Merve Kavakçı
Oslo'nun utancı
Norveç'te geçtiğimiz yaz Ütoya Adası'nda, İslam'la savaş adına yaptığı katliamla dünya gündemine oturan Behring Breivik'in cezası kesildi. Başkent Oslo'da görülmeye başlayan dava dört aylık süre sonunda Breivik'i şaşırtıcı bir cezaya uğrattı. Gözünü kırpmadan öldürdüğü yetmiş yedi çocuk, genç can için toplam yirmi bir yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bir başka ifade ile aldığı her can için yaklaşık dört aylık bir süre... İşte Avrupa adaleti (!) Batı adaleti (!) Oryantalizm dili ile ifade edecek olursak beyaz ırkın yargı sistemi.
Bu sistem, suçun ne olduğuyla ilgilendiği kadar kimin kim olduğu, kimin kime karşı ne yaptığı ve yapmadığı, hangi suçu işlediği ile de yakından ilgilenir. Bir yandan çenesi kuvvetlidir, eser gürler, hak, adalet, eşitlik, uygarlık vesaire diye. Diğer yandan kendi ırkını, dinini, kültürünü sıkıntıya sokacak herhangi bir duruma mahal vermemek için etrafı kollar, ortalığı düzenler, yeniden şekillendirir. Diskuru kendi kontrolünde tutar ki sonuçları istediğinin dışına çıkmasın.
Bir adam ki ölüm makinesi. Bir adam ki öldürmeye çıkmış. Kin kusmaya yemin etmiş. Bir adam ki bunu değil çekinerek gizlenerek açıktan açıktan ve gururla yapmış. Planlamış, kendini hazırlamış, bu hazırlığı da internet vasıtasıyla kamu ile paylaşmış. Bir adam ki kendini misyon insanı görüyor. Bir dini hedefine almış. Dini adına dine savaş açmış bir adam. Bilerek, hissederek, çekinmeden, çocuk yaştaki masum insanların her birinin gözünün içine bakarak bir bir öldürmüş. Akabinde bir yıkım, üzüntü, pişmanlık hissetmiş mi...hayır! Bilakis! Ne kadar doğru yaptığı konusunda ısrarcı olmuş, kurtulanların ve yakınlarını kaybeden ailelerin yüzlerine baka baka sırıtabilmiş mahkemede. Sonra da güya maksimum cezayı alarak sinsi sinsi gülümsemeye devam edebilmiş biri Breivik. Mahkeme miktarı itibariyle herkesi hayal kırıklığına uğratan verdiği bu cezanın savunmasını Norveç adaletinin cezalandırmak yerine rehabilite edebilme prensibini esas aldığını söyleyerek yapmış. Ancak şu var: bu adam ki tipik bir Avrupalı. Tipik bir batı temsilcisi. Bir hıristiyan. Wasp olarak da anılan beyaz anglo sakson protestan profili. Böyle olunca da değil yetmiş yedi isterse bin kişiyi katletsin Batı adaleti bir şekilde onu aklama yoluna gidiyor.
Ola ki bir Müslümandı bu katliamı yapan, mesela Oslo'nun gettolarından çıkmış kavrulmuş derisi ile konuşmasa da ben Ortadoğulu bir Müslümanım diye bağıran bir mülteci çocuğu olsaydı, dili Norveççe'ye dönmez bir Arap mesela bir Mısırlı, bir Filistinli veya Pakistanlı olsaydı cezai müeyyide yirmi bir sene olabilir miydi hiç? Ya Breivik'in yazdıklarında, söylediklerinde vahşet, o da bu kadar sessiz içe sindirilebilir miydi hiç... Hiç şüphem yok, bu katliamı bir Müslüman yapsaydı ve hatta önceden medite ettiğini gösteren hiç bir şey de olmasaydı, yine de bu Avrupa'nın 11 Eylül'ü görülür, milat kabul edilirdi.
Batı adaleti buraya kadar. İyi ki ahiret var!
yeniakit