Selâhaddin Çakırgil
Oylanacak olan, sadece ‘anayasadaki değişiklik’ değil!
Yarın, halkımızın seçmen durumunda olan kesimleri, anayasada kısmî de olsa bir iyileştirme yapılabilmesi için getirilmek istenen değişiklikleri kabul edip etmediğini göstermek üzere sandıklara gidecek.
***
Ra’d Sûresi, 11. Âyet meâli çok düşündürücüdür: ‘Bir halk kendi halini değiştirmedikçe Allah onların halini değiştirmez..’
Değişimin ezelî ve ilahî ölçüsü işte bu..Bir halkın içtimaî hayatında iyiye doğru bir yönelme olursa Allah’u Tealâ, sebeplerini halk eder ve olması gereken, olur.. Kezâ, bir halkın sosyal bünyesinde bir tereddi, bir gerileme ve çöküş olursa, o zaman da, yönetim mekanizması ona göre ‘bileşik kaplar’ örneğinde olduğu gibi, yeniden şekillenir.
Hz. Peygamber(S)’den gelen bir hadis ‘rivayet’inde de, ‘Nasılsanız, öyle idare edilirsiniz..’ denilmiştir.
***
Evet bir ‘darbe anayasası’nda, o da nice zorluklarla sağlanabilen bir uzlaşmayla bir hükûmet etme sisteminde yapılan değişiklik oylanacak..
Ana Muhalefet Partisi ve PKK terör örgütü ve benzerleri ve de Pensivanya Şeyhi’nin etrafındaki grup bütün emperyalist odakların medya organlarının ve hattâ resmî çevrelerinin açık beyanlarıyla söz birliği halinde, bu değişikliğin reddi için uluslararası bir ‘Hayır’ kampanyası sürdürüyorlar. Ve bunu yaparken de ileri sürdükleri gerekçe, Erdoğan’ın ‘tek adam’ ve‘diktatör olabileceği’ şeklindeki iddialar...
Halbuki, asıl mevcut anayasa, cumhurbaşkanını bütün siyasî tasarruflarından dolayı sorumsuz ve sorgulanamaz bir statüde bulunduruyor, geçmiş anayasalar gibi...
Tayyip Erdoğanise bu yetkilerin yanlışlığını gördüğü için, sorgulanabilir- yargılanabilir ve halka hesap veren bir cumhurbaşkanlığı düzenlemesi getirmek istiyor. Yani, kendisinin ve kendinden sonra gelecek olanların da halka fiilen hesap vermek zorunda olacakları ve sorgulanma ve yargılanmaları’nın yolunu açmak istiyor.
Ama, ‘hayır’cılar ülkemizi ve halkımızı çok seviyorlar, zâhir!..
Ülkemizin güçlenmesinden, iç işlerimize diledikleri gibi karışmak imkanından mahrum kalacaklarını açıklayacak değiller ya..
***
Bu açıdan, seçmen durumundaki vatandaşlarımız, oy kullanırken, kimleri sevindireceklerini, kimleri üzeceklerini, Allah, tarih ve gelecek nesiller karşısındaki sorumluluk duygusuyla da düşünmek zorundadırlar.
Goygoyculara ve her türlü putlaştırmacılığa geçit yok!
Tayyip Erdoğan, hakkında ister yalakalık ve goygoyculuk niyetiyle, isterse frensiz -aşırı muhabbetle yazılmış olsun; bir şiir kitabının toplatılması için hemen mahkemeye başvurmuş..
Erdoğan, aleyhindeki bir hakaretname için toplatma talebinde bulunsaydı, başta ingiliz ve alman medyası olmak üzere ve onların bizdeki uzantıları olan medyanın nasıl feryat ettiklerini görürdük, diktatörlük suçlamalarına yine sarılarak.. Ama, şimdi suskunlar..
Çünkü, Erdoğan’ın ruh dünyasından habersizdirler..
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, avukatı aracılığıyla dile getirilmiş olan görüşlerden bir-kaç ‘mensubu olmaktan büyük şeref duyduğumuz inancımızın bir gereği olarak (…)ölçüsüz övgülere, hele hele inanç ve kültür değerlerimizle bağdaşmayan yakıştırmalara hiçbir şekilde prim’ verilmeyeceği bildiriliyordu.
Bu örnek tutumundan dolayı Tayyip Bey’e tebrikler..
CHP'li vekil Muharrem İnce Bey’e
Bir videonuzu izledim ve şaşırdım. Çünkü, Tayyip Bey’in, Sezaî Karakoç’tan okuduğu bir şiirdeki, ‘Ne yaparlarsa yapsınlar, boş.. /Göklerden gelen bir karar vardır..’ mısralarını, çarpıtarak, ‘Göklerden gelen karar ne imiş? Belgesi var mı? Dinimizde var mı böyle bir şey? Biz de Müslümanız. Allah bize niye göndermemiş öyle bir kararı?’ ’ kabilinden dilinize dolamanız, gerçekten de akla ziyan.. TRT’de yayınlanan bir programda, babanızın, sizi, ‘Müslüman kişinin üzerine uyurken güneş doğmamalı..’ diye yetiştirdiğini söylemiş birisi olduğunuza göre, o mısralarla anlatılmak istenenin, ‘takdir-i ilâhî’ olduğunu anlayacak bir sosyo-kültürel geçmişe de sahip gözüktüğünüzden dolayı, bu çarpıtma, size yakışmıyor. Siz yakıştırdıysanız, o ayrı mes’ele..
stargazete