"Osmanlı Uluslar Topluluğu" tabii ki olmaz

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun bir Amerikan gazetesine verdiği beyanatta "Osmanlı Uluslar Topluluğu neden olmasın?" dediği ileri sürülünce, Arap alemindeki bazı çevreler tedirgin olabilir diye telaşlanmıştık. Nitekim, Türkiye'nin bölgesel entegrasyon çabalarına tam destek veren Lübnanlı gazeteci-yazar dostumuz Muhammed Nureddin bile 'Neler oluyor? Biz eşitlik esasına dayalı bir birlik kurulacak diye sevinirken Türkiye bize hükmetmeye mi hazırlanıyor?' diye sordu. Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esed de Hürriyet gazetesine verdiği mülakatta kafasında beliren soru işaretlerinden söz etti. Neyse ki Davutoğlu o haberi vakitlice yalanladı da fitnenin önü kesildi.

21 Aralık'ta konuyla ilgili tatmin edici bir açıklama yapan Dışişleri Bakanı, geçen gün katıldığı bir televizyon programında meseleye bir kere daha açıklık getirdi. Dedi ki: "Sekiz yıllık görevimde başdanışman ya da dışişleri bakanı olarak hiçbir yerde Osmanlı'yı yeniden ihya edeceğiz, Osmanlı Milletler Topluluğu kuracağız gibi bir ifadem olmamıştır. O gün de olmadı. Benim verdiğim cevap şu; bunlar kayda da alınmış cevaplardır: Türkiye Cumhuriyeti devleti bir ulus devlettir ve uluslararası hukuk içinde, Osmanlı Devleti sınırları içinde kalmış olan her ülke ile kendimizi eşit görürüz. En küçük ülke kimse, onlarla da eşitiz. Hiç kimseye hükümranlık yapmak niyetinde değiliz. Tek başımıza bir şey de kurmak niyetinde değiliz... Bununla ('Türkler Osmanlı Uluslar Topluluğu kurmak istiyor' iddiasıyla) bir takım korkular, bir takım eski Osmanlı karşıtı, Türk karşıtı güdüler harekete geçirilmek isteniyor... Herkesle eşitiz. O eşit olduğumuz kardeşlerimizle yeni bölgesel düzenlemeyi birlikte kuracağız."

Davutoğlu bu konunun ne kadar hassas bir konu olduğunun farkında.

Belki farkında olmayanlar vardır diye, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika'nın "Osmanlı Uluslar Topluluğu" fikrini ortaya attığı Nisan 2005'te Milli Gazete'de yazdığım bir yazının o hassasiyetle ilgili kısmını dikkatlere sunuyorum:

"Yakıcı bir anarşiden mustarip olan Cezayir'in cumhurbaşkanı, 'güçlü ve hoşgörülü Osmanlı düzeni'ni mumla arıyor. Biz de o düzeni mumla arıyoruz.

Fakat, Buteflika'nın 'Osmanlı Uluslar Topluluğu' önerisine katılmamız mümkün değil. Bu öneriyi Cezayir'in Türkiye ile alabildiğine yakınlaşma arzusunu ortaya koyan bir 'irade beyanı' olarak görüp büyük bir memnuniyetle karşılamakla beraber, akl-ı selim, ilm-i siyaset ve diplomatik nezaket, Türkiye'nin Osmanlı bayrağını açarak İslam dünyasının liderliğine soyunmasına el vermez diye düşünüyoruz.

Osmanlı'nın hatırası Türkiye için büyük bir prestij kaynağı olmakla beraber, bugün Müslüman ülkelerin çoğunun (bilhassa Ortadoğu'dakilerin) başında bulunan idarecilerin ve bu ülkelerdeki laik aydınların Osmanlı'ya pek sıcak bakmadıkları da bir gerçektir. Sömürgeci İngilizlerin ve Fransızların yazdığı yalan-yanlış Osmanlı tarihi son yıllarda ciddi bir tashihten geçti; idareciler ve aydınlar arasında Osmanlı aleyhtarlığının (dolayısıyla Türklere antipatinin) en yaygın olduğu Mısır'da bile Osmanlı'nın müspet yönlerine vurgu yapan sayısız kitap yayınlandı; Cemal Abdünnasır döneminde ayyuka çıkan "Türkler bizi sömürdü" edebiyatı irtifa kaybetmeye başladı; fakat "Gelin Osmanlı'yı ihya edelim" derseniz, bu 'trend' anında tersine dönebilir. Tarihe mal olmuş Osmanlı'ya sempati duyanlar, yeniden gün yüzüne çıkmaya çalışan Osmanlı'ya antipati duyabilirler. Her devletin bir gururu vardır. Bununla oynamamak lazım.

Bazı siyasetçilerimiz, televizyonlarda bile "Biz bölge ülkelerinin ağabeyiyiz" diyorlar. Halbuki, bölge ülkelerinden bize "ağabey" diye hitap edenler çıksa ile, biz böyle bir şeyi kapalı kapılar ardında bile telaffuz etmekten kaçınmalıyız. Suriye, Mısır veya Suudi Arabistan'a 'Biz size ağabeylik yapmak istiyoruz' demek, olacak şey değil. 'Biz sizinle işbirliği yapmak istiyoruz' demeli, eşitlik esasını gözetmeli, onlar bize 'ağabey' diye hitap edecek olsalar bile diplomatik nezaketimizi korumalı, asla liderliğimizi ilan etmemeliyiz. Ümmetin maslahatı için lider olmamız gerekiyorsa, bu konuma lafla değil işle yükselmeli, 'doğal lider' haline gelmeliyiz.

Dünün keskin Arap milliyetçileri, bilhassa 1 Mart devrimi sayesinde Türkiye ile entegrasyona sıcak bakmaya başladılar. Bu fırsatın iyi değerlendirilmesi lazım. Fitne ehlinin eline malzeme verecek ('Türkler Arapları yeniden sömürgeleştirmek istiyor' propagandasına zemin hazırlayacak) söylemlerden kaçınmak lazım. 'İngiliz Uluslar Topluluğu benzeri bir yapılanmaya gidelim, Osmanlı Uluslar Topluluğu'nu kuralım', böyle bir söylem olacaktır."


yeni akit

Bu yazı toplam 1962 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar