Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Postmodern asimetrik savaş

Türkiye’ye karşı örtülü, postmodern asimetrik bir savaş veriliyor.. Bakın haklı olmak kimseye haksızlık yapma hakkı sağlamaz. Bir topluluğa olan öfkemizin bizi onlar hakkında haksızlığa sevketmemesi gerek.. PKK’yı bahane edip Kürtlere saldıranın, heykel öptürenin o protesto ettiği PKK’lıdan hiçbir farkı yoktur. Sokağa çıkacağız, bütün bunlar olurken susacak değiliz. Ancak öfkemiz aklımızı zail etmemeli. İçimize provokatörler karışıp kontrol kaybolduğunda ayaktakilerin oturması gerekir.. Haklı iken haksız duruma düşmememiz gerek, kaş kaparken göz çıkartmamamız gerek. 

Postmodern asimetrik bir savaşla karşı karşıyayız. Bakın daha yol yapılırken, müteahhit ve işçiler ele geçirilerek stratejik noktalarda yeraltına yüzlerce kilo patlayıcı yerleştirilmiş.. Onu oraya yerleştiren bombanın ne zaman, kim tarafından, kime karşı kullanılacağını bilmiyor.. Kimi manyetik, kimi kablolu bir düzenekle uzakta bir komuta merkezine bağlı. Düğmeye basan hangi sistemi harekete geçirdiğinin farkında değil. Emri veren çok farklı bir yerde biri olabilir. Ona talimat veren ise, farklı bir konumda kameradan ya da sensörlerden oradaki hareketi izleyen biri olabilir..

Hürriyet, Zaman, Bugün grubu ve Cumhuriyet gazetesi gibi gazetelerin arkasında kimlerin olduğu belli.. Sermaye olarak da, zihniyet olarak da nereden beslendikleri belli.. Gelinen noktada halkın, kurumların bu medya ve STK’lar ile ilişkilerini yeniden gözden geçireceklerini düşünüyorum.. Bu süreçte izledikleri politikalar sebebi ile, yargı yoluyla, hukuk içinde kalınarak hesap sorulması gerektiğini de not edelim.

Bir kısım gazeteciler bu savaşın doğrudan ajanı. Gazetecilik 2. işleri.. Hatta bazı yayın organlarının asıl varlık sebebi bu. Bazıları eklemlenmiş gazeteci. Birinci işleri gazetecilik, ama 2. işleri ajanlık. 3. gruptakiler ajan olduklarının farkında bile değiller. Profesyonel gazetecilik yaptıklarını sanıyorlar. Bunlar beyaz ajan.. Haber verirsin, haber alırsın.. Kimisi de parça başı çalışır. Profesyonel takılıyorlar ya. Onlara üniversiteler, sivil toplum örgütleri üzerinden de gidilebilir. Arkalarındaki sponsorların arkasında bir istihbarat örgütü olabilir.. Bakın toplumla ilgili istihbaratçıların bugün yarıdan fazlası sosyal medyadaki sanal kişiler ya da analizistlerden oluşuyor. Geri kalanın % 40’ı basın ve STK görünümü altında. O sizin düşündüğünüz ajanların sayısı % 10 bile değil. Basın ve STK’ya dokunulmaz derseniz ajanların % 90’ı serbest kalır. Köpekleri sokağa salar, taşları toprağa bağlamış olursunuz..

Bugün siyasi analizist diye takdim ettikleri bir adam, bir paralel TV’ye çıkıp, PKK’nın kaçırdıklarını nasıl insani bir yaklaşımla getirip teslim ettiğini anlatarak dolaylı olarak PKK ve HDP güzellemesi yaparken, devletin operasyonlarda öldürdüklerini cenaze sahiplerine teslim konusunda insafsızca davrandığını anlatarak bir algı operasyonu yapabiliyor. Devlet halen söylüyor ve insani davranmıyor, PKK kötü ama çok daha insancıl ve dürüst davranıyor. Demek istedikleri bu. Sahi suret-i haktan gözükerek fitne çıkartmaya çalışan bu adamlar “otorite” konusunda fikir mi değiştirdi yoksa.

Bu arada; birileri Abdurrahim Boynukalın’ı seçti sanki. Boynukalın’ı tanıyorum. Doğru, dürüst, akıllı, vicdan sahibi biri.. Genç bir adam.. AK Parti’deki en güzel insanlardan biri. Boynukalın, AK Parti gençliğini arkasına alıp sesini yükseltmeyecek, meydanı başkalarına mı bırakacaktı. Sessizlik ölümdür. Kuşkusuz haklı olmak, kimseye haksızlık etme hakkı yok. Silahsız, saldırısız, hukuk içinde kalacağız. Ancak sosyal olaylarda her zaman disiplini sağlamak kolay olmayabilir.. Ya da bir takım ajan provokatörler de araya sızabilir.. Böyle olabilir diye meydanlara çıkmayacak değiliz.. Bu günler için değilse bunlar “cici çocuklar” olacaksa niye örgütlüyorsunuz ki? Vitrin dekoru mu bunlar? Yoksa balkon çiçekleri, ya da sansıdaki bodur ağaçlar mı? Bakın, Politikacılar, STK temsilcileri, gazeteci, yazar ve sanatçıların hem genişletilmiş eleştiri hakları, hem de artırılmış tahammül yükümlülükleri vardır.

Hürriyet neden hemen öyle ciyak ciyak bağırıyor ki, Doğan medyanın beni linç etmek için, eşim, çocuklarım okulda, sokakta saldırıya uğrarken, evimden çıkamadığım günlerde bir hafta kesintisiz bir şekilde diğer paralel yayın organları ile saldırılarını sürdürdüler.. 312 general size dava açtı mı, askeri mahkemede yargılandınız mı? Gazeteniz kalaşnikofla tarandı mı, bahçenize el bombası atıldı mı? Ne gördünüz ki. Bunlar bize olurken siz sessizdiniz.. Haber değeri yoktu.. Ben ihbarlarınız sayesinde 500 yıldan daha fazla mahkumiyet talebi ile yargılanıyordum. Haftada 5 gün, günde 5 kez mahkemeye çıktığım oluyordu.. Camınız kırılmış, canınızdan korkmuşsunuz.. O korkuyu gezi günlerinde duymamıştınız.. Hürriyet’e olunca kötü, ATV ve Sabah’a yönelik saldırı olunca iyi mi. Niye Hürriyet’e yönelik olaylar konusunda tepki verenler ATV ve Sabah konusunda çifte standart uyguluyorlar.. AK Parti milletvekili eyleme katılınca kötü, CHP’li, HDP’li milletvekilleri olaylara karışınca iyi mi oluyor.

Bakın benim evimde sokak ve kapı kaydı alan kamera  var. Sizde yok mu? Yoksa kamera kayıtları silinmiş mi, ya da kameranız çalışmıyor mu idi.. Abdurrahim Boynukalın mı kırdı camınızı? Kamera görüntülerini mahkemeye verin, madem dava açıyorsunuz. Bakalım o saldırganlar kimlermiş. Sakın bu işin arkasında ya da azmettiricileri arasında, bu tepkileri hedefinden saptırmak ve bu protestoların önünü almak isteyen birileri olmasın. MHP’li gençleri sokağa salıp, masum Kürtlere saldıranlar kimler? Bunun Hakkari’de olan olayda HDP’liler, DAEŞ’li diye uzun sakallı bir Arap turiste saldırmalarından ne farkı var.

MİT ve Emniyet bu süreçte çok daha dikkatli olmalı. Olaylara, kişi ve kurumlara yönelik protestolarda ajan provokatörlerin araya karışmasına izin verilmemeli.. Tekrar söylüyorum, haklı olmak kimseye haksızlık etme hakkı vermez. Öfkemiz aklımızı zail etmemeli.

Halk teröre karşı sesini yükseltmeli. STK’lar tepkisini göstermeli. Ama provokatör ajanların oyununa da gelmemeli.. Susmak da ölümdür, haddi aşmak da. AK Genç de susmamalı. Tamam eyleme giderken karınca yuvasının üzerinden yürümüşsek Neml Sûresi’ni ve Hz. Süleyman’ın ordusunun kıssasını hatırlarız. Boynukalın durmamalı. Deli-kanlılara siyaset yapma alanı açıyorsanız, onların yaşlılar gibi davranmasını beklemeyin. Selam ve dua ile.

yeniakit

Bu yazı toplam 1103 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar