...
Mahkemeler kamuoyundan gelen taleplere göre hareket etmezler. Yürürlükteki düzenlemelere ve yargısal içtihatlara bakarlar. Anayasa ve yasal düzenlemelerimiz karşısında herkes eşit konumdadır. Yasalar herkese aynı şekilde uygulanır. Bunun dışında bir talepte bulunmak ayrıcalık istemek anlamına gelir. Bir veya birkaç kişi için özel uygulama yapmak yetmiş altı milyonun hukukunu, hukuka inancını ortadan kaldırır.
AYM'nin bu kararı diğer tutuklu vekilleri nasil etkiler?
AYM'nin kararı sadece mahkemeye bireysel başvuruda bulunanlarla sınırlıdır. Başvuruda bulunmayanları kapsamaz. Ancak AYM, Mustafa Balbay'ın durumuyla ilgili olarak ve milletvekili seçilmiş olmasını da göz önünde bulundurmak suretiyle bir hak ihlali kararı verdiğine göre durumu Balbay'a benzeyen tutuklu milletvekilleri yönünden yerel mahkemelerin bu kararı dikkate alarak vekillerin tutukluluk durumlarını tekrar gözden geçirmeleri gerekir.
Anayasa için samimiyet yok
Yeni Anayasa süreci bitti, 12 Eylul anayasası kaldı. Nasıl olacak bu sistem?
Şu andaki Anayasamız ağırlıklı olarak 12 Eylül Anayasası değil artık. Anayasa'da yapılan çok sayıda değişiklikle bu yolda önemli mesafeler kaydedildi. Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda üzerinde mutabakat sağlanan altmış civarındaki maddenin yasalaşması elbette çok yararlı olacaktı. Aynı zamanda Anayasa'nın kalan maddelerinin de değiştirilebileceği hususunda büyük umutlar yaratacaktı. Bununla beraber bazı yasal düzenlemelerle de hedeflenen amaçların bir kısmına ulaşılabilir.
Neden olmadı?
Bazı siyasi partilerin masaya otururken yeteri kadar samimiyete ve iyi niyete sahip olmamaları çalışmaları çıkmaza soktu. MHP'nin malum tavrı, CHP'nin demokrat ve ulusalcı milletvekillerinin kendi aralarındaki kopuklukları süreci olumsuz etkileyen faktörlerden bazılarıydı.
PAKET PAKET DEMOKRATİKLEŞECEĞİZ
Demokratikleşme sürecekse nasıl olacak?
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi yakın gelecekte yeni bir anayasa mümkün görünmüyor. Bununla beraber yasal düzenlemelerle de Türkiye'yi rahatlatacak yenilikler getirilebilir. Hükümetin muhalefetle işbirliği hem etkin demokratikleşme paketlerini gündeme getirebilir hem de ülkede bir rahatlama sağlayabilir.
Alevi açılımı da gelmeli
Pakette eksik gördüğünüz ne var?
Alevi vatandaşlarla ilgili henüz somut bir tasarı gündeme getirilemedi. Alevilerin taleplerinin önemli bir bölümü karşılanamayacak türden değil. Yerel seçimlerden önce bu konuda Alevi inanç önderleriyle mutabık kalınan hususlar gündeme alınmalı. Yargıda, özellikle yüksek yargının Yargıtay ayağında reform tarzında düzenlemeler yapılması önümüzdeki acil sorunların başında gelmektedir.
2004'ün koşullarını düşünmek gerek
MGK kararları ile ilgili tartışma başladı. Nasıl okumalıyız?
25 Ağustos 2004 tarihli Milli Güvenlik Kurulu toplantısında alınan kararları yapılan haberler nedeniyle toplum olarak öğrenme imkanı bulduk. Bu toplantıda alınan kararlarla 28 şubat sürecinin o tarih itibariyle de sürdüğü anlaşılıyor. Bu kararları bir çok yönden değerlendirmek gerekiyor. Öncelikle ülke olarak 2004 yılında askeri vesayetin bütün gücüyle ülkede hüküm sürdüğünü ve hükümeti kıpırdayamaz hale getirdiğini bir kez daha görmüş olduk.
HÜKÜMETE RAĞMEN FİŞLEME MÜMKÜN
Fişlemelerin sürmesi...
Diğer taraftan bugün itibariyle dahi fişlemelerin yapıldığına dair ciddi kuşkular ortaya çıkmış durumda. Bunların açıklanması gerekiyor.