Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

“Olmaz olmaz” deme, olmaz olmaz!

28 Şubat ne kadar sürecekti? 1000 yıl! Ama hemen bitti zannettik. Hayır, az bile söylediler. 1000 yıl değil, kıyamete kadar sürecek. Şekil değiştirecek, dönüp tekrar gelecekler. Bunlar Şeytanın askerleri değil mi! Şeytan iddialarından vazgeçmiş değil, aksine o bugünlerde “fazla mesai” yapıyor olsa gerek!?

Not: Şeytanın varlığı günah işlememizin bahanesi değildir ve olamaz. Karanlık aydınlığın yokluğudur. Görevimiz Şeytanın şerrinden Allah’a sığınmaktır. Dikkat edelim Şeytan bizi Allah’la aldatmasın! Ve bilelim ki, “ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağıdır”. Onların bir hesabı varsa, Allah’ın da bir hükmü vardır. Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde hayır olabilir.

RAND rapor yayınlamış, Erdoğan ve AK Parti gidebilir. Erdoğan ve AK Parti sonrası muhtemel gelişmelere göre alternatif politikalar hazırlamak gerek.

AB’den bunu destekleyen bir haber daha: Almanya’da Sol Parti, Alman hükümeti ile FETÖ arasındaki ilişkiyi soruyor, aldığı cevap ilginç. Haber şöyle: “Erdoğan sonrası mahrem bilgileri kullanmak için...” Sol Parti, Alman hükümetini “Erdoğan sonrası Türkiye’de nüfuz için Gülen ağıyla ilişkileri sıcak tutmak ve cemaatin elindeki mahrem bilgileri kullanmak istemekle” suçladı. Sol Parti Meclis Grubunun iç politika sözcüsü Ulla Jelpke, “Alman federal hükümeti ile Gülen hareketi arasındaki temas ve işbirliğine yönelik soruya, istihbarat birimlerinin korunması gereken gizlilik çıkarları gerekçesiyle cevap veriliyorsa benim için alarm çanları çalıyor demektir” dedi. Jelpke, soruya verilen cevabın, Gülen hareketiyle özellikle de istihbarat düzleminde temasların gerçekleştiği izlenimi doğurduğunu kaydetti. «Alman hükümetinin Erdoğan sonrası Türkiye›de nüfuz için Gülen ağıyla ilişkileri sıcak tuttuğu» gibi güçlü bir görünüm olduğuna dikkat çeken Jelpke, “O zamana kadar Alman istihbarat birimleri, bu hareketin on yıllar boyunca Türk devletinin içine sızışı ve devasa yasadışı dinlemelerle kazandığı mahrem bilgilerden yararlanmak istiyor” görüşünü savundu. Alman hükümeti, Sol Parti’nin hükümetin FETÖ’yle ilgili tutumunu sorduğu önergeye “konunun istihbarat birimlerinin işleyiş kabiliyetini özel olarak etkileyecek nitelikte olduğu ve bu nedenle kamuoyuyla paylaşılabilecek bir şekilde ele alınamayacağı” cevabını vermişti. Sol Parti›nin soru önergesi, Berlin›de kurulması planlanan ve tek Tanrılı 3 dini içinde barındıracak «House of One” projesine Alman hükümetinin 10 milyon Euroluk destek vereceğini açıklaması üzerine verilmişti. İçinde sinagog, cami ve kilisenin yer alacağı projenin İslam ayağını FETÖ’ye bağlı “Forum Dialog” oluşturuyordu. Anlaşıldı, FETÖ artık ABD ve batılı ülkelerin istihbarat örgütlerinin tepe tepe kullandıkları bir taşeron örgüt.

BÇG zaten NATO’nun gölgesinde kuruldu. Soğuk savaş sona ererken Kızıl tehlikenin yerini Yeşil tehlike aldı. Radikal İslam’a sopa gösterilirken Ilımlı İslam’a havuç verilecekti. Bunlardan biri BÇG, ötekisi FETÖ idi. BÇG’yi kim niçin örgütledi ise İslamofobya’yı da onlar onun için örgütledi. Dün bunlar düşman kardeşlerdi, bugün bunların kriptoları tekrar bir arada. Sırtınızı FETÖ’ye dayayıp, BÇG ile mücadele ederken, daha sonra BÇG ile sağlanan mutabakat sonucu FETÖ’ye karşı operasyon yapıldı. Şimdi bu ikisi bir araya gelip, Erdoğan ve AK Parti’ye karşı operasyona hazırlanıyor.

Ne KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’nın açıklaması, ne de ‘darbeci Hafter’in silah tedarikçisi , “radikal ve ayrılıkçı İslam ile mücadele plânını” kamuoyu ile paylaşan Macron’un ‹İslami ayrılıkçılık› ile mücadele edeceğine dair sözleri bu süreçten bağımsız değil. 

Hay Allah Abdullah Gül, “siyasal İslam tüm dünyada çökmüştür” derken, kime ne söylemek istedi aceba. Öyle ya, “biz yenilmiş bir medeniyetin çocuklarıyız” değil mi!?

Diyorlar ki, Erdoğan giderse AK Parti diye bir şey kalmaz. AK Parti giderse her şey mümkün. Yeni bir CHP, yeni bir MHP, yeni bir HDP ve İyi Parti zor değil. Bu çevrelerin önünde Erdoğan engel gibi duruyor. O zaman onu devirirlerse domino etkisi ile diğerleri de devrilir.

Erdoğan’ı ortadan kaldırmayı da düşünebilirler, onu itibarsızlaştırmayı da. Wikileaks belgeleri gibi birtakım belgelerle yakın çevresini hedef alabilirler. Gezi’dekine benzer sokak eylemleri zaten her zaman gündemde. Strafor ve benzer örgütler temas oldukları sosyal media unsurları üzerinden yeni bir vijdan hareketi başlatabilirler. Bu onlar için zor değil. Balyoz ya da 28 Şubat’ta Erbakan’a karşı da benzer senaryolar hazırlamışlardı. 5’li çeteyi hatırlayın TİSK de, TİSK de, TÜRK-İŞ de aynı safta! Fransa’da o insanları kim nasıl sokağa döktü ise işte öyle. Üniversiteler, işsizler, gençler çok çabuk mobilize edilebilir. Irak, Lübnan, İran ya da Hong Kong’dakine, Paris’tekine benzer bir eylem neden İstanbul’da olmasın!. Birileri Marsilya’da birtakım üniversite rektörlerinin global gençlik hareketlerini konuşmuşlar.

Siz misiniz, BOP’u sabote eden, “Yüzyılın projesine karşı çıkan. Cevap İdlib’ten. ABD Dışişleri Bakanı James Baker, Körfez Savaşı’nın hemen öncesinde 13 Ocak 1991’de Çankaya’ya Baba Bush’un selamı ile Özal’a İsrail’le iyi geçinilmesi gerektiği, Kürdistan’ın hayata geçirilmesi gerektiği ve Türkiye’nin ABD’nin bölge politikası ile uyumlu bir şekilde bu iki ülke ile birlikte bir sacayağı oluşturmasının Türkiye’ye sağlayacağı avantajları anlatıyordu.

Türkiye bu Şeytan üçgeninin bir ayağı olmayı kabul etmediği sürece darbe tehdidinden kurtulamayacak.

Darbeci tehdidi, uluslararası sitemin varlığı sürdükçe devam edecektir. Terör, savaş ve darbeler bu düzeni sürdürmek için yapılıyor.

Sokak eylemlerinin Türkiye ile birlikte İngiltere, Almanya, İtalya, İspanya’ya yayılması sürpriz olmaz. Görünen o ki mevcut Joker eylemleri şiddetini artırarak yayılmaya devam edecek. Darbe olacak diye ortalığı velveleye vermeye gerek yok, ama öte yandan da darbe olmayacak diye kimse rehavete kapılmasın. Havf ile reca arasında bir yerde duralım. Her şey mümkün. Şartlar oluşursa olmayacak dediğiniz şeyler olabilir. Şartlar oluşmazsa, olmaz.

Son zamanlarda içeride ve dışarıda birbirinden bağımsız gibi görünen olayların arasında derin bağlar olabilir.

Sahi, Ergenekon, Balyoz derken BÇG aklandı. Şimdi Gezi de aklandı. İyi, FETÖ’cülerin tepe kadrosu gitti. Ortası ticaret, altı ibadet diyorsunuz ya, parası olan, dayısı olan, amcaların devreye girdikleri de bir şekilde dışarıda. O zaman ötekilerini de affedin gitsin, niye birbirinizi suçlayıp duruyorsunuz ki! Ciddi bir iş yapmak istiyorsanız önce kendi içinize bakın! Darbe iddialarını ciddiye alın derim.. Güncellenmiş senaryoları ile dört bir koldan harekete geçmeleri sürpriz olmaz. Selâm ve dua ile.

Bu yazı toplam 880 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar