Abdullah Büyük
Orucumuz Dilimize Nebevi Nezaket Kazandırsın
Kur"an"ın ölümsüz örnekleri olan bütün peygamberlerimiz Ümmet-i Muhammed"in mürebbileridir. Bu mürebbilere talebe olacağımızın sözünü Bakara suresinin son ayetlerini okuyarak veririz. "Rasül Rabbinden kendine indirilene önce kendisi iman etti, sonra da mü"minler. Hepsi Allah"a, meleklerine, mesajlarına ve elçilerine inandılar" (2/285) Peygamberlere iman etmek, onların eğitimine girmeye ve onları hayata taşımaya söz vermektir. Peygamber kıssalarını Rabbimizin anlatmaktaki muradına uygun olarak anlamakta ancak bu bakış açısı ile gerçekleştirilebilir. Her birimiz kendi kendimize "Hz. Âdem"i, Hz. İbrahim"i, Hz. Musa"yı, Hz. İsa"yı ve zamana ve zemine takip edilmek için izler bırakan diğer peygamberleri nasıl örnek alabilirim?" diye sormalıyız. Bu sorunun cevabı olarak hayat yolcuğumuzun değişik dönemlerinde bir peygamberimiz elimizden tutacaktır.
Bütün peygamberlerimizin örnekliklerinin farklı yönleri olduğu gibi bazı ortak yönleri de vardır. Bunlardan biri de onların dillerindeki nezakettir. Hiçbir Efendimizin tebliğ ve özel hayatında kaba ve kırıcı bir üslup kullandığına rastlayamazsınız. Onların her biri yaşadıkları toplumun en nazik ve kibar insanlarıydı. Onların hayatlarında bağırıp- çağırma ve muhatabına hakaret etme yoktur. Onlar, sözün en güzelini en güzel şekilde söylemişlerdir. Bu durum, Kur"an"da "Allah"ın rahmeti sayesinde sen onlara yumuşak davrandın. Ama eğer onlara karşı katı yürekli ve kaba davransaydın kesinlikle senden uzaklaşırlardı. Şu halde onları affet, affedilmeleri için de dua et" (Al-i İmran 159) ayetiyle Efendimizin davet üslubu üzerinden ifade edilmiştir.
Yaşadığımız coğrafyalar farklı olmasına rağmen modern dünyanın Müslümanlarının tamamı içimizdeki üslup kabalığından şikâyetçi. İçinde yaşamış olduğumuz sokağa, mahalleye, şehre baktığımızda her birimiz, her gelen günün nezaketimizden bir şeyleri alıp götürdüğüne şahit oluyoruz. İbadetlerimiz ahlaka dönüşmediği için insanlık kumaşımızın kalitesi sürekli düşüyor. Kokuşmaya başlayan sosyal hayat istesek de istemesek de bizi de etkiliyor. Farkına varmaksızın hassasiyetlerimizi ve bize ait olan güzellikleri kaybediyoruz. Bütün Peygamberlerimizin bize ortak miras olarak bıraktığı Nebevi nezaketimiz de bu süreçte erozyona uğruyor. Aile hayatımızda, eşlerin birbirlerine ve çocuklarına karşı konuşma usul ve üslupları ne yazık ki her geçen gün bayağılaşıyor. Sosyal çevre ve iş hayatımızda kullanmış olduğumuz dil bizi Rabb"imize karşı utandıracak özellikler taşıyor. Ağzımızdan çıkan her kelimenin Semi"i olan Allah tarafından işitildiğini unutuyoruz. Bu durum yaşadığı çevreye her haliyle örnek olması gereken Müslüman"ın değerini düşürüyor. Malumunuz olduğu üzere halkımız arasında bir deyim kullanılır; "İnsanlar kılık ve kıyafetleriyle karşılanır, sözleriyle uğurlanırlar." Kelamımızın değeri düştüğü için halk arasındaki itibarımızda düşüyor.
İçinde bulunmuş olduğumuz şu mübarek ayda yerine getirmiş olduğumuz oruç ibadetimiz, sadece bedenimizi terbiye etmek için emredilmemiştir. Bundan dolayı, Efendimiz ahlaka dönüşmeyen orucu sadece aç ve susuz kalmak olarak tarif etmiş ve Rabb"imizin buna ihtiyacı olmadığını bildirmiştir. Yine sevgili Peygamberimiz güzel sözü sadaka olarak kabul etmiş ve ümmetini güzel konuşmaya teşvik etmiştir. Öyleyse bizler de bedenimizi terbiye etmiş olduğumuz oruç ibadetiyle genel de bütün ahlakımızı özelde ise dilimizi terbiye etmeliyiz. Çevremizdeki insanlara karşı kaba ve kırıcılığımıza orucumuzu bahane olarak gösteremeyiz. Bunun yerine bize karşı yapılan kabalıklara ben oruçluyum diye cevap verebilmeliyiz. Çünkü oruç, insanın sadece beden tahammülünü artırmak için değil, sabır seviyesini de artırmak için de emredilmiştir.
Malumunuz olduğu üzere Efendimiz Ramazan ayını "Başlangıcı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluş" olarak tarif etmiştir. Ramazan ayının mağfiret günlerini yaşadığımız şu günlerde orucumuzun fiziki yönü için göstermiş olduğumuz hassasiyeti manevi yönüne de gösterelim. Sözümüzün kalitesini artıralım, Müslümanlığımızın güzelliği olarak bizi ilgilendirmeyen şeyleri konuşmayı terk edelim ve dilimize Nebevi bir nezaket kazandıralım. Vesselam"
yeniakit