Abdurrahman Dilipak
Seçim tahminleri akılsızca mı, aldatmaca mı?
Geçen gün yazdım, yine yazıyorum.. Yazımın sonunda bir de, farklı bir şekilde ayrıca % 1’lik baraj önerisi var.
Bazı parti liderlerinin kendi partileri ile ilgili seçim tahminleri büyük ölçüde ham bir hayal veya da kaba, ucuz bir aldatmaca..
Tamam, toplamda % 10 artı/eksi hata payı olsun, kabul edelim.. % 50 demişse % 45 ile % 55 arası bir oy almayı umut ediyorlar diyelim.. Ha diyelim % 40-60 arası olsun..
Hadi ufak partilere bir jest yapalım. % 1 oyu alan partinin barajı aşma hayalini bir kenara bırakalım da, % 10 marj da onlara az gelir. Seçim sonuçlarını “% 1.1 hayal ediyorum” diyemeyeceğine göre, alt sınırda artı-eksi % 1 diyelim. Yani kendilerini iki katı görebilsinler.. Başkalarını da % 100 üzerinden % 20 eksik görsünler..
Tabi bu hesap da onları kesmez.. Seçime 20 Parti giriyor.. Barajı aşmayacaksa niye giriyor. Hepsi barajı aşacak olsa % 200’den fazla oy gerek. Yarısı bunların ya yalancı, ya hayalci..
AK Parti, CHP ve MHP’nin baraj sorunu yok.. BDP şüpheli.. Hatta imkansıza yakın zor, bu ekip ve bu söylemle.. Geriye kaldı 16 parti. Çoğunun meydanlarda kendi il ve ilçe örgütü penceresinden sarkıttığı bayrağından başka meydanlara yansıyan bir işareti yok. Seçim büroları da yok. Zaten bunların bu kadar parti teşkilatının kirasının, giderlerinin kim tarafından neden ve nasıl karşılandığı da belli değil.. Kendi teşkilatlarını yönetemeyen, ayağa kaldıramayanların, Türkiye’yi kurtarmaktan sözetmesi, herkese bol keseden vaadler dağıtmaları da ilginç değil mi?
Niyetleri % 100 biliyorum.. Kimseye bir oy gitsin istemezler. Çoğu böyle. Ama beklentilerine gelince şartlar belli. Üç aşağı-beş yukarı bir tahmin.. Bunun ötesi aldatmaca olur, bunun adı eğer kasıt yoksa cahilce bir iddia olur..
Böyle bir şey basit bir reklamcılık, pazarlama taktiği olarak bile kabul edilemez. Tüketici hakları açısından aldatıcı reklama girer..
“Kendini dev aynasında görmek” diye bir şey var. Öyle olunca başkalarını da karınca gidi görüyorsunuz demektir.. Matematik diye bir şey var.. Toplam % 100 olacak..
Bir zamanlar Özal’a karşı “Davulu delen Jaguar partisi” kurmuşlar, TRT’ye çıkıp propaganda yapmışlardı. Bu tür yapıların varlığı üzüm yemek için değil, bağcıyı dövmek için.. Kendileri için bir iddiaları yok aslında, sadece birilerine zarar vererek birilerinden taltif almak için.. Sonuçta “parayı veren düdüğü çalıyor”, “dilli düdük” bozuntusu, politikacı maskeli bir sürü adam dolaşıyor ortalıkta.. Oysa politika ile poetika arasında bir bağ olması gerekirdi. Etik ve estetik kaygıları olması gerekirdi siyasetin.. İnsan zekâsı ile dalga geçen sözlerin böylesine gazete manşetlerine taşınmaması gerekirdi..
Basın diyoruz da, basın mı var memlekette..
4,5 milyon günlük tiraj var. 1,5 milyonu hayali, naylon.. Resmi ilan korsanlarının gasp masasında ulufe paylaşımı bu iş.. Göz göre göre lades. Besleme basın bu.. 20.000 bayi satışı olan bir gazete hakemli tirajını 800.000 diye gösteriyor.. Bedava dağıtılan ideolojik bir bülten, zorunlu bağış ve abone ile hayali bir tiraj.. Bir sürü kiralık kalem, bir sürü medya tetikçisi, bir sürü “sahibinin sesi” medya aktörü.
1,5 milyon tiraj kurumsal abone.. Yani resmi alım. THY, diğer yabancı hava yolları CIP, VIP, dış hat yolcularına bedava dağıtılan promosyon gazeteler, merkezi hükümete bağlı taşla birimleri, belediyeler, ordu, yargı, odalar, vakıflar, dernekler, sendikalar, turistik tesisler falan filan.. Bayiden alınan 1,5 milyon gazete.. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş. Bozacının şahidi şıracı.. Böyle siyasete, böyle medya. Besleme medya bu..
Siyaset de bundan farklı değil. Sermayesi de böyle, sanatçısı da aslında.. Herkes birbirine benziyor..
4 parti dışında sokakta arabası dolaşan, bayrak asan Perinçek’in Vatan, E.Ü.Tarhan’ın Anadolu, BTP ve SP-BBP ittifakı var.. Bunların dışında kalan seçime girecek partilerin yarıdan fazlasının esamesi bile okunmuyor. Sokakta anket yapsanız, 1000 kişiye sorsanız 10 kişi bu partilerin adını zor bilir..
Birileri kendileri iktidar olmak için değil, birilerine zarar vermek için siyaset yapar gibi gözüküyor.. Keskin sirke küpüne zarar veriyor sonunda. Bu partiler üzerinden kim nereye ulaşmak istiyorsa, ona zarar veriyor aslında.. Bu partilerin çoğu da Paralel yapının desteklediği, onların dolduruşuna gelen partiler.. Tetikçilik yapıyorlar aslında.. Eskiden bu tür naylon partileri derin devlet kurdurur ve kullanırdı. Şimdi Paralel yapı kullanıyor..
Bunları iyi tanımak gerek.. Şimdi değil, seçimden sonra onların kim olduklarını göreceksiniz.. Bunun adı demokrasi değil, demagoji..
Aslında yeni anayasa ile birlikte Siyasi Partiler Yasası, Seçim Yasası yeniden ciddi bir şekilde ele alınması gerek.. Merkezi hükümet ve yerel yönetimlerin yeniden gözden geçirilmesi gerek..
Bu partilerin baraj bahaneleri de aslında ciddiye alınacak iddialar değil. Mahalli seçimlerde baraj yok, peki bunların hangisinin kaç il ya da ilçede belediye meclisi üyesi var.. Bunlar yok aslında. Hayali partiler! Naylon parti bunlar.. Bu işler birilerinin megalomanisine kurban edilmemeli. Birileri Truva Atı hükmündeki organizasyonlarına halkın iltifat etmemesi gerek.. Devletin bu tür yapıların arkasındaki ülke ve örgütlerinin karanlık ilişkilerini deşifre etmesi çok mu zor..
Mesela pusulada logosu bulunacak partilere % 1 oy barajı getirilemez mi? Eğer % 1’in altına oy alırlarsa, seçim öncesi pusula basım ve dağıtım maliyetini kadar teminat yatırsın bütün partiler.. % 1 barajını aşamayanlar parti ve adaylar olarak müştereken ve müteselsilen o parayı kendileri ödesinler.. Bu komedi de sona ersin.. Aynı durum TRT’deki radyo ve TV konuşmalarında da uygulanabilir.. Yasa hukuksuzluğu korumanın kılıfı olamaz.. Bu işte ahlak da yok, kamu yararı da.. Bu partilerden bazılarının kumarhane işletmenin paravanı olarak kullanıldıklarını da gördük..
Madem baraj engel ve bu yol kapalı, neden bağımsız aday göstermiyorsunuz?.
Dedim ya, dertleri üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek.. Benden söylemesi.
Selam ve dua ile..
yeniakit