Mehmet GÖKTAŞ
Şaşırdık hangi gâvurla olacağımıza
Öncelikle belirtmeliyim, gâvurluğu gerçekten hak ediyorlar, başka bir kelime bulamıyorum bunlar için. Özellikle Amerika ve Rusya'yı kastediyorum, isterseniz Avrupa'yı da ekleyebilirsiniz. Türkiye olarak ancak bu kadar şaşkına dönebilirdik ve dönmüş durumdayız. Siyasilerimiz ve onların ağzına bakan medyamız bir o yana koşuyor bir bu yana. Amerika'nın bundan böyle Türkiye için stratejik bir ortak olamayacağı konusunda kanaat oluşmuş durumda. Bırakın stratejik ortak olmayı, bize yaptıklarını şöyle alt alta yazdığınızda Amerika'dan daha büyük bir düşman gösteremezsiniz. Ülkenizin yönetimini doğrudan devirmeye yeltenen, darbecilere üs olmaya hâlâ devam eden, etrafınızı çevreleyen düşmanlarınıza binlerce tır silah veren, vermeye devam eden, ancak düşmanlara yapılabilecek ticari savaş yürüten birisine “en büyük düşman” değil de ya ne diyeceksiniz? Durum böyle olunca kendimize başka kapılar aramaya başladık, zaten onlar da hazır bekliyordu, Rusya'yı kast ediyorum. Bütün dünyanın, özellikle Amerika ve Avrupa'nın kıskanacağı bir yakınlaşma yaşadık ve hâlâ yaşıyoruz. Yaşananların doğruluğu yanlışlığı bir yana ne yeni stratejik dostlarımızdan ne eskilerden tam bir dürüstlük göremediğimiz gibi sükûtu hayalimizden bir türlü uyanamıyoruz. Suriye meselesi öylesine içinden çıkılmaz hale geldi ki eski müttefiklerimiz gibi yeni müttefik adayımızı da “gâvur” diye nitelemekten kendimizi alamıyoruz. İran buluşmasına üç dört gün kala Rusya'nın İdlib'e saldırmasının nasıl bir izahı olabilir? Karşı karşıya olunan insani felâket bir yana dürüstlük ve ahlâkî açıdan nasıl izah edilebilir? Böyle bir Rusya ile bundan sonra kaç adım daha birlikte yürünebilir? Zaten bunu fırsat bilenler “ne varsa yine Amerika'da var, hatta bu işler bizzat Trump'la çözüme kavuşur...” demeye başladılar bile. Buyurun, gâvurlardan gâvur seçin kendinize. Hangisini seçerseniz seçin olan müslümanlara olacak, İdlib insanına olacak. Ve onların ateşi yine bizim kucağımıza düşecek. Artık ümitlerimiz İran'da yapılacak son görüşmeye kilitlenmiş durumda. Fakat biz inanıyoruz ki er veya geç bu gâvurlar Diyar-ı İslam'dan def olup gidecekler. Ümmetin arasına örmeye çalıştıkları yalıtkan duvarı öremeyecekler. Bu günler de geçecek inşaallah, Rabbim o güzel günleri görmeyi ve katkıda bulunmayı bizlere nasip eylesin. Dogruhaber