Sarıgül’ün 17 Aralık Operasyonu’ndan haberi var mıydı?

Dünkü “Arşiv” sayfamızda da kısaca verildi ama, ben “detay”larıyla anlatmak istiyorum... Anlatayım ki; hem bir “zihniyet”i tanıyın, hem de Mustafa Sarıgül’ün neden ve nasıl, en önemlisi de “kimler” tarafından “korunduğunu” anlayın...

Yalnız, en son söyleyeceğimi en baştan söyleyeyim: Malûm; “Benim teröristim iyidir, seninki tu kaka” diye bir söz vardır... Bu sözü Mustafa Sarıgül’e uyarlarsak, şöyle diyebiliriz: “Benim hırsızım iyidir, seninki tu kaka!”

Bunu söylediğimize göre, artık olaya geçebiliriz...

9 AY ÖNCESİ MANŞET!

Peki, olay ne?..

Olay; hadi “CHP’nin resmi yayın organı” demeyelim de, “CHP yanlısı gazete” ya da CHP’nin “yarı resmi” gazetesi olan Yurt gazetesinin 21 Nisan 2013 tarihli sürmanşetinde “Ayazağa’da Başarı’lı vurgun!” başlığı ile verilen haber...

Merdan Yanardağ, Yaşar Nuri Öztürk, Cüneyt Ülsever ve “Ben mahallenin o... muyum?” diyen Ayşenur Arslan’ın yazı anonslarının üzerinde verilen “Ayazağa’da Başarı’lı vurgun!” başlıklı haberde özetle deniliyor ki;

“Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Başarı Eletronik’in sahibine Ayazağa’da 3 milyon Euro’ya 20 dönüm arazi aldırdı... Arazi, kişiye özel imara açıldı ve değeri 500 milyon Euro’ya çıktı.”

Sürmanşetten “özeti” aktarılan olayın detayları şöyleydi:

“Türkiye’nin en değerli arazilerinin bulunduğu Şişli Belediyesi’ne bağlı Ayazağa’da büyük vurgun... Neredeyse tamamı orman ve yeşil alan olarak görünen ve planı bulunmayan Ayazağa, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül tarafından ‘kişiye özel imara’ açıldı.

Sarıgül, Ayazağa Mahallesi’nde yıllarca muhtarlık yapan Salih Yaşar’dan 20 dönüm tapulu arazisini yakın arkadaşı Başarı Elektronik’in sahibi Ferda Yıldız’a satması için ‘ricada’ bulundu. Yaşar da 20 dönüm araziyi 3 milyon Euro’ya Yıldız’a sattı. Satış sırasında belediyenin verdiği resmi emlak vergisi bildirimi cetvelinde ‘arazi’ olarak görülen yer, Ferda Yıldız aldıktan sonra ‘vergisi yükselmesine’ rağmen ‘arsa’ olarak değiştirildi. Bu arada Yıldız, 20 dönüm yerine 300 dönümlük arsanın etrafını çitle çevirdi.

İddiaya göre Mustafa Sarıgül; yakın arkadaşı Yıldız’a ‘20 dönüm arazinin etrafındaki yeşil alanı imara açacağı ve kendisine tahsis edeceği sözü’ verdi. Yıldız da araziyi bu nedenle 3 milyon Euro’ya almayı kabul etti. 

Sarıgül, arkadaşına verdiği sözü tuttu ve planı olmayan arazi üzerinde ‘değişiklik’ yaptı. 1/5000’lik planlar büyükşehir belediyelerinin yetkisinde olmasına rağmen Sarıgül, arkadaşına verdiği sözü tuttu ve ‘planlar üzerinde değişiklik’ yaptı. Plan, 4 Şubat 2008’de bir üyenin muhalefet şerhiyle Belediye Meclisi’nden geçip, onay için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) gitti. İBB de Sarıgül’ün imar planını onayladı. Planın hemen ardından Ferda Yıldız’ın 3 milyon Euro’luk ‘arsası’ tavan yaptı. Emlakçıların 500 milyon Euro değer biçtiği ‘arsa’da 3 helikopter pisti, hangarlar ve helikopter tamir-bakım servisleri kuruldu.”

Olayın “perde gerisi”nin anlatıldığı başka haberler de var ama, herhalde bu kadar ayrıntı yeter...

Lütfen dikkat;

Bu haberin Yurt gazetesinde yayınlandığı tarih 21 Nisan 2013’tür...

Yani, 9 ay önce...

O günlerde, “Mustafa Sarıgül’ün adaylığı filan söz konusu değildir... Dolayısıyla, Yurt’un gözünde Sarıgül; “Bir CHP düşmanı”dır!..

O halde, vur abalıya!..

BAŞBAKAN ELEŞTİRİNCE!

Aradan 9 ay geçer...

Bu süre içinde Mustafa Sarıgül, “CHP’den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı” olarak gösterilir. 

Başbakan Tayyip Erdoğan da, geçtiğimiz Pazar günü bu adaylığı eleştirir ve der ki;

“Ben CHP genel müdürü gibi sahte belgelerle konuşmuyorum... Elimde CHP’nin Kasım 2004’te Şişli Belediyesi’ne ait araştırma komisyonunun raporu var. Altında kendi elemanlarının imzası var. 57 sayfalık bu raporda CHP’nin adayı ile ilgili tüm iddialar belgeleriyle ortaya konuyor...

Bunların hangi fırıldağı çevirdiğini biliyorum. Kaçak inşaatlara göz yumulmuş, CHP adayı inşaat mafyası ile işbirliği yapmış, elimde belgeleri var. Hazırlanan raporun ardından da Şişli Belediye Başkanı partiden ihraç edildi.”

Gayet açık ve net değil mi?..

Başbakan diyor ki;

“Dün partiden kovduğunuz bir insanı bugün niye aday gösterdiniz?.. Dün yolsuzluk ve rüşvetle suçladığınız bir insanı bugün nasıl pir-u pak ilân edersiniz?..”

Başbakan Tayyip Erdoğan “Sarıgül’e yüklendi” ve onun hakkında “CHP tarafından hazırlanan yolsuzluk ve rüşvet raporu”nu kamuoyuna gösterdi ya, “CHP’nin yarı resmi yayın organı Yurt gazetesi” hemen karşı saldırıya geçti ve 29 Ocak Çarşamba günü, 9 sütuna şu başlığı attı, iyi mi;

“Kaybetme telâşı”

Neymiş;

Başbakan Erdoğan’ın, “İstanbul’u kaybetme korkusuyla” sarıldığı Sarıgül dosyası “fos” çıkmış!.. CHP’liler, Başbakan’a “Başka kapıya” demişler!..

Tamam da, adama sorarlar;

“9 ay önce Sarıgül’ün Ayazağa vurgununu yazan siz değil miydiniz?.. Bu da mı fos?..”

Ne yani;

9 ay öncesinin “vurguncu”su, şimdi “tertemiz” mi oldu?.

Yoksa;

“Benim vurguncum iyidir” mi?..

Dün, “Sarıgül tu kaka!”

Bugün “baştacı” öyle mi?..

Hani tutarlılık, hani standart?..

Ve, hani gazetecilik?..

ZEKERİYA ÖZ HABERLERİ

Madem “Yurt”tan başladık, o halde “Yurt’tan Sesler Korosu” ile devam edip, olayın bir başka boyutunu daha gözler önüne serelim...

Efendim;

CHP’nin “yarı resmi” gazetesi Yurt; “Erdoğan’ın şahsında AK Parti’ye, AK Parti’nin şahsında Türkiye’ye diz çöktürmeyi” amaçlayan “Kirli 17 Aralık Operasyonu”ndan sonra, Savcı Zekeriya Öz’e öyle bir sahip çıktı, onu öyle bir sevdi ki, insanın gözleri yaşarır...

“Cemaat’ten AKP’ye yolsuzluk tokadı” manşeti ile başlayan “kara propaganda” sürecinde; “Savcı Öz’den polislere sert uyarı!.. Dosyayı Öz’ünden ayırdılar” başlıkları ile Zekeriya Öz’e sahip çıktılar...

Bu yayınlarda, benim en çok dikkatimi çeken, “Zekeriya Öz isminin öne çıkarılması” oldu...

Diyeceksiniz ki;

“Zekeriya Öz, operasyonu yöneten bir başsavcıvekili olduğundan, onun isminin öne çıkarılması gayet normal değil mi?”

Başkaları için normal olabilir ama, CHP’nin “yarı resmi” yayın organı Yurt için hiç de normal değil...

Çünkü, Zekeriya Öz, aynı zamanda “Ergenekon soruşturmasını başlatan başsavcıvekili”dir...  CHP “Ergenekon’un avukatı”, Yurt da “CHP yandaşı” olduğundan, Zekeriya Öz’ü pek sevmezler!..

En azından 17 Aralık’a kadar!..

Biraz önce dediğim gibi;

Yurt, 9 ay önce “Mustafa Sarıgül’e karşı” idi... Aynı Yurt, Zekeriya Öz’e de karşı idi...

Hele Sarıgül ile Öz bir araya geldiğinde, “bir taşla 2 kuş vurma” heyecanı ile, 18 Nisan 2013 tarihinde, 11. sayfalarında, “Zekeriya Öz askere mi hazırlanıyor?” başlığı ile şu haberi yapmışlardı:

Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül tarafından yaptırılan spor salonu açıldı... Adliyedeki spor salonunun açılışı, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı ile Ergenekon soruşturmasını başlatan Başsavcıvekili Zekeriya Öz tarafından yapıldı. 

Kurdele kesiminin ardından spor hocaları, Sarıgül ve Çolakkadı’ya spor aletlerini tanıttı. Bu sırada Zekeriya Öz, arka tarafta kendi başına spor aletlerini denedi. Eliptik bisikletine binen Zekeriya Öz, aleti denediği sırada Sarıgül ve Çolakkadı da Öz’ün yanına gitti.

Mustafa Sarıgül, Zekeriya Öz’ün spor aletine binmesi ile ilgili espri yaparak, ‘Acaba Zekeriya Bey kaslarını güçlendirerek ne yapıyor? Acaba ilerde yoğun davalara mı hazırlanıyor diye soruyorlar’ dedi.

Ergenekon sanıklarından Ergun Poyraz’ın savcı Zekeriya Öz’e açtığı tazminat davasında Ankara 14’üncü Asliye Hukuk Mahkemesi, avukat Hüseyin Buzoğlu’nun talebini kabul ederek Zekeriya Öz’ün askerlik kayıtlarının Milli Savunma Bakanlığı’ndan istenmesine karar vermişti. 

Gelen raporla Ergenekon savcısı Zekeriya Öz’ün askerlik hizmetini ‘eksojen obezite’ tanısı ile yapamadığı ortaya çıkmıştı. Dahiliye uzmanı Hava Tabip Yüzbaşı Soner Kurtoğlu’nun, Öz’ün sağlık durumu ile ilgili raporda şu ifadeleri kullandı: Çocukluğundan bu yana şişman olduğunu ve yaptığı tüm diyet rejimlerine rağmen zayıflayamadığını ifade eden hasta, özellikle sportif faaliyetlerden sonra şiddetli nefes darlığı ve çarpıntı olduğunu, eforu yarıda bırakmak zorunda kaldığını söylemekte. Ailedeki tüm fertlerin şişman olduğunu belirten hasta, bu şikayetlerle değerlendirilerek sıhhi kurula çıkartılmış. Toplam 9 aylık diyet tedavisine rağmen kilo verememiş.”

Evet, Yurt; 18 Nisan 2013 Perşembe günü bu haberi veriyor ve gördüğünüz gibi, “Zekeriya Öz’ü itibarsızlaştırıcı bir dil” kullanıyordu!..

Peki, ne değişti ki;

O günlerde Zekeriya Öz’ü “itibarsızlaştırmaya” çalışan Yurt, 18 Aralık 2013’te, aynı Zekeriya Öz’ü “baştacı” yapmaya başladı?..

Yorumu size bırakıyorum...

SARIGÜL BİLİYOR MUYDU?

Evet, yorumu size bırakıyorum da, “durum” konusunda bir-iki kelâm etmem lâzım...

Yurt’un haberinde de geçtiği gibi, dikkat ederseniz Mustafa Sarıgül; Savcı Öz’ün “spor aleti”ne binmesi üzerine diyor ki;

“Acaba Zekeriya Bey kaslarını güçlendirerek ne yapıyor?.. Acaba, ileride yoğun dâvâlara mı hazırlanıyor, diye soruyorlar?”

Siz olsanız, sormaz mısınız;

“Mustafa Sarıgül’ün, 17 Aralık’ta başlayacak operasyondan ve bu operasyonu da Zekeriya Öz’ün yürüteceğinden haberi var mıydı?”

Öyle ya;

“Operasyonun düğmesine basılmaz”dan 14 ay önce bir soruşturma yapıldığı, bu soruşturmanın sonunda da 17 Aralık’ta düğmeye basıldığı, bizzat Zekeriya Öz tarafından açıklandı!..

“Acaba” diyorum;

“Soruşturma” devam ederken, savcılardan biri Mustafa Sarıgül’ün kulağına fısıldayıp; “Adaylığa hazırlan!.. İleride AK Parti’ye yönelik büyük bir operasyon başlatacağız!” filan mı dedi?..

Bana, Sarıgül’ün o sözleri, “öylesine” söylenmiş sözler gibi gelmedi... Öyle ya; “Savcı Bey, ileride büyük dâvâlara mı hazırlanıyor?” demek; “espri”nin de ötesine geçer ve “bir bildiği mi var?” kuşkusuna yol açar!..

“VURGUN” BELLİ İKEN!

Uzun lâfın kısası;

“Mustafa Sarıgül’ün böyle bir operasyondan haber var mıydı?.. O da, bu operasyonu bilerek mi adaylığa soyundu?.. Kemal Kılıçdaroğlu’nun da bu operasyondan haberi vardı da, onun için mi Sarıgül’ün adaylığına yeşil ışık yaktı?..”

Bir soru daha;

Savcı Zekeriya Öz’ün, AK Partili Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’i “dandik bir suçlama” ile gözaltına alırken, en azından “Ayazağa Vurgunu”na adı karışan Mustafa Sarıgül’e dokunmaması, “spor salonu arkadaşlığı”ndan mıdır, yoksa bu da “Paralel Plân”ın bir gereği midir?..

Sorular çok...

Ama, bugünlük bu kadar yeter!..

**********************************************************************

Dünün “darbeci”si, Bugün’ün “demokrat”ı olmuşi!

Evet, Nazlı Ilıcak’tan söz ediyorum... 

Dün “darbeleri öven” Nazlı Ilıcak, bugünlerde “Cemaat’in Bugün gazetesi” tarafından “demokrat kalem” olarak yutturulmak isteniyor, iyi mi?..

Buyrun, “dün”e gidelim:

Nazlı Ilıcak, 17 Aralık 1978’de diyor ki; “13 ilde sıkıyönetim yürürlüğe girdi... Huzura susamış milletimiz yürekten sesleniyor: Merhaba asker.”

Aynı Nazlı Ilıcak, “12 Eylül Darbesi’nden 2 gün sonra”, yani 14 Eylül 1980’de de şunları yazmış: “Bir otorite boşluğu doğmuştu... Türk Silahlı Kuvvetleri bu boşluğu doldurdu.”

Gelelim 16 Ekim 1980’e... “Darbe övgüleri”ne devam eden Nazlı Hanım şunları yazmış:

“12 Eylül’ün darbe olmadığını söyleyen Kenan Evren’e tamamıyla katılıyoruz... 12 Eylül ne bir darbedir, ne de bir ihtilâl.”

Bugün’ün “demokrat kalem”i Nazlı Ilıcak, memlekete, millete ve de Cemaat’e hayırlı olsun!

yeniakit

Bu yazı toplam 791 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar