Mehmet GÖKTAŞ
Oruç ve Türkiye Gündemi
Şükürler olsun Allah"a, Ramazan bir güneş gibi doğdu üzerimize. Güneşin doğuşunun ne kadar farkındaysa insanlar, Ramazanın gelişinin de öylesine farkındalar.
Siyasetin ve toplumsal olayların yoğun bir gündem oluşturduğu, sıcakların rekor seviyeye ulaştığı bir demde mübarek Ramazan Ayı geldi ve hepsinsin önüne geçip oturuverdi.
Herkes için aynı duyguları ifade etmese de, hiç kimse onu görmemezlikten gelemiyor, hiçbir kesim onun etki alanının dışına çıkamıyor, geçmiş yıllarla kıyasladığınızda Ramazanın Türkiye üzerindeki etkinliğini daha iyi anlayacaksınız. Allah"ın izniyle her yıl bir önceki yıla göre daha güçlü ve daha etkin bir şekilde gelmektedir
Düne kadar İslam"dan ve Ramazan"dan uzak duran çevrelerin bugün Ramazan"a olan ilgilerini sahih ve inandırıcı bulmayanlarımız olabilir. Özellikle bu çevreden olan siyasileri "istismarcı", medya dünyasını da "saptırıcı, yozlaştırıcı" olarak niteleye biliriz haklı olarak.
Kitleleri Ramazan"a yaklaşma biçimini "eğlence ve şova dönüştürme" olarak algılayabiliriz. Fakat bütün bunlara rağmen gündemi Ramazanın oluşturmasında hayır görüyoruz.
Tevhidî düşünceye sahip müslümanlar olarak bizler sahih ve şuurlu bir Ramazan yaşayarak söz konusu yozlaşmaların önüne geçebiliriz.
Evet, geçmiş yıllara göre dışımızdaki dünyanın gündemini de Ramazan oluşturmaktadır.
"Türkiye"yi sadaka toplumu haline getirecekler" diye dindar kesimin yardımlaşma faaliyetlerinden şikayetçi olanlar, baktılar ki olmuyor, şimdi kendileri ellerinde yardım paketleriyle sağa sola koşuşturmaya başladılar.
Bu gidişle Kemal Kılıçdaroğlu fakir ailelerin iftar sofralarında bulunma yarışında Başbakan"ı geride bırakırsa hiç şaşırmayın.
Hatta ondan öce bu işi CHP"nin İstanbul yeni il Başkanı Berhan Şimşek almış götürüyor bile. Başbakanlığa giden yolun İstanbul"dan geçtiğini, İstanbul"un varoşlarından, fakir sofralarından geçtiğini fark etmişe benziyor bizim Minyeli Abdullah.
Hatta yarın bir gün çıkıp herkese Minyeli Abdullah CD"si dağıttığını, hatta Berhan Şimşek ismi yerine Minyeli Abdullah ismini kullanmaya başladığını görürseniz hiç şaşırmayın.
Düne kadar dillerinden düşürmedikleri "Laiklik, Atatürk İlkeleri" gibi sözleri şu günlerde onların ağzından bir defacık duyan varsa beri gelsin.
Baksanıza Atatürkçü Düşünce Derneği bile dört bir yana Ramazan paketleri dağıtıyor. Gerçi paketlerin içinden "Referanduma Hayır deyin" tavsiyesi çıkıyormuş ama, varsın olsun bu kadarcık.
Evet, mübarek Ramazan"ın Türkiye gündeminin başına oturduğundan söz ediyoruz.
Yarın bir gün Silivri cezaevinden Ergenekoncuların duygusal iftar sofrası görüntüleri sızarsa hiç şaşırmayın. Tabi o zaman ahali diyecek ki, "bunlar mı ihtilal yapıp camileri bombalayacak olanlar?" Buyurun nasıl inandıracaksanız inandırın bakalım.
Sen insana neler yaptırırmışsın mübarek Ramazan?
PKK bile Ramazanda ateşkes ilan ediyor. Ardından Kandil"den iftar sofraları, militanların saf saf teravih görüntüleri gelmez mi? Siz o zaman seyreyleyin gümbürtüyü.
Efendim İslam bizim tekelimizde değil, bizim babamızın tapulu malı değil, herkes kendisini İslam"a nispet edebilir, İstediği gibi Ramazanını yaşar, kim ne diyebilir? Sonra biz İslam"ın kapısında görevli kayıt memuru da değiliz.
Nitekim Hacca ve Umreye üşüşen, döndükten sonra her şeye bıraktıkları yerden devam eden artistlere, şarkıcılara, mankenlere ne yapabiliyoruz ki?
Söylediğim gibi bize düşen, bizim yapabileceğimiz şey; Ramazan"ı müslümanca yaşamak, orucu müslümanca tutmak, iftarı müslümanca yapmak, Haccın ve Umrenin Muhammedî olanını yapmaktır.
Bu anlamda hoş gelmiş, iyilikler ve güzellikler getirmiştir Ramazan.
doğruhabergazetesi