Hakan Albayrak
Provokasyon değilse nedir bu?
Şehit Aileleri Dayanışma ve Sosyal Yardımlaşma Derneği (ŞADDER), 14 Ağustos günü, İstanbul Edirnekapı Şehitliği'nde, hükümetin Kürt Açılımı'nı protesto etti.
Bana göre protestonun konusu da yeri de çok yanlıştı.
Ama daha yanlış olan, bu protestoya aynı yerde -ve üstelik aynı saatte- cevap vermeye kalkışmaktı.
Barış Ve Kardeşlik İçin Gençlik Birliği diye bir grup, Kürt Açılımı'nı güya desteklemek için Edirnekapı Şehitliği'nde toplanınca, bütün Türkiye'yi sarsabilecek bir çatışmanın eşiğine gelindi.
PKK ile savaşta evlatlarını kaybeden acılı ailelerin gruba tepkileri ancak polisin olağanüstü gayretleriyle bastırılabildi.
Bastırılamasaydı, o gün Edirnekapı Şehitliği'nde kan akabilirdi.
Akan kan Türkiye çapında bir çatışmayı tetikleyebilir ve Kürt Açılımı'nın sonunu getirebilirdi.
"Barış ve Kardeşlik" adına savaş ve düşmanlığı kışkırtacak kadar densiz (veya kötü niyetli) olan bu "Gençlik Birliği"nin yanlışı (veya provokasyonu), Kürt Açılımı'nın kazasız-belasız devam etmesini isteyen bütün gruplara ders olmalıydı.
Emekçi Kadınlar Derneği o gruplar arasında mı yer alıyor, yoksa Kürt Açılımı'na sabotaj cephesinde mi?
Geçen Cuma günü "Hükümetin Kürt Açılımı'na destek" ve "Onurlu Barış" için inadına Edirnekapı Şehitliği'nde toplanan, yarım kalmış provokasyonu tamamlamak istercesine "şehit" yakınlarını kışkırtan ve üç hafta önceki çatışma ortamını yeniden oluşturarak kamuoyunu infiale sevk eden Emekçi Kadınlar Derneği üyeleri, aslında Kürt Açılımı'na köstek eylemi yaptıklarını idrak edemeyecek kadar 'saf' olabilirler mi?
"Onurlu Barış" benim başım-gözüm üstüne, ama DTP ve dolayısıyla PKK çağrışımı yapan bu söylemi Edirnekapı Şehitliği'ne taşımak düpedüz provokasyondur.
Diyelim ki "Emekçi Kadınlar" başta işin vahametinin farkında değillerdi"
"Burası bizim şehitliğimiz. Sizi burada istemiyoruz. Defolun gidin buradan. Kahrolsun PKK!" gibi sesler yükselip ortam gerilmeye başlayınca, akıllarını başlarına almaları gerekmez miydi?
Yangının üstüne körük misali, o ortamda uzun uzun "basın açıklaması" yaptılar.
Bunu bir meydan okuma olarak gören öfkeli "şehit" yakınları üzerlerine yürüdü, yine çatışmanın eşiğine gelindi, araya giren polis çatışmayı engellemek için yine akla karayı seçti, ama onlar hiç 'tınmadılar'.
'Yahu, hayra çağıracağız derken şerre hizmet ediyoruz. Doğruyu yanlış yerde, yanlış zamanda ve yanlış şekilde savunarak onu yanlışa kurban ediyoruz. İnsanların öfkelerini üzerimize çekerek barış ve esenlik davasını yükseltemeyiz. Bu hatadan dönelim, bu eylemden vazgeçelim' demediler.
Muratları gerçekten barış ve esenlik olsaydı, demezler miydi?
* * *
Ergenekon Davası'nda bir gün "Barış Ve Kardeşlik İçin Gençlik Birliği yahut Emekçi Kadınlar Derneği gibi örgütleri manipüle ederek onları barış inisiyatifi kisvesi altında Kürt Açılımı'na karşı sa-botaj eylemlerinde kullanan -mesela Edirnekapı Şehitliği'nde provokatif eylem düzenlemeye yönelten- Ergenekon elemanları" bahsi açılırsa hiç şaşırmam.
Böyle bir rezaletin tek makul izahı da bu olabilir zaten.
Yeni Şafak