Abdurrahman Dilipak
Şark cephesinde yeni bir durum yok
Bildik ülkeler, bildik senaryolar, bildik ayak oyunları. İhanetler, işbirlikleri, hainlerin kahraman, kahramanların hain ilan edildiği bir garip dünyada yaşıyoruz. Anlayacağınız şark cephesinde de garp cephesinde de yeni bir durum yok.
Aslında şark çıbanının mikrobu batıda, ilacı Şark’ın inanç, tarih, geleneğinde, derununda gizli.
İsrail, Şii, Sufi / Sünni, Vehhabiliğin beslediği DAEŞ arasındaki çatışmada 3 mum yakmış seyrimize bakıyor. İslam düşmanları zil takıp oynayacaklar.
Aç kurtlar, bölge halkının kanları, gözyaşları ve yağmalanan alınterleri üzerine kendilerine iktidar ve servet üretme gayretinde..
Hava ve kara birlikleri 5 cephede 3 koldan ilerliyorlar..
Kayyara bölgesinde ABD üssü var. O bölge Şii Irak yönetiminin kontrolünde. İran da Irak yönetimine destek veriyor. Daha doğrusu, ABD, İngiltere ve Fransa’nın liderliğindeki uluslararası koalisyon, İran ile birlikte Şii yönetime destek veriyor. 3 koldan 1.’si bu. Bu bölgede hükümet kuvvetleri, uluslararası koalisyon ve Şii birliklerin sayısı 2. Kol ile birlikte toplamda 30.000 kadar. 2. Kolda da uluslararası koalisyon güçleri ve bölgedeki Kürtlerin de destek verdikleri hükümete bağlı birlikler var. 3. Kol’da Türkiye’nin desteklediği Ninova güçleri ve Peşmerge, Barzani’ye bağlı Kürt birlikleri var. Bunların sayısı 18.000 civarında..
Bu pozisyonda Musul’a en yakın nokta TSK eğitim kampının da bulunduğu Başika bölgesi. Orta cephe, hükümet kuvvetlerinin ağırlıkta olduğu Guveyr bölgesi ve ABD’nin hava üssünün bulunduğu Kayyara bölgesi, en uzaktaki uluslararası koalisyonun konuşlandığı bölge..
Kuzeyde uluslararası koalisyon, Güney’de Peşmerge ve Türkiye, Türkiye’nin desteklediği Ninova koalisyonu ve orta cephede, Musul’un doğusunda Şiilerle birlikte hükümet kuvvetleri bulunuyor.
Türkiye kuzeyden hava kuvvetleri ile de operasyona destek veriyor.. 3 koldan 5 cepheden, hava ve kara birlikleri ile kapsamlı bir operasyon yürütülüyor. Bu şekilde DAEŞ Telafer üzerinden Suriye’ye doğru geri çekilmeye zorlanıyor..
DAEŞ’i Musul’dan çıkartmakla sorun çözülmüyor. DAEŞ hâlâ bölgede. DAEŞ, Musul’dan çıkarken arkasında bir enkaz, bir felaket bırakabilir. Daha da önemlisi DAEŞ gittikten sonra Musul’u kim, nasıl yönetecek.. DAEŞ ve Şii güçleri birbirlerinin varlıklarının gerekçesi haline gelmişti. Şimdi ne olacak?
Musul bombaların tuzaklandığı bir ölüm tarlasına döndürülmüş olabilir.. Yani bugünden yarına bu sorun çözülmeyecek..
Rakka ne olacak? DAEŞ’i Rakka’dan da çıkartırsanız, bunlar nereye gidecek.. Başlarını kopartırsanız başsız kalan örgüt kontrol dışı kalırsa ne olacak. Başı kopartılmayacaksa bu belayı nereye konuşlandıracaksınız.. Yani bu belayı kimin başına saracaksınız..
Cepheden gelen haberlere göre DAEŞ paniklemiş durumda. Bir yandan kaçanları infaz ediyorlar, öte yandan kendi aralarında liderlik yarışına girmişler, bundan sonrası için yol haritasında anlaşmazlık sebebi ile farklı kamplara ayrılıyorlar.. DAEŞ’in parçalanıp birden fazla DAEŞ çıkması mümkün. Birden çok DAEŞ, bir DAEŞ’ten daha tehlikelidir..
DAEŞ, artık eski DAEŞ değil.. ABD, İngiltere, Fransız istihbaratı ile ilgililer. Arap aşiretleri ile bağlantıları var. Kesnizanilerle bağlantıları var. Adeta bağlantıları olmadıkları kimse yok ki.. Onların bağlantısı yoksa da, birilerinin bir şekilde onlarla bağlantısı var. Özellikle de silah kaçakçılarının.
Bir de DAEŞ’ten kopan, kontrol dışı küçük grupların ne yapacakları da belli olmaz. Bunlar dinî zeminden kopunca, mafyanın, istihbarat örgütlerinin ucuz tetikçileri haline gelebilirler..
Buradan ayrılırlarsa, ya başka terör örgütlerine, çatışma bölgelerine gidecekler ya da başka ülkelerde sempatizan toplayarak yeniden örgütlenmeye çalışacaklar..
Basında yer alan haberlere göre, Rakka çevresindeki komutanlıklar el değiştirmeye başladı bile. Ebulkemal, Deyr el Zor ve Humus’taki DAEŞ’in komuta kademeleri değişti.. Örgüt içinde Suriyeli, Iraklı, Avrupalı, Kafkaslı, Afganistanlı, Balkanlar’dan, Afrika’dan gelenler ayırımının, örgüt geçmişinin de liderlik ve komuta konusunda söz konusu edildiği görülüyor. Örgüt artık dinî karakterinden çok, eylemleri ile kendinden söz ettiriyor.
İster misiniz, DAEŞ’in arkasından da FETÖ çıksın. DAEŞ’in Musul’a girişinde Kesnizanilerin rolü olduğu yaygın bir kanaat. Kesnizaniler Irak’ın Paralel devlet yapılanması. Gizli bilgileri sızdırdığı için kaçarak Rusya’ya sığınan ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı ve ABD Ulusal Güvenlik Dairesi eski çalışanı Edward Snowden, Irak’ta kaosa neden olan DAEŞ’in’in arkasında ABD, İngiltere ve İsrail istihbaratı olduğunu ileri sürdü. Eğer bunlar varsa, bunların Türkiye’deki ileri karakolu da FETÖ. O zaman FETÖ nasıl PKK ile irtibatlı ise DAEŞ ile de iç içe olabilir.. AK Parti ve MİT’i, İHH’yı DAEŞ ile ilişkili gösterme gayreti de bir cürmü atfi olabilir! DAEŞ’in bölgede İsrail›in güvenliğini tesis ettiğini söyleyen Snowden’a göre ABD, İngiltere ve İsrail istihbaratları dünyadaki bütün terörü «eşek arısı yuvası” adlı bir strateji ile bir araya getirmeye çalışıyor. Snowden, İsrail’i korumak için, Ortadoğu’da İsrail’e karşı olan grupların kendi içlerinde savaştırıldığını ileri sürdü. Daha önce de DAEŞ lideri Ebubekir El Bağdadi’nin bir yıl boyunca MOSSAD tarafından yoğun bir askeri eğitim, dini kurslar ve konuşma becerisi kursları aldığı iddia edilmişti. Ayrıca Bağdadi’nin Washington’daki bir görüşmede eski senatör John MC Cain ile aynı fotoğraf karesinde yer aldığı ileri sürülmüştü. Bu haberler seçim öncesi ABD’de daha sık dillendirilmeye başlandı.
Şark cephesinde son durum bu. Selam ve dua ile..
yeniakit