Selâhaddin Çakırgil
Pazar Yarenliği..
Yeni ‘Kefere Tuzakları’yla Karşılaşmak İstenilmiyorsa..
‘Çav bella’ bir anda oturuverdi, gündemimize..
İtalyanca Ciao! (Çavv!), almanca Tschüs! (Çüss!) gibi kelimeler, bir görüşme bitişinde, tarafların ayrılırken, birbirlerine bizdeki, ‘Haydi eyvallah, hoşça kal!.’ gibi mânâlarda kullandıkları kısa vedâlaşma kelimeleri olup, Almanya, İsviçre ve İtalya hattında sıkça duyulur.
Ama, bu kelime, 1922-45 arasında İtalya lideri olan Benito Mussolini’nin faşist yönetimine karşı solcu direnişçilerce okunan ‘Ciao bella’ marşıyla uluslararası bir nitelik kazanır; komünistlerin ‘Enternasyonal’i veya kemalistlerin, İsveççe’den aldıkları, ‘Dağ başını duman almış’ şeklindeki ‘izci marşı’ havasında..
Bu italyanca marşı birileri bir yerlerde söyleyebilir.
Ama, bunun minarelerden söylenmesi?
Bu, en hafif şekliyle densizliktir ve 3-4 gün önce, bu densizlik, -siz isterseniz, başka bir şey deyiniz- İzmir’de tezgâhlanmıştır. Dahası, bir gün sonra da yine İzmir’de, bir türkücü kadının okuduğu türkü yayılmıştır, minareden.. Bu haince eylemi, sosyal medyadan sevinçle duyuran bir kadının, başka partilerde üye olması da mümkündü elbette, ama, CHP’li çıkması ve CHP’nin propaganda çalışmalarında etkili birisi olması, çok sıradan bir durum olarak görülemez elbette..
Bu alçakça eylem, bir tertiptir /organize bir eylemdir ve bu duruma, inanç hassasiyeti taşıyan her Müslümanın tepki göstermesi tabiîdir.
Anlaşılıyor ki, bu alçakça tertip, şehirdeki camiler arasında var olan bir ‘merkezî sistem’in elektronik şifrelerinin kırılması veya içeriden birilerince dışarıya verilmesinden kaynaklanmış..
İzmir Müftülüğü, câmilerdeki bu ’merkezî sistem’leri ikinci bir emre kadar devre dışı bırakmış..
Doğru, ama yetmez. Bu emir, Diyanet İşl. Başkanlığı’nca bütün ülkedeki câmilere de verilmeli, hattâ bu ‘merkezî sistem’ uygulaması bütünüyle kaldırılmalı.. Aksi halde, benzer alçaklıklar, toplumun sinir uçlarıyla oynayarak kitleleri kontrolsüz tepki verecekleri şekilde kışkırtarak, nâhoş tepkilere ve sahneye ‘kurtarıcı’ olarak çıkmak isteyen fitnecilere dâvetiyeye dönüştürülebilir.
*Bir hanım yazarın, ‘Ülke Tv.’deki programda ölçüsüz sözler söylemesine sadece mâlum laik kesimler değil, hemen her kesimden tepki geldi. Bu doğru da, nice meşhur itirazcılar, Halk Tv.’den eski tüfek militanlardan bir kadın sunucunun, ‘Silâhlı demiyorum, ama, silâhlı mı, silâhsız mı olacak, bir şeyler olmalı..’ ve; yine aynı tip bir başka kadın olan CHP İstanbul İl Başkanı’nın da ‘Erken Seçim’le mi, başka bir şekilde mi olur; gideceklerini düşünüyorum..’ şeklindeki lafları üzerinde bir çift söz etmediler.
*Dünya çapında yaşanan ‘Virüs Salgını’ üzerine alınan sıkı tedbirleri çarpıtarak, ‘Cami yasak, Cuma namazı, Cemaat namazı yasak, Teravih namazı yasak..’ diye toplumu tahrik etmeye ve galeyana getirmeye kalkışan bazı tipler yeniden sahneye fırladılar.. ‘Allah akıl ve basiret versin..’ demekle yetinelim..
*Salgın hastalığı önlemeye yarayacak tedbirler meyânında, büyük kalabalıkların bir araya gelmesine engel olmak için, Bayram Namazı da kılınamayacak..
Diyanet İşl. Başkanı, ‘Bayram Namazı’ yerine evlerde kılınabilecek İşraq/Dûhâ ya da Kuşluk Namazı denilen ibadetle yetinilmesini’ tavsiye edince, bazı kişi ve grupların, ‘Bu durum alışkanlık oluşturur’ vehmine kapılarak zihinleri bulandırmaya çalışmaları ilginç..
Bu gibilere, Osmanlı döneminin ünlü hukuk mecmuası olan ‘Mecelle’nin, ‘Mâni (men’etme durumu) ve muktezâ (gereklilik) teâruz ettikte (karşı karşıya geldiğinde), mâni takdim olunur, (men’e öncelik tanınır)..’ ve ‘ Mâni zail oldukta (men’etme durumu ortadan kalktıkta), memnû’ avdet eder (yasaklanmış olan durum geri gelir..) ’ gibi hükümleri hatırlamaları tavsiye edilir.
Ve TEBRİK: ‘Ben elhamdülillah müslümanım’ diyen her okuyucunun Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyorum, efendim.