Mehmet GÖKTAŞ

Mehmet GÖKTAŞ

Ölümden kaçmak Şehadete koşmak!

Şubat ayının önemli bir bölümünü şehadet sohbetleriyle geçirdik. Bir şeyin farkına vardım Müslümanlar şehadete koşuyorlar, her gittiğimiz yerde fazlasıyla şehid adayı var. Kendilerine fırsat verildiğinde, şehadet ortamı sağlandığında canlarını seve seve Rablerine feda edecek çok sayıda Müslüman hazır bekliyor, hem de sadece gençlerden değil her yaştan. Durum böyle olunca şehadete özendiren konuşmalar yapmadık çünkü elhamdülillah yeteri kadar şehid adayı mevcut. Biz daha çok verilecek canların gerçekten Allah’a ulaşıp ulaşmadığı konusu üzerinde yoğunlaştık. Bunun için de ulemanın önderliğini şart koştuk, şehadet kervanına hangi oranda ulemanın öncülük ettiğini aradık. Sohbetlerimizde bir de şehidlerin canlarını verdikleri esnada geride bıraktıklarına çağrıda bulunduklarını; korkmayın gelin, mahzun olmayın dediklerini ve bu çağrıların diriler tarafından anlaşıldığını izah etmeye çalıştık. Çünkü Rabbimiz bu sahneyi bize şehidlerin geride bıraktıkları kardeşlerine; “korkmayın, kederlenmeyin” (Âl-i İmran 170) müjdesini verdiğini görüyoruz. Daha da önemlisi şehidlerin bu müjdesinin ilgililer tarafından alındığını da öğreniyoruz. Zaten bundan dolayı böylesine şehadete koşuş söz konusu. Bununla birlikte insanımızın sıradan ölümlerden kaçışı da söz konusudur. İnsanoğlu fıtri olarak hayatını idame ettirmeye yani ölmemeye çalışır. Bir trafik kazasında, bir yangında bir depremde ölmemek için çırpınır, elinden gelen bütün tedbirleri alır. Şehadet etkinlikleri için gittiğim Adıyaman, Kahta, Şanlıurfa gibi deprem bölgelerindeki insanlarımızda bu duyguyu biraz daha yakından gördük. Hepimizin şahit olduğu üzere anneler babalar evlatlarını bu anlamda her zaman uyarır; trafik kazalarına, yangına ve benzer felaketlere karşı dikkatli olmalarını tenbih eder. Ama Müslüman bir anne babanın evladını şehadet yolundan alıkoyduğuna çok rastlanmaz. Çünkü ölümden kaçılır ama şehadete koşulur. Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 236 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar