Hasan Karakaya
Özal"ın deyimiyle kıçlarının üstüne oturdular!
Herhalde uzun uzun yazmaya gerek yok... Dün de yazdığımız gibi; Türkiye günlerdir "komik" ve "matrak" bir olayla "ciddi ciddi" meşgul edildi... Komik ve matrak olay üzerine "istihbari(!) tahlil"ler yapıldı, "entellektüel(!) yorum"larda bulunuldu... Olayın, "basit bir telefon dinlemesi" olmadığı, işin içinde "ortam dinlemesi" bulunduğu söylendi, yazıldı, çizildi...
"Saldırı"da öyle ileri gidenler vardı ki; işin ucunun CIA, MOSSAD ve uluslararası istihbarat kuruluşlarına dayandığını yazanlar, çizenler ve söyleyenler bile oldu... Olay, onlara göre o kadar "büyük"tü ki; "küçük ayrıntı"ları hiç kimse düşünmedi...
"Suçlamadıkları" kişi ve kuruluş kalmadı... AK Parti"yi suçladılar, Hükümet"i suçladılar, Başbakan"ı suçladılar, İçişleri Bakanı"nı suçladılar, Emniyet"i suçladılar...
"Dinci gazete" diyerek Vakit"i suçladılar, "linç" etmeye kalktılar!..
"Başbakan hakkında gensoru önergesi vereceğiz" dediler!..
"CHP Genel Merkezi"ni dinleyenlerin, bu dinlemeyi dinci gazeteye servis yapanların ortaya çıkarılması ve konuşmayı yayınlayan gazetenin cezalandırılması için suç duyurusunda bulunacağız" dediler!..
SAV"A SAYGISIZLIK MI YAPSAYDIK?!?
Oysa, dün de ifade ettiğimiz gibi, ortada bir "dinleme" olayı yoktu... Ama "dinleten" vardı.. Ortamı "dinleten" de, "Vakit"e servis eden" de, sayın Önder Sav"dan başkası değil!..
Ne yapalım yani;
"Adam telefonunu açık bıraktı" ise, "yaşlı bir adama saygısızlık" yapıp, telefonu yüzüne mi kapatsaydık?
Kendisi, muhabirlerimizden "yaşça hayli büyük"tür!.. Üstelik, telefonu açan da biziz!.. Bizim "görgü kaidelerimiz"e göre; telefon açılan kişi "yaşça büyük" ise, ona saygıda kusur edilmez ve "yaşlı" kişi telefonunu kapatmadıkça, yüzüne telefon kapatılmaz!..
Önder Sav"a telefon etmiş miyiz?..
Etmişiz!..
Önder Sav, telefonu açıp bize cevap vermiş mi?
Vermiş!..
"Misafirim var... Bir dakika" demiş mi?..
Demiş!..
Ama, belki "yaşlılığı"ndan, belki de "telefon özürlü" olduğundan, "telefonunu kapatmayı" unutmuş!..
Ya da;
"Yanlış düğme"ye basmış!..
Sonuçta, "telefon açık" kalmış..
Ki, bunu, bugünkü sürmanşetimizde yayınladığımız "Türk Telekom kaydı" ile de belgeliyoruz..
BİZ BELGESİZ HABER YAPMAYIZ!
Ne diyor Türk Telekom;
Tarih: 23 Mayıs Cuma... Saat: 10.03...
Arayan Numara:
Vakit Haber Merkezi: 310 41 19...
Aranan Numara: Önder Sav"ın Cep Telefonu;
0 532 371 65 22...
Süre: 44 Dakika 06 Saniye...
Gördüğünüz gibi; Vakit"in Ankara Bürosu"nun 312 310 41 19 nolu telefonu ile CHP Genel Sekreteri Önder Sav"ın 0532 371 65 22 nolu telefonu arasında "tam 44 dakika 6 saniyelik bir görüşme" yapılmış!..
Ne gün yapılmış bu görüşme?..
23 Mayıs 2008 Cuma günü!..
Saat kaçta?..
10.03 ile 10.47 arasında!..
Tam "219 kontör"lük bir görüşme!..
Bunca "bilgi" ve "belge"den sonra, rahmetli Turgut Özal olsaydı, herhalde "Kıçlarının üstüne oturdular" derdi!..
Evet, evet;
Başta bazı CHP kurmayları olmak üzere, "kartel medyası"nın anlı-şanlı kalemleri, "kıçlarının üstüne oturdu"lar!..
Kartelozların, "hiçbir b.k bilmedikleri" çıktı ortaya!..
Halkı "cahil" yerine koyarlar ve "cehaletle savaştıklarını" söylerler ama "tam bir bilgi düşmanı" oldukları, bir defa daha gözler önüne serildi.
KOLPACI MECZUP NE YAPACAK?
Hele, iri gazetelerden birinde kalem oynatan bir "kolpacı meczup" var ki; "Önder Sav abi"sini haklı çıkarmak için öyle "kıvır kıvır kıvırdı" ve "rakkase"ler gibi, öyle "komedi dans figürleri" sergiledi ki, ancak bu kadar olur!..
Galiba; "Bir CHP yalakasının Deniz Abi"den fırça yeme ihtimali karşısında duyduğu tedirginlik" dedikleri şey, böyle bir şey!..
Kirli sakallı, "Kolpacı Meczup" CHP"ye o kadar endekslenmiş, "şahsiyetsizlik" ve "onursuz"luğu o kadar içselleştirmiş, "aşağılık kompleksi"nin girdabına öyle yuvarlanmış ve "yalakalığa" o kadar alışmış ki, "CHP"nin hata yapabileceğini" hiç düşünmüyor!..
Bunca "bilgi"ye ve "belge"ye rağmen; "Yuh artık" diyor, "Zekâya hakaret olur da, bu kadar olur!."
Kime söylüyor bunu?..
Aklı sıra, bize söylüyor!..
Çünkü, bize inanmıyor!..
"Olamaz" diyor, "Önder Sav, telefonunu açık bırakmış olamaz!"
Ama, oldu işte!..
Telefonunu açık bıraktı!..
"Kolpacı meczup", bakalım şimdi ne diyecek?.. Bilmem, "Önder Sav"ın zekâsına hakaret" ettiğinin farkına varacak mı?..
Ama, nerede onda o zekâ!!!
ÖNDER SAV DİKKATLİ(!) ADAMDIR!
"Zekâ" dedim de, aklıma geldi... Hani, "CHP kurmayları"nın söylediklerine ve "kartel kalemşörleri"nin yazdıklarına bakıp bakıp "güldüğümüzü" söylüyordum ya, "niye gülüyorduk" biliyor musunuz?..
Önder Sav, Vali Serindağ ile görüşürken diyor ki, "Ben çok dikkatli bir adamımdır!"
Ve ekliyor:
"Parti içinde, benim farkım bu!"
Farkı gördük!..
Önder Sav"ın farkını da gördük, CHP"nin farkını da!..
Tabiî, "ne kadar dikkatli olduklarını" da!..
Şimdi, "herkese" düşen, "devlet kurumları"ndan "özür" dilemektir!..
Ve tabiî, "dinci gazete" diye saldırdıkları ve adeta "linç" etmeye kalkıştıkları Vakit"ten de "özür" dilemek mecburiyetindeler!..
Öyle ya; yazdıkları ve söyledikleri her şey "palavra" çıktı!.. Rahmetli Özal"ın deyimiyle, bir defa daha "kıçlarının üstüne oturdular!"
Otururken, "çömlek"leri acıdı mı acaba?!?..
-------------
Önder Sav mı, Önder Saf mı?
Bana kalırsa, Önder Sav, bir an önce "istifa" edip, "siyaset mezarlığı"ndaki yerini almalıdır!..
Ya da, Nüfus Müdürlüğü'ne başvurup, "Sav" olan soyadını "Saf" olarak değiştirmelidir!..
Çünkü Önder Sav, son günlerde "çok tuhaf saflıklar"a imza atmıştır!..
Hac ve Peygamber Efendimiz aleyhinde konuşmuş, bu konuşma ortaya çıkınca, "Kameraların açık olduğunu bilmiyordum" gibi "gaf"a imza atarak, ne kadar "saf" olduğunu göstermiştir!..
"Bir CHP Valisi" imişçesine kendisini ziyaret eden Vali M.Ali Serindağ ile görüşürken de, "telefonu açık bıraktığı"nın farkına varmayıp, yine "açık" vermiştir!..
"Kameraların açıklığı, telefonun açıklığı" derken, hayli "açık" vermiştir Önder Sav!..
Bunun için de, "Sav" olan soyadını bir an önce "Saf" veya "Önder Gaf" olarak değiştirmelidir!..
vakit