Hakan Albayrak
Restlerden jestlere doğru
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, sivil toplum ve siyaset hakkında hüküm cümleleriyle dolu konuşmalar yapmıyor artık.
Başbuğ'un, AK Parti ve Gülen Hareketi'ne sabotaj planını değersiz bir "kâğıt parçası" gibi göstermeye çalışarak, yer altında bulunan silahlar için "boru" diyerek ve ordu içinde "cadı avı" başlatmayacaklarını söyleyerek cunta zanlılarına alenen sahip çıktığı günler de geride kaldı.
Cunta / Ergenekon zanlılarının asker ve sivil- kibirli duruşları da bozuldu.
Millete ve onun temsilcilerine alenen meydan okuya gelenler artık alttan alıyorlar.
Gelip geçici bir rüzgârla karşı karşıya olmadıklarını, Türkiye'nin esaslı bir dönüşüm geçirdiğini, bu süreci durduramayacaklarını, askeri vesayet düzeninin illa ki sona ereceğini, yeni bir günün doğmakta olduğunu, bu yeni günde eskiye ait hal ve hareketlerin eğreti durduğunu nihayet anlamaya başladılar.
Cuntaların elinden gelseydi son bir gayretle ihtilal yaparlardı, ama başlarının belası olan 'sızmalar' yüzünden yarı yolda kalıp hapsi boylayabileceklerini hesap ettikleri ve tankları kışlalardan çıkarmayı başarsalar bile emniyet güçleriyle çatışmayı göze almadan Meclis'in üstüne yürütemeyeceklerini bildikleri için buna cesaret edemiyorlar.
Türkiye eski Türkiye değil, mahkemeler eski mahkemeler değil, polis eski polis değil; darbeciliğin konforlu günleri mazi oldu.
Askeri yerli yerine oturtmaya ve darbecilerden miras kalan yüksek yargı diktatörlüğünü bitirmeye dönük anayasal düzenlemelerin önündeki en büyük engel psikolojik engel- kalkmış bulunuyor.
Öte yandan, asker-sivil, demokrat-ulusalcı, yüksek yargı-hükümet kutuplaşmasını sona erdirmek için gerekli olan vasat da yavaş yavaş oluşuyor.
Herkes bunun sürdürülebilir bir kriz olmadığının farkında.
Bu kadar gerginliği, bu kadar yüksek tansiyonu kimse uzun süre kaldıramaz.
Hele ufukta bir ışık göremeyenler hiç kaldıramaz.
Sürece muhalefet edenler, muhalefetlerinin 'perspektifsiz' olduğunu iyice kavradıklarında, kendilerini sürecin akışına bırakacaklardır.
Süreci yürütenler de zafer sarhoşluğuna kapılmayıp- buna itimat telkiniyle mukabele edeceklerdir (Başbakan Erdoğan'ın fevkalade gerilimli geçen 22 Temmuz seçimlerinde AK Parti'nin kazandığı muhteşem zaferden sonra yaptığı uzlaşmacı konuşmayı hatırlayalım).
Demokratik hukuk devletini kuvveden fiile çıkarma gayretlerine sabotaj girişimleri bir süre daha devam edebilir, ama sonunda sular durulacak ve karşılıklı restlerin yerini karşılıklı jestler alacak inşaallah.
Sonra hep beraber önümüze bakacağız...
yenişafak