Özgürlüğe Kavuşan Esir Cüneyd’in Gözüyle Açlık Grevi Direnişi
Esir Cüneyd’in Gözüyle Açlık Grevi Direnişi
Esirlerden ve onların açlık grevi direnişinden bahsederken birkaç kez gözleri yaşardı. Ona yük olmamak için gayret ettiysek de kendisi zihnimizden geçen her şeyi sormamız konusunda ısrar etti. İşgalci onu serbest bırakmadan önce 22 gün esirlerin açlık direnişine katıldı. Esir arkadaşlarına selam gönderince duygusal anlar yaşadı.
Serbest bırakılmadan birkaç saat önce yattığı El-Halil’deki hastanede kendisiyle görüştük. İdari ceza alan esirlerin sürdürdüğü açlık grevi direnişi hakkında bize ayrıntılı bilgi verdi. Esirlerin kahraman tavırlarını, izzetli ve onurlu tutumunu anlattı. Bize işgalcinin barbarlığından, işkence metotlarından ve esirleri çıplak aramak istemesinden bahsederken kendine hâkim olamıyordu.
Kendisiyle yaptığımız röportajı sunuyoruz:
İdari ceza alan esirleri açlık grevine zorlayan nedir?
İdari ceza alan ve her seferinde tekrar cezaları yinelenen esirler, bu uygulamanın son bulması için açlık grevi başlattılar. Bu tutuklama şekli haksız ve zalimcedir. Uluslararası her türlü sözleşme, anlaşma ve örfe aykırıdır. Esir Mazin En-Netişe gibi on dört yıl bu şekilde cezalandırılıp zindanda kalan esirler var. Bundan fazla ceza alan esirler olduğu gibi, az alan da var.
Bu dosyanın kapanmayacağını anlayan esirler açlık direnişi başlatmayı kararlaştırdı. Bunun sonucunda şehit olmayı bile göze aldılar.
Esirler açlık grevini nasıl başlattı? Buna karşılık cezaevi idaresinin tutumu ne oldu?
Bütün cezaevlerindeki esirler arasında önce istişare yapıldı. Herkes direniş üzerinde hemfikir oldu ve esirler 24 Nisan Perşembe günü birlikte açlık grevine girmeyi kararlaştırdılar.
Siyonist cezaevi idaresiyle Siyonist istihbarat elemanları esirlerin blöf yaptıklarını, bu tavırlarıyla baskı kurmak istediklerini düşünüyorlardı. Ancak Perşembe günü olunca esirler cezaevi idaresine açlık grevine başlama kararı aldıklarını dolayısıyla gelen yemekleri geri çevirmesini istediler.
Cezaevi idaresi bize, açlık grevine niyetlenen esirleri Er-Ramle’deki tek kişilik hücrelere göndereceği tehdidinde bulunarak bunu isteyen varsa cezaevi kapısına çıkmasını tehditkar bir dille iletti. Bir de ne görelim! Şeyh Cemal En-Netişe, ardından kanser hastası Şeyh Nebil En-Netişe, bir çok hastalıkla boğuşan eski bakanlardan İsa El-Ca’beri kapıda en önde duruyorlar. Hâlbuki esirler ilerleyen yaşları ve hastalıkları nedeniyle açlık grevine girmemeleri konusunda kendileriyle anlaşmaya varmıştı.
Sahne gerçekten çok etkileyiciydi. Esirler hasta halleriyle açlık grevine katılmamaları için ellerini öpüp ağlıyorlardı. Ancak bu liderlerin cezaevi idaresine karşı durma ve direnme konusunda ortaya koydukları kararlılık ve güçlü irade gençlerin taleplerini reddetmelerine neden oldu. Bunun için gençlerden önce direnişe başladılar. İzzet ve onurlu tabloyu gören Siyonist subay ve görevliler çıldıracak gibiydiler.
Er-Ramle’deki tek kişilik hücreleri bize anlatır mısın? Burada hayat nasıldır?
Er-Ramle’deki tecrit odaları işgal cezaevlerinin en kötü ve berbat olanıdır. Aynı anda rutubet ve sıcaklığıyla meşhurdur. Burada birçok zindan ve zindanlara bağlı koğuşlar vardır. Her bir koğuşa 5-8 esir bırakılıyor. Bu zindanlar hayat dayanaklarından mahrumdur. Esirlerin üzerlerindeki elbise, bir sergi ve battaniyenin dışında bir şeyleri yoktur.
Açlık direnişini sürdüren kaç esir var? Bunlardan Er-Ramle’de kalanların sayısı kaçtır?
Şu anda Er-Ramle’de 49 esir açlık grevi sürdürüyor. Bütün cezaevlerinde ise halen 200 esir açlık grevindedir. Bunlardan 110’u idari ceza alan esirlerdir. Her hafta yüz kadar esir direnişe iştirak ediyor.
Esirlerin günlük hayatından biraz bahseder misiniz?
Cezaevi idaresi bizi her şeyden mahrum etti. Aile ziyaretinden, avukatla görüşmekten, bazı ilaçları almaktan mahrum etmeler belli başlı uygulamalar. Daha önce açlık grevine giren esirler bitkin düştüğünde kendilerine glikoz veriliyordu. Ama şimdi esir bitkin düşüp yere yığıldığında, ağız ve burnundan kan akmaya başladığında bile revire kaldırılmasına izin verilmiyor. Esirler direnişi yaymakla tehdit edince ancak revire kaldırıyorlar.
Açlık grevi esnasında esirler ne alıyor?
Esirler bu süre içinde sudan başka bir şey almıyor. 24 Nisan tarihinden beri tuz ve vitamin almayı reddediyorlar.
Açlık grevindeki esirlere yönelik aramaların durumu nasıl?
Sabaha karşı saat üçte ve akşam saat altıda olmak üzere günde iki kez aramaya tabi tutuluyorlar. Bu iş esirlere karşı vahşeti, canavarlığı ve rezaletiyle tanınan birlik tarafından yapılıyor. Aramalar esnasında esirlerin elbiseleri çıkartılıp beş dakika bekletiliyorlar.
Subay, polis ve doktorların açlık grevindeki esirlere karşı tutumu nasıl?
Son derece kötü. Esirler bazen bir şeyler istiyorlar. Ama onlar son derece ağır ve ihmalkâr davranıyorlar. Doktorların vahşiliği ise subaylarınkinden az değil. Son derece kötü muamelede bulunuyorlar. Mesela birkaç gün önce esir İbrahim Ebu Ayaş kan kustu. Er-Ramle cezaevindeki doktorlardan birini çağırdılar. Doktor tansiyonunu zindanın penceresinden ölçtü. Ardından ona “tedavi görmek istiyorsan öncelikle açlık grevini bırakman ve yemek yemen gerekir” dedi. Esir talebi reddedince doktor tedavi yapmadan çekilip gitti.
Peki, cezaevi idaresi taleplerini ele almak üzere esirlerle görüşmeye başladı mı?
Esirler adına cezaevi idaresiyle görüşmeler yapan 7 kişilik bir komisyon var. Bunlardan üçü Er-Ramle’de hücrelerde bulunuyor. Bunlar Dr. Emced El-Hammuri, milletvekili Abdulcabir Fukaha ve Eşref Usfur’dur. Üçü En-Nakab cezaevinde bulunuyor. Sonuncusu da El-Mecdu cezaevinde bulunuyor. Cezaevi idaresi şimdiye kadar bunlarla bir görüşme yapmadı.
Avukatların ziyareti oldu mu?
Maalesef şimdiye kadar herhangi bir ziyaret gerçekleşmedi. Esirler, Uluslararası Kızılhaç örgütüne “bize karşı yapılanlara siz de ortaksınız” mesajı vermek istiyor. Şimdiye kadar hiç ziyaret edilmedik. Esirler Kulübünden de hiç kimse iletişime girmedi.
Açlık direnişindeki esirlerin morali nasıl?
Son derece yüksek. Çünkü onlar idari ceza konusunun bir daha tekrarlanmamak üzere kapanması gerektiğine inanıyorlar. Esirlerin talepleri adil ve meşrudur. Bu uğurda şehit olacak olsalar bile kararlarından dönmeme azmindeler.
Kan kusan hasta esirler var. Onların eylemi bırakmaları için hep ziyaret ediyoruz. Ancak onlar kararlılıkla bunu sürdüreceklerini söylüyorlar. Neye mal olursa olsun bunu sürdürme azmi ve kararlılığı içindeler.
Filistin liderleriyle Filistin halkına bir mesajınız var mı?
Bu savaşta bizi yalnız bırakmayın. Annelerimizi, eşlerimizi, çocuklarımızı meydanlarda yalnız bırakmayınız. Dayanışma için yaptıkları bütün eylemlere, gösteri ve yürüyüşlere katılınız. Açık söylüyorum, yalnız bırakırsanız durumumuz her geçen gün daha da kötüye gidecektir. Ayakta duramıyoruz ve lavaboya gidecek mecalimiz kalmadı. Liderlerden ellerinden geleni yapmalarını istiyoruz. Halid Meşal, Musa Ebu Merzuk ve İsa Karaki’in ortaya koyduğu çabalar bize ulaştı. Bunlar takdire şayan çabalardır. Esirler konusunda daha fazlasını bekliyoruz.
Filistin dışında esirlerle dayanışmak için yapılan etkinliklerin haberi içeriye ulaşıyor mu?
Filistinli esirlerle dayanışmak için dışarıda yapılan etkinlikler değişik vesilelerle zindanlara ulaşıyor. Bunlar çok önemli çalışmalardır. Bunlar esirlerin moralini yükseltmekte, onlara güç ve kuvvet vermektedir.
Bu açlık direnişini daha öncekilerden ayıran nedir?
Bu direnişi daha öncekilerden ayıran en belirgin özellik, buna yaşlı, hasta, vekil ve bakanların da iştirak etmesidir. Şu anda yaşları altmışın üzerinde olan ondan fazla esir var. Bunların yanında yaşları oldukça küçük gençler de var.
Esirlerle vedalaşman nasıl oldu?
Veda çok zor ve üzüntü vericiydi. Çıkmak için onlarla vedalaştığımda bana selam vermeye güç yetiremediler. Uzaktan sadece elleriyle selam verdiler. Hareketsiz bir şekilde yerde yatıyorlard