PKK silahı bırakır ama ticareti asla!
Kürtlerin Aksakalıyım diyen Abdülmelik Fırat, PKK'yı anlattı. Öcalan'la görüşmesi, PKK'nın dağ ve Avrupa'daki ticari faaliyetleri, TRT 6 ve ROJ TV'ye Kürtlerin bakışları...
Sevilay Yükselir/Sabah
PKK silahı bırakır ama ticareti asla!
Ben Kürtlerin Aksakalı'yım" diyen Şeyh Sait'in torunu eski parlamenter Abdülmelik Fırat'la bu hafta Baş Başa'da derin bir sohbet gerçekleştirdik. Yalova'daki mütevazı evine konuk olduğumuz 82 yaşındaki Fırat'a, PKK'ya yapılan silah bırakma çağrılarını ve Kürt açılımına dair ilk adım olan TRT-Şeş'i yorumlattık. En önemlisi, "O da devlete çalıştı. Öcalan'a bile devlet kontrolünde gitti" iddialarının doğru olup olmadığını sorduk.
* PKK'ya silah bırakma çağrısı yapılıyor? Ne düşünüyorsunuz?
Çok yerinde. 'Avrupa ve ABD'de de bu işin içine girerse gerçek anlamda sorun çözülür' diyorlar. PKK'nın üst düzeyleriTürkiye'ye gelmeyecek, geri kalan kadroları evine dönecek. Önce zorlanacak elbette o militanlar. Çünkü onlara hep totaliter, despotik fikirler anlatılmıştır. Ama zamanla alışacaklar. Halkın içine girip yuvalarına dönünce onlar da normal yaşamın tadına varacaklardır. Yeter ki o fırsat verilsin.
* Bu söyledikleriniz genel affı tarif ediyor. Bu bazı çevrelerden tepki almaz mı?
Evet. Bir genel af şart. Ve bunun olabilmesi için hiç bir sorun yok. Şimdiye kadar 20-30 defa af çıkarılmış. Tepki gösterenler affı küçümsüyorlar ama onların idolü olan Atatürk kendi döneminde belki 4-5 defa af çıkarmıştır. Buna Kürtler'i de dahil etmiştir.
* İlk çağrıyı Irak Cumhurbaşkanı Talabani yaptı. Şimdi neden böyle bir çağrıya ihtiyaç duydu sizce?
Talabani fevkalade politikanın inceliklerini bilir. Ona göre, 'Politikada etik hiçbir şey yok! Büyük devletler hep çıkarlarına göre hareket eder.' Talabani yabancı dil bildiği ve Batı'yı iyi tanıdığı için işi kuralına göre oynar. Biliyor ki, Irak'ın da, Ortadoğu'nun da huzura kavuşması için ve AB ile ilişki kurabilmek için PKK sorununun çözülmesi gerekiyor. Ve bunu bildiği için de ona göre oynuyor. Kurt politikacı yani. Bir yanda PKK ile arasını açmak istemiyor bir yanda Türkiye'siz olamayacağını görüyor.
* Peki, bu silah bırakma PKK'yı ortadan kaldıracak mı?
PKK'nın ortadan kalkması artık çok zor. Çünkü, inanılmaz bir ekonomik gücü var. Bugün Avrupa'da yılda 500 milyon euro para toparlayabilen bir holding gibi. Uyuşturucu ve silah ticaretinde önemli bir rol üstlenmiş. Kilit durumunda. Bundan dolayı kara paracılar istifade etmek istiyorlar PKK'dan. Mafyayı geçmiştir bu haliyle. Silahla mücadele bitse dahi finansal gücünün bitmesi çok zordur. Tüm Avrupa ülkelerine yayılmış bir güçlü holding gibi.
* Son açılımını nasıl buluyorsunuz AKP'nin? TRT Şeş'i kastediyorum.
TRT Şeş, sistemin fikrinin değiştiğinin bir göstergesidir. Sistemin duvarından bir taş düştü. Ama bu taşı yerine yine koyabilirler. Çünkü hâlâ seçim kanununda Kürtçe konuşma yasak. Yarın başka bir iktidar gelse TRT Şeş'i kapatabilir. AK Parti samimiyetini gösterip bu kanunu kökten değiştirmeli. Ayrıca bu kanal kurulurken Kürtlerin ileri gelenlerinden fikir almaları gerekirdi. Ama onlar ne yaptı? Bürokratlarla kurdular bu kanalı. Şimdi ne tuhaf, TRT Şeş denilince akla Rojin geliyor. Böyle mi olmalıydı peki?
* Belli ki siz iyi bir TRT Şeş izleyicisisiniz?
Evet izliyorum. Kürt halkı da izliyor merakla. Bir kere Kürtçe'yi Roj TV'den daha iyi kullanıyorlar. Bunlar güzel gelişmeler ama bu işe bizim Kürt entelektüellerinin de muhakkak el atması lazım.
* Madem ki, bu kadar kolaydı silah bırakmasını sağlamak PKK'nın. O halde neden yıllardır insanlar ölüyor? Neden bu kadar beklendi?
Çünkü, derin devlet böyle karar verdi. Bakın. 1977'de Nazlı Ilıcak'a demiştim ki; 'PKK'yı derin devlet kurdu.' Ergenekon'la birlikte haklılığım ortaya çıkıyor. Derin devlet eğer isterse, PKK'yı bir saatte bitirir. Adam İmralı'da oturuyor. Güya idama mahkûm. Ama oradan bile avukatları aracılığı ile PKK'yı yönetiyor. Bunu nasıl yapıyor? Bunu o cezaevinin kâtiplerinin, güvenlik birimlerinin gözü önünde yapıyor!
* PKK ile mücadele sinirleri bozdu artık. Şu aralar durgun ama geçtiğimiz yıl çok acılar gördü bu ülke halkı.
İki taraf da gördü acıyı. Bir er şehit oluyor. Genelkurmay Başkanı'ndan, Cumhurbaşkanı'na kadar herkes geliyor. Törenler yapılıyor. Öte yandan bir PKK'lı ölüyor. Onlar da aynı şekilde cenazelerini kaldırıyor. Bu ne demek biliyor musunuz? Türk halkı ile Kürt halkı birbirine düşman değil. Tüm bu olanları göz önüne alsanız, bu iki halkın birbirini boğazlaması lazım. Ama bu iki halk arasında dil ve etnik farkın dışında onlarca ortak nokta var. Bunları söylüyorum diye, birçok Kürt aydını bana kızıyor. Ama ben halkım için ne doğruysa onu söylemek zorundayım. O benim vicdani bir sorumluluğum. Bu mücadelede 50 bin gencimiz gitti. 4000 bin köy yandı. 3 milyon Kürt göç etti. Bunlar Kürt halkının lehine midir? Hayır. Gençlerimiz inandıkları için PKK'yı tutuyor. Bunlar dürüst insanlar. Ben de onlara diyorum ki; İşte, Öcalan sizin bu yürekli ama saf tarafınızı kullanıyor. Tanka, topa, panzere karşı ne kadar başarılı olabilirsiniz?
* Şam'a Öcalan'la görüşmeye gitmenizi devletin istediği ve ondan HADEP Genel Başkanlığı için destek almak istediğinizi iddia ediyorlar.
Tüm bunlar Öcalan'ın koca bir yalanı. Yanımda Mehmet Gazi'nin oğlu Ali Gazi vardı. Amacım Barzani ve Talabani ile barışmalarını sağlamaktı ve bu silahlı mücadelenin önüne geçmekti. Ben istediğim zaman istediğim partiden mebus olabilen bir insan iken neden Öcalan'dan böyle bir talepte bulunayım? Çok saçma.