Sakarya Başörtüsü Platformu"ndan 88.Başörtüsü Eylemi (FOTO)
Sakarya Başörtüsü Platformu 88. Başörtüsü eyleminde; Askeri vesayet ve sivil destekçileri tarafından ülkenin gerginlik ve kaos ortamına sürüklenmek istendiği, toplumun çeşitli sınıflamalarla kamplara ayrılmaya çalışıldığı belirtlidi.
Sapanca Bilgi Eğitim ve Dayanışma Derneği
Necdet Sezer, nöbetin bitti!.. Evine dön!..
Sakarya Başörtüsü Platformu 88. Başörtüsü eyleminde; Askeri vesayet ve sivil destekçileri tarafından ülkenin gerginlik ve kaos ortamına sürüklenmek istendiği, toplumun çeşitli sınıflamalarla kamplara ayrılmaya çalışıldığı belirtlidi. Cumhurbaşkanı Necdet SEZER"in uygulamalarının eleştirildiği açıklamada sistemin kurumları eliyle sürdürdüğü basıklara karşı Tevhid ve Adaleti ilke edinmiş bir mücadele örnekliği gösterilmesi gerektiği vurgulandı.
Sakarya Başörtüsü Platformu adına SABED Başkanı Kemal ALPAY tarafından okunan 88. basın açıklamasında; ülkede sürekli olarak darbe havasının hakim kılınmaya çalışıldığı belirtildi. Kendilerine laik diyenlerinde, demokrat diyenlerinde dile getirmedikleri şeyin bu ülkede demokrasinin bir şey ifade etmediği gerçeği olduğu vurgulanan açıklamada "1950 den bu yana demokrasi ile idare edildiği söylenen Türkiye"de hangi kesimin tanımı üzerinden bakılırsa bakılsın demokrasi diye bir kavramın koskoca bir yalan olduğu gerçeğidir. Bizim buradan haftalardır dile getirdiğimiz gibi Türkiye askeri vesayet rejimi ile idare edilen bir ülkedir." cümlelerine yer verildi.
ALPAY, cumhurbaşkanın görev süresinin 17 Mayıs"ta dolduğunu, haksız yere o koltukta oturduğunu söyleyerek açıklamasına şu ifadelerle devam etti. "Müslüman bir ülkede Ramazan ayında güpegündüz su içerken poz veren Necdet Sezer bir gün kendisinde olmayan adaletin huzurunda hesap verecek ve orada içebilecek bir damla su dahi bulamayacaktır. Necdet Sezer halka ve halkın seçtiği parlamentoya rağmen o makamda oturmaktadır. Biz Sakarya Başörtüsü Platformu olarak, Necdet Sezer"in bu tutumunu protesto ediyor ve hemen şimdi, haksız yere oturduğu o makamı boşaltmasını istiyoruz."
Anayasal kurumlar eliyle baskı ve sindirme politikaları uygulandığını söyleyen ALPAY, "Danıştay Açık Liselerdeki hukuksuz kararından sonra, yoksul öğrencilerin belli kontenjanlarla özel okullarda okuyabilmesinin de önünü kesiyor. YÖK, denklik uygulamaları ile ilgili olarak hukukla ve bilimle bağdaşmayan, Atatürk İlke ve İnkılaplarına uygunluk şartı getiriyor ve tüm dünyaya rezaletin belgesini sunuyor." dedi. ALPAY açıklamasını şu sözlerle bitirdi. "Küresel emperyalizm ve yerli işbirlikçilerine karşı verilecek olan mücadele Tevhid ve Adalet temelinde yürütülecek bir mücadele olmalıdır. Müslümanların sahip oldukları imkanları hikmetle kullandıkları andan itibaren özgür yarınlara ulaşılması çok daha yakındır."
"Başörtüsü İslamın Emri, Müslüman Kadının Kimliğidir" ve "Tevhid-Adalet-Özgürlük" yazılı pankartlar taşıyan platform mensupları eylem boyunca "Uyan, Diren, Özgürleş", "Darbeciler Yenilecek, İslami Direniş Kazanacak" ve "Tevhid, Adalet, Özgürlük" sloganları attılar. Eylemde, "Halk Göreve", "Darbe Tehdidi Oligarşinin İflasıdır", "Zulme Karşı Direneceğiz" ve "Başörtüsü Kimliğimiz, Vazgeçmeyiz" yazılı dövizler de taşındı.
Sakarya Başörtüsü Platformu 88.Basın Açıklaması
Necdet Sezer, nöbetin bitti!.. Evine dön!..
Türkiye, 27 Nisan"da sokulduğu oksijen çadırından çıkabilmiş değil. Eşi başörtülü bir cumhurbaşkanı seçtirmeme zaferinin sarhoşluğunda yaşayan üniformalı azgın egemenlerle birlikte, Cumhuriyet Halk Partisinin rütbesiz generalleri siyaseti, huzuru ve toplumsal beklentileri boşa çıkarıyor, hüsrana uğratıyor ve bundan adeta sadistçe zevk alıyorlar. Rejim tehlikesi ve iç çatışma söylemleri ile halkın tepkisini topluyor ve laik - anti laik şeklinde hatları çok daha belirginleştirmiş bir kamplaşmanın alanını açmak ve yaymak istiyorlar.
Her on yılda bir yapılan darbelerle adeta darbelerle idare edilen bir ülke haline getirilen Türkiye"de bu ortamları sürekli bir hale getirmek istiyorlar. Bu şekilde ve bunlara eklemlenen mitingler eliyle oluşturulan cephenin karşısında ise çok genel bir ifadeyle demokrasi taraftarları ya da demokrasiyi savunanlar bulunuyor. Bunların başında da halen Hükümet olan AKP Hükümeti duruyor.Yaklaşan seçimlerde laikler siyasetlerini irtica, rejim tehlikesi ve Şeriat düşmanlığı üzerine kurarlarken, demokrat cephe ise özgürlükler,demokrasi, hak ve taleplere dayalı bir metot üzerinde siyaset yapıyorlar. Ancak hem laik kesim ve hem de demokratlar açısından dile getirilemeyen şey ise demokrasinin bu ülkede hiçbir şey ifade etmediği gerçeğidir. 1950 den bu yana demokrasi ile idare edildiği söylenen Türkiye"de hangi kesimin tanımı üzerinden bakılırsa bakılsın demokrasi diye bir kavramın koskoca bir yalan olduğu gerçeğidir. Bizim buradan haftalardır dile getirdiğimiz gibi Türkiye askeri vesayet rejimi ile idare edilen bir ülkedir. Halkın oyları ile Hükümet kuranlar yasama ve yürütmenin ancak küçük bir kanadı oluşturmakta diğer ve asıl güçlü kanadını ise rejim, darbe ve dikta yanlısı cumhurbaşkanlığı işgal etmektedir. Türkiye"deki bu iki başlı yasama ve yürütme erki birbiriyle çatıştıkça ve birbirlerine muhalefet ettikçe toplumsal huzur kaybolmakta ve insanların yararına olan hiçbir uygulama yapılamamaktadır.
Türkiye"de ortaya çıkan bu laik-antilaik ya da cumhuriyetçi-demokrat kamplaşmalarında ortaya çıkan en tuhaf ve garip durum ise, her iki tarafın kutsallarının da aynı olmasıdır. Bunların en belirgini de ister darbeci veya darbe yanlısı olsun, isterse darbe karşıtı herkesin bir bayrak alıp meydana çıkmasıdır. Darbe yanlısı cumhuriyet mitinglerinde yaşanan bayrak hezeyanlarının bir benzerini, belki daha da fazlasını darbe karşıtı olarak algılanan mitinglerde de görüyoruz. Bu bile toplumun geçirdiği travmayı izah etmeye yeter. Bu noktada darbe karşıtları da bir noktada darbecilere sığınarak var olabilmenin acizliğinde durmakta ve bu şekilde yaşamaktadırlar.
Olması gereken kendi kavramları ile düşünen, kendi kavramları ile konuşan ve kendi pratikleri ile hareket eden özgür ve özgün muhalefet etme bilincidir. Karşıtlarına sığınılarak, onun kutsallarına sarılarak yapılacak olan muhalefet hiçbir zaman sahici olmaz ve hiçbir zaman öyle de algılanmaz. Türkiye"de bu noktada yapılmak istenen, CHP-DSP-SHP eliyle sol muhalefet DP-MHP VE AKP eliyle de sağ muhalefet bloke edilerek, rejim ve asker açısından tehlike arz etmeyecek bir şekle ve renge büründürülmesidir.
Ayrıca Türkiye 17 Mayıs"tan bu yana görev süresi dolmasına rağmen haksız yere o makamı işgal eden bir cumhurbaşkanına sahip bulunuyor. Bugünkü uygulamasıyla seçilmesi dahi meşru olmayan Necdet Sezer bir an önce eşyalarını toplamalı ve nereye taşınacaksa taşınmalıdır. Müslüman bir ülkede Ramazan ayında güpegündüz su içerken poz veren Necdet Sezer bir gün kendisinde olmayan adaletin huzurunda hesap verecek ve orada içebilecek bir damla su dahi bulamayacaktır. Necdet Sezer halka ve halkın seçtiği parlamentoya rağmen o makamda oturmaktadır. Bu bile rejimin ne denli samimiyetsiz ve iki yüzlü olduğuna işaret eden bariz bir örnektir. Halka ve halkın seçtiği parlamentoya rağmen baskıcı ve darbeci olduğunu delilidir.
Biz Sakarya Başörtüsü Platformu olarak, Necdet Sezer"in bu tutumunu protesto ediyor ve hemen şimdi, haksız yere oturduğu o makamı boşaltmasını istiyoruz. Adalet bugün ezilenlere lüzumlu olabilir fakat birgün bu azgın egemenlere de lazım olabilir ve mutlaka olacaktır.
Anayasal olarak ifade edilen kurumlar eliyle sürdürülen baskı ve sindirme politikalarında oluşturulan darbe ortamından da faydalanarak her gün yeni bir hukuksuzluk gündeme geliyor. Bilhassa Danıştay ve YÖK eliyle sürdürülen bu kampanyada kartel medyası da bunlara çanak tutuyor. En son olarak YÖK, denklik uygulamaları ile ilgili olarak hukukla ve bilimle bağdaşmayan, Atatürk İlke ve İnkılâplarına uygunluk şartı getiriyor ve tüm dünyaya rezaletin belgesini sunuyor. Danıştay Açık Liselerdeki hukuksuz kararından sonra yoksul öğrencilerin belli kontenjanlarla özel okullarda okuyabilmesinin de önünü kesiyor. Ve bütün bunlar halka rağmen halkın sahip olması gereken hak ve özgürlüklere rağmen yapılıyor. Sistem, halkın mutluluk ve huzurunu istemiyor. Halkın sürekli ekonomik ve sosyal sıkıntılar içerisinde boğuşmasını istiyor. Kendisine muhalif tüm sesleri susturmak ve küresel emperyalizmin oyuncağı olmaya devam etmek istiyor.
Bu noktada Küresel emperyalizm ve yerli işbirlikçilerine verilecek olan mücadele Tevhid ve Adalet temelinde yürütülecek bir mücadele olmalıdır. Müslümanların sahip oldukları imkanları hikmetle kullandıkları andan itibaren özgür yarınlara ulaşılması çok daha yakındır.
Sakarya Başörtüsü Platformu adına Sapanca Bilgi Eğitim ve Dayanışma Derneği
www.sakaryadayanismaplatformu.org
www.ozgurder.org